Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Bu daha bir fiske bile değil…

Allah’ın gazabını, azabını çok hafife alıyoruz galiba. Halkın aralarındaki konuşmaları dinledikçe şaşırma adetim olmamasına rağmen “bu kadarına da pes yàni” dercesine şaşırıyorum.

Günün konusu ekonomik sıkıntı… Piyasanın (çarşı pazarın) durumu da, piyasada (sokaklarda, meydanlarda, çarşı pazarda) konuşulan da malûm.

Dolar yükselmesin diye şöyle yapılmalıymış, Avrupa ile Amerika ile iyi geçinmek lazımmış gibi abukluklar yanında “üretim yok, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak lazım” gibi doğru şeyler de konuşuluyor.

Fakat kimse vaziyetin “asıl sebebi”nden ve bu “baş illet” halledilmediği takdirde ileride daha beter durumlara düşüleceğinden dem vurmuyor, bu bahis gündeme gelmiyordu.

Oysa başlarına gelenler için şöyle düşünmeleri gerekirdi:

− Bu daha bir fiske bile değil…

Toplum bu halini sürdürürse ileride afat-ı semaviye ve afat-ı araziye (kasırgalar, tayfunlar, zelzele ve seller, büyük yangınlar gibi) belâları giderek artacak ve insànlar kaçacak delik arayacaklardır.

Müneccimlik mi yapıyorum?

“Hayır” demek bile zâit. Görünen köy kılavuz istemez demişler.

Yukarıda, “günün konusu ekonomik sıkıntı” bahsine girişte, “piyasanın durumu da, piyasada konuşulan da malûm” dediydim.

O sözü ekonomi dışındaki sahaya da tatbik ettiğinizde neden “belâlar artacak” dediğimizi de kavramakta güçlük çekmeyeceksiniz.

Ahlâkî çöküş hızlandıkça hızlandı. Eğer bir ülkede ahlâk erozyonu böyle hızlanmışsa ister Müslümanlar, ister Yahudi yahut Hristiyanlar olsunlar o ülkenin belâsını bulması yakındır!

Meselâ Amerika. Batı âleminin süper gücü ABD’nin batması yakındır!.

Bu hüküm için de müneccim olmaya hacet yok. Eşcinsellik, sarhoş edici alkollü içkiler, kumar ve uyuşturucu maddelere mübtela bir gençliğin ülke istikbâli için durumu yalnızca şu iki kelime ile ifade edilebilir:

TEHDİT (ve) TEHLİKE…

Yàni o gençler, bırak onlar sebebiyle gelecek semavî ve arzî (ilâhî) belâları bizzatihi kendileri bile başınıza belâ olacak demektir.

Fildişi kulesinden ahkâm kesenlerden değil, halkın arasındayız biz. Kâh alışverişte, kâh bir iş için herhangi bir kuruma müracaatta, kâh hastane yahut bir başka yerde insànlarımızla muhatab oluyoruz.

Herkesin asabî tansiyonu yüksek. Birine bir adres soruyorsun (en kibarı) “ne bileyim abi ya…” diye cevap veriyor! Fakat dün yaşadığım istisnaî durumu da Allah için söylemek zorundayım:

Gencin birine (otomobilimden inmeden, camı açarak) bir yeri sordum. O yağışlı havada “bir dakika abi” deyip koşarak kalabalık caddeyi karşıya geçti. Benim için oradaki esnafa sordu sonra yanıma gelerek “onlar da bilmiyormuş, siz bana adresi söyleyin cep telefonunda sizin baktığınız gibi bir de ben bakayım haritalardan” dedi.

Dediğini de yaptı. Meğer benim telefon (oldukça eski olduğu için) donup kalmış ve ben hayli yanlış bir mevkiye gelmişim. Delikanlı sağolsun kendi telefonundan bakarak buldu ve bana güzelce tarif etti, beş on dakika içinde aradığımız yeri bulduk işimizi hallettik.

Genç adamın adını bile bilmiyorum. O yağışlı havada vazifesini yapmış olmanın mutluluğu ile bizim teşekkür etmemizle birlikte “estağfurullah” deyip Hızır (a.s) misâli halkın arasına karışıp gitti.

Allah ondan razı olsun. Allah onu hidayet ikliminde yaşatsın. Hayırlı ne muradı var ise versin. Bu satırları okuyamasa da yaptığını ve buna mukabil olan duâlarımı, şükranlarımı yazan melekler var.

Yàni o gençle aramızdaki muhavere bir şekilde gerçekleşir. Allah indinde duâlar asla karşılıksız kalmaz. Allah böyle gençlerin sayısını arttırsın. İşte o zaman ülkenin istikbâli için endişeye de mahal kalmaz. 13.01.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER