Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Bu yakada Kitap yazmak…

Bizim cenahta artık kitap yazmak, yayınlamak zor zenaat. Bilgi olacak, birikim olacak. Ey, var işte… tamam var lâkin bunlar artık yeterli değil.

Kadr’ü kıymetini bilecek yayınevleri. Dahası, o yayınevlerinin çıkardığı faydalı ve kaliteli kitapları hemen satın alıp okumaya başlayacak milyonlarca Müslüman olacak!.

Karşıyakalılar öyle mi ya? Hayır, İzmir Karşıyaka değil, karşı cenah, Müslüman düşmanı, putçu kesim demek istiyorum, yanlış anlaşılmasın. Bir de şu yanlış anlaşılmasın bu «ötekileştirme»yi biz yapmış değiliz, ötekileştirmenin sorumlusu da, piri de karşıyakadır…

Efendim bu Karşıyakalıların en trışkadan bir kitabı çıksa kapış kapış alır, yazarlarını destekler, bununla da kalmaz sosyal medyada kitap ismini, yazarını falan hashtag (etiket) yapar, o etiketi de TT yaparlar!

Oysa o yere göğe sığdıramadıkları yazar palavracının tekidir, bir tabunun arkasına sığınmış, en rezil yalanları 5816 gölgesinde hakikat diye yutturan biridir.

Ulu önderlerini putlaştırmış, Müslümanlar ise, en güçlü devirlerinde bile itiraz edememiş, onlar da put satışıyla parsayı toplayıp hakikatleri çöpe, kendilerini zirveye yerleştirmişlerdir.

Kimden bahsettiğim malûm ama hayır, yalnız o sivri dilli üçkâğıtçı yazardan bahsetmiyorum, sözlerim karşıyakanın tümü için geçerli.

İlk kitabını, üstelik o zaman pandemiydi, savaştı derken şimdiki gibi yüksek bir enflasyon yokken, hattâ paramız değer kazanıyorken 2500 liraya sat, şimdi bir kilo biberin 35 liraya, bir demet maydanosun 10 liraya satıldığı bir devirde sen kalk kitabını 48 liradan satışa çıkar!

Hadi birincisinin eni boyu farklıydı, belki kâğıt kalitesi de farklı idi desek bile yeni kitabını en az 2000 liraya satmalıydı. Ya enayilik ediyor, ya da ilkini 2500 liraya kakaladığı, binaen’aleyh tokat yediği için böyle yapıyor.

Her neyse… Bu onun ve yayınevinin bileceği iş. Biz sadece şaşırdık onu ifade babında yazdık bütün bunları.

Hoş biraz kıskanmıyor da değilim. Diyelim ki bendeniz veya bizim cenahtan biri, öyle martaval da değil, yüzde yüz hakikatlerle dolu bir kitap yazsak (ki şu anda bilgisayarımda çok faydalı bilgilerle mücehhez üç kitabım var yayına hazır) öyle astronomik satmayız, satamayız da…

En kaliteli en faydalı kitaplar bizim cenahın çıkardıkları olmasına rağmen bizimkiler çok satmaz. O yüzden bir de karşıyakalılar gibi yüksek fiyatlar koyarsan elinde kalır kitapların.

Okumayı sevmez bizim cenah. Daha doğrusu bu herifler bizim cenahı öyle güzel kandırdı, tarihimizden, ecdad-ı fatihandan, hikmet ehli âlim ve mutasavvıflarımızdan öylesine kopardılar ve kimliklerinden utandırdılar ki artık okumaz cahiller olmayı sindirdik, tırsıp bir kenara çekiliverdik.

* * *

Asında «anka» veya «anka kuşu» bir efsane yàni düzmecedir. Arapça yalnızca «anka», bizde ise «Zümrüd-ü anka kuşu»dur ismi. Eski Yunan mitolojisinin «küllerinden doğan» bu hayâli kuşu birçok hikâye, masal ve efsanenin konusu olmuştur. Şöhretini küllerinden doğmasına yàni yeniden hayat bulup uçabilmesine borçlu.

Bir devlet yıkılır yeniden doğarsa “anka kuşu gibi” denilir. Bir medeniyet, bir kurum için hasılı herhangi bir meseleye uygulanır bir ibâredir artık.

Neyse… Diyeceğim o ki, bizim cenahta küllerinden doğabilme kabiliyeti de berhava edilmiştir. Tarihini bilmeyenlerin «anka» olabilme şansı da yoktur. Geçmiş olsun… 09.04.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER