Bu çağda ilim yok…

Teknolojiyle ilmi aynı sananlar bu yazıyı okumaya hiç başlamasınlar.

İlim, araştırma ve çileli büyük bir zahmet demektir.

İlim ne için yapılır? Ya Allah rızası için din, diyanet sahasında, ya salt merak ve ilgi alanında ilerlemek için ve/veya ihtiyaçlar için yapılır.

Hangi saikle yapılırsa yapılsın ilim ciddî bir emek ister ve ancak mütevazı olanlar ilimlerde hakiki muvaffakiyetlere imza atarlar.

Kibirlinin ilmi en fazla teknoloji olur. Teknoloji ise ilmin basit bir cüzü, sonuçlarından sadece bir tanesidir.

Birçok ilim dalından (ilimde kibir ve mütevazilik üzerine) misâller verilebilir. Bendeniz İslâm dini üzerinde fıkıh tahsili yapmış ve dinî ilimlerde çok ilerlemiş bazı mübarek simaların örnek hal ve hareketlerinden bazılarını ele alacağım:

İmam-ı Ebu Mansur Muhammed Matüridi (rahmetullahi aleyh), H. 280 tarihinde doğmuş ve H. 333 tarihinde Semerkant’ta vefat etmiştir. Hanefi mezhebinde idi. Pek kıymetli tefsiri ve sair eserleri vardır. Hanefi mezhebindekilerin en büyük çoğunluğunun itikadda imamıdır.

Bakınız bu seviyedeki bir âlim, amelî olarak İmam Ebû Hanife hazretlerine (rahmetullahi aleyh) tàbî olmuş, yàni Hanefi.

Hâkezâ diğer itikad imamı Ebulhasenil Aliyül Eş’ari (H. 260 – H. 324) hazretleri de Şâfiî mezhebinde idi. Ehl-i Sünnet’in itikad hususunda büyük üstâdları bu iki büyük müctehid âlimin amelde Hanefi ve Şâfiî olmaları gibi, «Huccet’ül İslâm» ünvanlı İmam-ı Gazali hazretleri (rahmetullahi aleyh) de Şâfiî idi.

Bu büyük imamların her biri selefi salihin mezhebi üzere yürümüş, İslâm âleminde yüz gösteren muhtelif ceryanlara, felsefî nazariyelere karşı hak ve hakikati müdafaaya çalışmışlardı.

İslâm akidesinin (çoğulu akaid)^[1] ne kadar saf, ne kadar doğru olduğunu yeni yeni deliller ve mütalâalar ile isbat etmişlerdi.

İki itikad imamı arasında da tıpkı dört amelde imamlarımız gibi esas itibarıyla ihtilaf yoktur. Hepsi hak üzeredir, sahabenin izindedirler. Aralarında ikinci derecede bulunan birkaç tali meselede ihtilaf vardır ki, Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadîs-i şerîf’ini bu türden ihlilaflar için söylemiştir. Yàni bu esasa dair olmayan farklı içtihadlar bir zenginliktir, ümmetin rahatlığı içindir.

Köylerde kalabalık yoktur. Şehir kalabalıktır, şartları köydeki gibi çetin değil, oldukça rahattır. Şehirli bir tüccar, alış veriş esnasında para üstü verirken veya benzer bir durumda bir kadına eli değse Hanefi yahut Malikî ise abdesti bozulmaz, ancak Şâfiî ise bozulur.

Kan meselesi de böyledir. Hanefi mezhebinde bir damla kan dağılsa veya yayılsa abdest bozulur. Şâfiî ise, ayakkabı dolusu kan akmamışsa abdesti bozulmamıştır.

Buradaki dokunma Kur’ân’ın iki àyetine farklı anlamlarla yaklaşmak ve Hz. Aişe (ra) validemizden kaynaklı bir hadîs-i şerîf’e istinaden imiş.

Tafsilatını merak eden kaynaklarından okusun^[2] ben girmeyeceğim. Bunları zikretmekten amacım yukarıda bahsettiğim üzere ne büyük emek verildiğini göstermektir. Nisâ (4/43) ve Mâide (5/6) àyetlerindeki DOKUNMAK kelimesinin bu âlim ve büyük müçtehidlerce ne kadar sıkı araştırıldığını görmek lazım.

Tá Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) devrindeki şairlere varıncaya kadar bakıp LEMS (dokunmak), Arap lisánında cima (şehvetle birliktelik), anlamında mı, yoksa laletayn bir dokunma mıdır diye araştırma yapılıyor.

Dikkat!. Bunca zahmetin tamamı yalnız Allah rızası için… 18.12.2022

—————————————-
^[1] İtikad, inanmak, dini esasları, hükümleri kalben takdik etmektir. İnanana Mutekid; inanılan şeylerden her birine; Akide, cemine de Akaid ve Mutekadat denir. Şüphesiz, tereddütsüz, doğru bir ikitakada güzel itikad; bunun hilafına da çirkin itikad denilir.
^[2] FIKIH AÇISINDAN KARŞI CINSE DOKUNMANIN ABDESTE ETKISI, Prof. Dr. Sahip BEROJE, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, sberoje@yahoo.com