Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

Bu Yazımla Fincancı Katırlarını Ürkütebilirim: Suriye’de Kimyasal Silah Kullanacaklar ve Türkiye Yaptı Diyecekler!..

Yıllardır terör örgütü PKK, siyasi ve sivil uzantıları tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne her türlü yoldan saldırılıyordu. Aynı şekilde milletin birlik-beraberliğine yönelik yapılan psikolojik, sosyolojik ve eylemsel saldırılar da devam ediyordu. Terör örgütü PKK/PYD/YPG üzerinden manipülasyon, dezenformasyon ve kirli/kara propagandalara bir yenisi daha eklendi. Terör örgütü PKK’ya bağlı sözde Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah KomutanlığI, geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2021 Şubat ayında Gare, Zap, Avaşin ve Matin bölgelerinde uluslararası yasaklanmış bombalarla birlikte zehirli gazlar ve kimyasal silahlar kullandığını iddia etti.

PKK terör örgütünün TSK’yı suçlayıcı iğrenç iftirasına ilk destek önce HDP’den geldi. Daha sonra TTB (Türk Tabipler Birliği) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı destek verdi. TTB Başkanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı, bir televizyon konuşmasında “Daha önce de incelemiştim. Sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan birisi kullanılmış durumda. Çok çeşitli kimyasal silahlar var. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da ne yazık ki çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” dedi. Fincancı, kimyasal silah iftirasını 24 Ekim 2022 tarihinde Almanya’da PKK/HDP/FETÖ/CHP ortak konferansında da sürdürerek “Bunu söylemeye de devam edeceğiz. Onların saldırması bizi susturmaz.” dedi.

TTB ve Başkanı Prof.Dr. Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın adı defalarca terör örgütü PKK ile yan-yana anılması ne anlama geliyordu?! Adı üstünde Türk Tabipler Birliği, TTB meslek örgütü olduğunu unutarak adeta terör örgütünün sözcülüğünü yapıyor! Hele bir araştırın TTB yönetiminde kimler var?! TTB yönetiminde bulunan bazı isimlerin PKK ve FETÖ ile bağlantılıları var mı yok mu?! TTB’nin bugüne kadar terör örgütü PKK’nın eylemleri karşısında en ufak bir kınama açıklaması yaptığını hiç duydunuz mu?! Tam aksine terör örgütünün eylemlerini gölgeleyen destekleyici açıklamalar yapmıştır. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın PKK’nın TSK’ya yönelik iftirası karşısında yapmış olduğu açıklama, almış olduğu tavır/tutum terör yandaşlığını aleni/apaçık bir şekilde göstermekteydi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik böylesi iğrenç ve korkunç bir iftiranın terör örgütü PKK’nın meclisteki siyasi kanadı HDP’nin sahiplenerek dillendirmesi ve hemen akabinde TTB (Türk Tabipler Birliği) Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı’nın TSK’yı suçlayıcı açıklamalarda bulunması üzerine Milli Savunma Bakanlığı başta olmak üzere şu andaki iktidardaki AK Parti hükümeti ve diğer bazı siyasi partilerden, devletin üst düzey kurumlarından, emekli general ve subaylardan, sivil toplum örgütlerinden, milli duyarlılığa sahip bazı medya kuruluşları ve halktan büyük tepkiler geldi.

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Emekli Tümgeneral Cumhur Evcil, Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, milli/duyarlı bazı gazeteci-yazarlar, strateji  uzmanları, terör örgütü PKK’nın TSK’ya yönelik bu iğrenç propagandasına ve buna çanak tutan TTB Başkanı Prof. Şebnem Fincancı ve ona destek verenlere yönelik çok sert eleştiriler yaparak önemli açıklamalarda bulundular.

Daha önceki yazılarımda özellikle üzerine basarak ve altlarını çizerek önümüzdeki günlerde (2023 Seçimleri öncesi) terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının psikolojik, sosyolojik ve eylemsel manipülasyon, dezenformasyon ve kirli/kara propagandalar yapacağına dair tespitlerde bulunarak devleti ve milleti uyarmıştım. Bu konularda uyarıcı yazılar yazan sadece ben değildim. Benim gibi birçok meslektaşımda gerek yazılı, gerek görsel ve gerekse sosyal medyada benzer uyarılarda bulunmuştu. PKK ve uzantılarının bu kirli propagandası zaten beklenen bir şeydi. Asıl önemli olan bu tür kirli/kara propagandaların önüne geçebilmek için gerekli önlemlerin alınmasıydı.

Türkiye’nin, bilhassa TSK, MİT, Jandarma, Polis (tüm güvenlik güçlerimizin) terörle mücadele de göstermiş oldukları başarısına gölge düşürmek ve bu milletin gözbebeği onurlu ve şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rencide etmek için aşağılayıcı, asılsız/yalan ve iftiralara karşı gereken cevabın ivedi bir şekilde verilmesi, suça iştirak edenlerin en ağır bir şekilde cezalandırılması gerekmektedir.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve onun şerefli ordusu TSK’yı hiçbir güç yıpratamaz. Elbet ki TSK’ya yönelik bu alçakça iftirayı atanlar cezasını da belasını da bulacaktır!

TSK tarihinde, bugüne kadar uluslararası hukuk ve anlaşmalara aykırı herhangi bir operasyon ve harekat yapılmamıştır. Bilhassa terör örgütü ve uzantılarının iddia ettiği gibi uluslararası yasaklanmış biyolojik veya kimyasal hiçbir mühimmat kullanılmamıştır. TSK’ya yönelik bu korkunç ve iğrenç kara propagandanın yegane amacı, terörle mücadelede yapılan operasyon ve hareketler sonucunda nefes almakta zorlanan (kendi bataklığında son çırpınışlarını yapan daha açıkçası bitme/çökme aşamasına gelen terör örgütü) PKK’nın böylesi bir atmosferden kurtulmak için başvurduğu iftira, karalama, dezenformasyon ve kirli propagandadan başka bir şey değildir.

Terör örgütü PKK/PYD/YPG  “Çamur At İzi Kalsın” mantığı ile hareket ediyor! Ama asıl izi kalacak olanlar (iftira atarak değil aleni/açık bir şekilde) terör örgütü PKK/PYD/YPG’nın ta kendisidir!  Ne kadar Kuzey Irak ve Suriye’nin Kuzey’inde inlerine çekilerek (ayakta kalmak için vur-kaç taktiğine sığınan) terör örgütü PKK/PYD/YPG’nın bir gün gelecek o inleri de başlarına yıkılacak. Zaten TSK’nın (Türk Ordusunun) bu kararlılığı karşısında psikolojik, sosyolojik ve fiziksel yıkıma uğrayan terör örgütü ayakta kalmak için dezenformasyon, manipülasyon, kirli propagandaya başvurmuştu. Geriye bir tek TSK’ya yönelik İFTİRA, ÇAMUR ATMA ve KARALAMA kalmıştı şimdi onu da yapmaya başladı. PKK terör örgütü, diğer bir adıyla PYD/PYD/YPG’nin son çırpınışları!.. PKK/PYD/YPG’nin kökü kazınacak… Peki,  Türkiye’deki siyasi ayağı, sivil uzantıları ve tüm destekleyicileri ne yapacak?! Onlar da kendi kusmuklarında boğulacaklar!..

Suriye İç Savaşı’nda 21 Ağustos 2013’te Esat rejiminin kendi halkı üzerinde kimyasal silah kullandığı, binlerce sivilin hayatını kaybettiği ve binlercesinin de etkilendiği iddia edilmişti.  ABD, Suriye’ye müdahale etmek istemiş ve Rusya’nın araya girmesiyle Esat rejiminin elindeki tüm kimyasal silahların imha etmesi teklifini önermesi ile bu müdahalenin önüne geçilmişti. 15 Eylül 2013’te yapılan anlaşma üzerine Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün öncülüğünde 19 Ağustos 2014 yılında kimyasal silahların imhası gerçekleşmişti.

Fakat Esat rejiminin elindeki tüm kimyasal silahların imha edilmediğine dair somut veriler ortaya çıkmaya başladı. Suriye’nin belirli bölgelerinde bazı terör örgütleri tarafından kimyasal silah kullanıldığı iddiaları üzerine KSYÖ ve BM’nin yapmış olduğu incelemeler sonucunda bu iddiaların gerçek olduğuna dair raporlar hazırlandı. DEAŞ başta olmak üzere bölgedeki bazı terör örgütlerinin elinde kimyasal silah bulunduğu açıklamaları yapıldı.

Bütün bunlardan anlaşılıyordu ki Esat’ın bildirdiği envanterin dışında da kimyasal silah vardı! Zaten bazı terör örgütleri ile Esat rejimi arasındaki savaş sonucu bildirilmeyen/gizlenen kimyasal silahlar sözkonusu terör örgütlerinin eline geçmiş olabilirdi. Hazırlanan bazı raporlara göre 2013 yılında Esad rejimi tarafından yüzlerce kimyasal saldırı gerçekleştirilmişti. Aynı şekilde DEAŞ da onlarca kimyasal saldırı da bulunmuştu.

Esat’ın kimyasal silah kullandığı suçlamalarına karşı tek savunması elinde kimyasal silah olmadığı yönündeki açıklamalarıydı. BM raporlarına göre de Esat rejimi 2017 yılında onlarca kimyasal silah kullandığı iddia ediliyordu. Benzer iddialar Rusya tarafından da yapılıyordu. Rusya Savunma Bakanlığı yapmış olduğu bir açıklamada cihatçı bazı grupların Suriye’de kimyasal silah ürettiklerine dair iddiada bulunmuştu. Hatta KSYÖ Suriye’deki Esat Rejiminin Han Şeyhun kasabasında sarin gazı kullanıldığını açıklamıştı. Şu içinde bulunduğumuz günlerde TSK’ya yapılan ‘kimyasal silah’ iftirasının bir benzeri Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim tarafından yıllar önce yapılmıştı. Neymiş IŞİT ve Şam Fethi Cephesi’ne Türkiye’den ve Irak’tan kimyasal silah getirilmiş! Görüldüğü gibi Türkiye o yıllarda ‘kimyasal silah’ ile zan altında bırakılmak istenmişti.

Suriye’deki İç Savaş sebebiyle Esat Rejimi’nin elindeki birçok kimyasal silah deposu terör örgütlerinin eline geçti. Suriye’de bazen rejimle bazen kendi içlerinde çatışan/savaşan birçok terör örgütünün elinde kimyasal silah bulunduğu gibi DEAŞ/IŞİD ve PKK/PYD/YPG’nin elinde de kimyasal silah vardı. PKK Türkiye’de nefes alamaz hale gelmesi, Suriye kanadı (diğer bir adıyla PYD/YPG) de Türk Ordusu karşısında büyük bir hazimete/yenilgiye uğraması çökmekte olduklarının yegane göstergeleriydi. Terör örgütü PKK ve diğer adıyla PYD/YPG, Türkiye’ye yönelik saldırılarında büyük bir değişiklik yapmaya karar verdi.

Zaten tek düşmanları şu andaki mevcut AK Parti iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı. 2023 Seçimleri öncesi AK Parti iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ne zarar verebilirlerse kardı! O yüzdende saldırı ve eylem planında değişikliğe gidildi. Savunmada kalmaktansa farklı yollardan taarruza geçmenin en doğru yol olduğuna karar verdiler. Artık topyekün saldırı gerekiyordu. Akla gelebilecek her türlü iğrenç yola başvurmaktan çekinmeyeceklerdi. Nasıl olsa ellerinde kimyasal silah da vardı! Daha açıkçası ellerindeki mevcut kimyasal silahları kullanmanın vakti-saati gelmişti.

Sözkonusu bu kimyasal silahları kullanmadan önce ortam/zemin hazırlığı için psikolojik savaşa, kirli/kara propagandaya ve büyük bir algı operasyonuna ihtiyaç vardı. Bu konuda bir kıvılcım yeterliydi. Gerisi zaten Suriye’de yerine getirilecekti. Yani, ellerindeki kimyasal silahı kullanarak TSK yaptı diyerek Türkiye’yi suçlayacaklardı.- Ve düğmeye basıldı…

Terör örgütü PKK’ya bağlı sözde Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2021 Şubat ayında Suriye’nin Gare, Zap, Avaşin ve Matin bölgelerinde uluslararası yasaklanmış bombalarla birlikte zehirli gazlar ve kimyasal silahlar kullandığını iddia etmesiyle bombanın fitili ateşlenmişti. PKK terör örgütünün TSK’yı suçlayıcı iftirasına HDP de destek vermesi ve TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın TSK’ya yönelik ‘kimyasal silah’ iftirası ile bomba patlatılmıştı! Şimdi sıra gelmişti ortaya atılan yalanın/iftiranın gerçekleşebilmesi için önümüzdeki günlerde kahpece/sinsice bir yöntemle kendi elleriyle, kendi teröristleri ve sivil halkı üzerinde kimyasal silah kullanarak TSK’yı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni suçlamaya!..

Türkiye üzerinde oynanan BÜYÜK ve KİRLİ OYUNUN Senaryosunu, Terör Örgütü’nün Yularını/Tasmasını Elinde Tutan Küresel Güçler Yazdı. Tatbikata Terör örgütü PKK’ya bağlı sözde Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanlığı Koydu. Propagandasını TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı Yaptı. HDP ve Müttefikleri de Gerekli Desteği Verdi. KOMPLE TEORİ DEĞİL İDDİA EDİYORUZ: Suriye’de Kimyasal Silah Kullanacaklar ve TSK’yı suçlayarak Türkiye Yaptı Diyecekler.

Hele bir denesinler… Artık bıçak kemiğe dayandı ve bardak dolup taştı! Zaten TSK’NIN ÜZERİNE ATILAN İFTİRANIN HESABI çok ağır bir şekilde SORULACAK. Bütün terör odakları ve yandaşları attıkları iftira kusmuğunda boğulacaklar!.. Türkiye boşuna söylemiyor: “BİR GÜN ANSIZIN GELEBİLİRİM!..”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER