HATAY’A SAHİP ÇIKIYORUZ GRUBU OLUŞTURULDU
“Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in talimatıyla ve Genel Sekreterimiz Sayın Selin Sayek Böke’nin koordinasyonunda ‘Hatay’a Sahip Çıkıyoruz’ çalışma grubu oluşturuldu. Bu çalışma grubu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan, Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin, İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu ve Mersin Milletvekili Sayın Gülcan Kış ve Profesör Doktor Bahadır Erdem’den oluşuyor. Şimdiye kadar Genel Başkan Yardımcılarımız, Gölge Bakanlarımız ve Milletvekillerimiz Hatay’ı çok defa ziyaret ettiler. Genel Başkan Yardımcılarımız Murat Bakan, Ulaş Karasu, Zeliha Aksaz Şahbaz, Suat Özçağdaş ve Erhan Adem bu kapsamda Hatay’a geldiler ve Hatay’da çalışma yaptılar. Bende hem hukukçu kimliğimle hem de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü görevimle ve kimliğimle bugün Hatay’da sizlerle birlikteyim. İl Başkanımız Hakan Tiryaki ve il yönetim kurulu üyelerimiz, Hatay milletvekillerimiz Sayın Mehmet Güzelmansur, Sayın Nermin Yıldırım Kara ve Sayın Servet Mullaoğlu zaten her zaman Hatay için canla başla özveriyle çalışıyorlar. İşin aslı Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm milletvekilleri, tüm yöneticileri, tüm kadroları, tüm örgütleri Hatay’la özel olarak ilgileniyor. Bugün belediye başkanlarımız aramızda. Defne Belediye Başkanımız burada. İl yönetim kurulu üyelerimiz burada. İlçe bakanlarımız burada. Ve il başkanlığımızın koordinasyonunda örgütlerimiz Hatay’la ilgili sürekli çalışma yapıyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak sorunlar çözülene kadar Hatay’ın ve Hataylıların yanında olacağız.”
CHP’Lİ DENİZ YÜCEL’DEN HATAY BAROSUNA VE HATAY TMMOB ŞUBESİNE ZİYARET
Bugünkü programımız kapsamında deprem sonrasında vatandaşlarımızın can ve mal kaybı ile ilgili hukuki süreçlere ilişkin bilgi alışverişinde bulunmak üzere Hatay Barosunu ziyaret edeceğiz. Hatay’da ekonomiyi ayağa kaldırmak için yapılanlar ve yapılmayanları, yapılması gerekenleri konuşmak için Hatay Ticaret Odasını ziyaret edeceğiz. Yerle bir olan ve yeniden inşa ve şehir planlamasıyla ilgili süreçleri konuşmak için TMMOB Hatay şubesini ziyaret edeceğiz. 6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen 22 ayın sonunda Hatay’da hala barınma, eğitim, sağlık ve ulaşım konularında çok ciddi sorunların olduğu, kayda değer bir adım atılmadığı, bir adım dahi ileri gidilemediğini ne yazık ki üzülerek müşahede ediyoruz. Hatay 6 Şubat 2023’te yaşanan deprem sonrasında ne yazık ki yaraları sarılamamış ve iktidar tarafından çaresizliğe terk edilmiştir. Hatay’ın en büyük sorunlarından biri barınma. Hatay’da Hatay bir konteyner kente dönüşmüş durumda. Bugün Hatay’da 223 bin 906 vatandaşımız konteynırlarda yaşıyor. Kurulan konteynır sayısı 74 binin üzerinde. Depremin ikinci yıl dönümüne 3 ay kala hala Türkiye’deki 9 ilin nüfusundan fazla sayıda vatandaşımız maalesef Hatay’da konteynırlarda yaşıyorlar. Deprem konutlarına yerleşme oranları ilgili olarak da elimizdeki veriler ne yazık ki iç açıcı değil. Hatay valiliğinin 3 Ekim 2024 tarihli faaliyet raporuna göre ilk üç kurada 18 bin 404 konutun yalnız 6 bin 068’inin anahtar teslimi yapılmış durumda. Ancak sadece 3 bin 320 kişi bu konutlara yerleştirildi. Çünkü bu konutların tesliminde TOKİ tarafından hak sahiplerine boş sözleşmeler imzalatıldı. TOKİ’ye ne kadar ödeme yapacağını hiç kimse bilmiyor. Çünkü konut fiyatları ve maliyetler belirsiz ve özellikle bunlar vatandaşla paylaşılmıyor, açıklanmıyor. Bu durumda TOKİ’ye ne kadar borçlandığını bilmeyen vatandaşlarımız teslim edilmek istenen konutlara haklı olarak geçmek istemiyorlar.
VERİLEN SÖZLER TUTULMADI, DEPREM KONUTLARI TAMAMLANMADI
Şimdi burada bir kez daha AKP’nin depremzede vatandaşlara verdiği sözleri hatırlatmak istiyoruz. Ne dediler? 319 bini ilk bir yılda teslim edilmek üzere toplamda 650 bin konut teslim edeceğiz dedi. Depremin ikinci yılı geliyor toplam kurası çekilen konut sayısı 154 bin 920 yani verilen sözler her zaman olduğu gibi tutulmamış. TOKİ’nin yaptığı binalarda altyapı, malzeme kalitesi, işçilikle ilgili de çok ciddi ve zaman zaman insan hayatını tehdit eden, insan hayatına mal olan ne yazık ki hala eksiklikler var. Geçtiğimiz günlerde İskenderun ilçemizin İskenderun Cebike’de karbonmonoksit zehirlenmesi sonucunda üç çocuğumuz ve bir anne hayatını kaybetti TOKİ konutlarında. Burada çok ciddi bir ihmal olduğunu biliyoruz. Soruşturma yürütülüyor, tutuklanan iki kişi var. Birincisi bu olayda ihmali olanların hak ettikleri cezayı almaları için bu sürecin takipçisi olduğumuzu ifade etmek istiyorum. İkincisi benzer olayların yaşanmaması yine küçük yavrularımızın, annelerin, insanlarımızın hayatını kaybetmemesi için gereken önlemlerin alınması gerektiğini ve böyle büyük bir yıkım, böyle büyük bir travma yaşamış olan Hatay’da daha fazla acı, can kaybı ve travma yaşanmaması için bu işin ciddiyetle yapılması gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum.
HATAY’IN REZERV ALANI SORUNU TAM BİR MUAMMA
Hatay’da önemli sorunlardan bir tanesi yine barınma sorununun bir parçası olarak değerlendirebileceğimiz rezerv alan sorunu. Bu konu tam bir muamma. 6 Şubat depremlerinin ardından az hasarlı olarak tespit edilen konutlar vatandaşlarımız tarafından kendi imkânlarıyla güçlendirildi ve onarıldı. Ancak her ne hikmetse tadilat yapılan bu konutlar sonradan ağır hasarlı olduğu iddia edilerek rezerv alanı içerisine alındı. Bazı konut sahibi depremzedelere yıkım tebligatı gönderildi. Kimisinde yıkım kararı uygulanırken kimisinde ise protesto ve tepkilerden dolayı bu yıkımlar uygulanamadı. Kimseyi mağdur etmeyeceğiz diyen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum depremle mağdur olan binlerce vatandaşımızı bir de rezerv alan karmaşasıyla karşı karşıya bıraktı ve mağdur etti. Vatandaşımızın mülkiyetinde bulunan üstelik az hasarlı olduğu tespit edilmiş olan konutların sonradan hangi dayanak ve hangi gerekçeyle rezerv alanı ilan edildiği hukuken ve bilimsel olarak açıklamaya muhtaçtır. İktidarın hukuki gerekçesini açıklayamadığı bu uygulamalar rezerv alanı tespitlerinin siyaseten yapıldığını ve AKP’nin hiç de yabancı olmadığımız rant yaratma çabaları ve rant uygulamalarının birer parçasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hatay’ın en kıymetli arazilerinin rezerv alını kılıfında talan edilmesine ve birilerine peşkeş çekilmesine göz yummayacağız.
HATAY’DA EĞİTİM VE SAĞLIK DURMA NOKTASINDA
Bir diğer önemli sorun eğitim. 6 Şubat ve sonrasındaki depremlerde Hatay’da 210 okul ağır hasar aldı ya da yıkıldı. 110 yeni okul açıldığı söylendi. Ama bunların 88 konteynır okul. Yani depremin 22. ayında yeni yapılan okul sayısı sadece 22. Çoğu yerlerde iki üç okul birleştirmiş çocuklarımız bu şekilde eğitim almaya çalışıyor.
Diğer bir konu sağlık konusunda da ciddi sorunlar ve ciddi eksiklikler yaşanıyor. 62 Aile Sağlık Merkezi, 6 özel hastane ve 3 kamu hastanesi yıkıldı. Antakya, Defne, Samandağ, Yayladağı, Altınözü, Hassa ve Kumlu ilçelerinde yaklaşık 1 milyon nüfus yaşıyor. Kalp krizi, felç gibi acil müdahale gereken hastalıklarda ne yazık ki müdahale edilemiyor. Ve en az bunun kadar önemli olan başka bir sorunda yoğun bakım servisleri ve ameliyathaneler ne yazık ki çalışmıyor. Üzülerek ifade ediyorum ve buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum. Sağlık hizmeti almanın mümkün olmadığı Hatay’da halk sağlığı ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya. Derhal sağlık hizmetleri konusunda kalıcı ve kararlı adımlar atılması gerekli.
MÜCBİR SEBEP HALİ EN AZ İKİ SENE DAHA UZATILMALI
Diğer bir önemli konu Hatay’da yaşayan vatandaşlarımızı yakından ilgilendiren önemli bir konu mücbir sebep meselesi. Şubat depremleri sonucunda bu kadim kent yerle bir oldu. Ekonomi çöktü. İşte bu nedenle depremden etkilenen yerlerde mücbir sebep ilan edildi. Bir süre önce 30 Nisan 2024’e, daha sonra da 31 Ağustos 2024’e uzatıldı. Daha sonra Hazine ve Maliye Bakanlığına bir yıl daha uzatma yetkisi verildi. Bakın, depremin ikinci yıldönümüne yaklaşıyoruz. Hatay’da somut bir iyileşme yok. İşte az önce tek tek belirttiğimiz barınma, rezerv alan, eğitim ve sağlık gibi hizmetler hiç verilemiyor desek yeridir. Hatay’ın ekonomik olarak ayağa kalkması için yatırımcıların, iş insanlarının, esnafın, tacirin, tüccarın önünü görebilmesi gerekiyor. Bunun içinde mücbir sebep halinin sınırlı sürelerle uzatılması doğru değildir. Daha az can kaybının yaşandığı ve daha az yıkımın olduğu başka depremlerde mücbir sebep hali çok daha uzun süre boyunca devam ettirmişti. O halde Hatay’a da bu imkânın tanınması ve mücbir sebep halinin en az iki sene daha uzatılmasını öneriyoruz.
ELEKTRİK ALTYAPISI EKSİK, TRAFOLAR YETERSİZ
Diğer bir sorun elektrik kesintileri. Edindiğimiz bilgilere göre tüm ilçelerde her gün düzenli olarak elektrik kesintisi yaşanıyor. Altyapı eksiklikleri devam ediyor, trafolar yetersiz. Durum böyleyken faturasını bile ödemekte zorlanan depremzedeler hemen vakit kaybetmeksizin icraya veriliyor. Yani iktidar kendisi hizmeti göstermediği hızı icra işlemlerinde şaşırtıcı bir şekilde gösteriyor. Aslında bu bile iktidarın Hatay’da yönetme tercihlerini Hatay halkından yana kullanmadığını açık bir şekilde gösteriyor.
HATAY’IN SURİYE İLE TARİHSEL BAĞLARI VE AKRABALIK İLİŞKİLERİ VAR
Hatay’ı da, ülkemizi de, bölgemizi de yakından ilgilendiren bir Suriye sorunu var. Suriye’de yakın zamanda yaşananlar var. Özellikle Hatay’da ve civar illerde yaşayan vatandaşlarımızı çok daha yakından ilgilendiriyor. Suriye’de yaşananları Hatay’dan ayrı değerlendiremiyoruz. Hatay’ın Suriye ile hem tarihsel bağları var hem de bu bağlar nedeniyle orada yaşayan insanlarla akrabalık ilişkileri var. Dolayısıyla Suriye’de ne yaşanıyorsa, ne oluyorsa Hatay’ı doğrudan ilgilendiriyor ve etkiliyor. Suriye’deki savaş nedeniyle yaşanan göçte Hatay’ı çok yakından ilgilendiriyor. Suriye’de yaşanan rejim değişikliği de Hatay’ı çok yakından ilgilendiriyor. Suriye’de yaşanan ve ülkemizi etkileyen, Hatay’ı etkileyen siyasi ve sosyal gelişmeleri Cumhuriyet Halk Partisi olarak yakından takip ediyoruz. Bu çerçevede Hataylı hemşerilerimizin, Hataylı vatandaşlarımızın Suriye’deki akrabalarının akıbetini de önemsiyoruz ve takip ediyoruz. Suriye’nin etnik, kültürel ve inanç farklılıklarını zenginlik olarak gördüğü ve bir arada yaşama, bir arada barış içerisinde yaşadığı bir ülke olmasını diliyoruz. Sürecin kimsenin zarar görmeyeceği şekilde yürütülmesi gerektiğini ve yürütülebileceğini düşünüyoruz. Demokratik bir düzen içerisinde daha liberal, daha özgürlükçü, demokrasiyle ve Cumhuriyetle yönetilen Suriye için Türkiye’nin destek vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Hatay halkının son yaşanan gelişmeler karşısında gösterdiği duyarlılık, taşıdığı endişe ve yaşadıkları kaygıları anlıyoruz, hissediyoruz ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu da yakından takip ediyoruz. Suriye’de kalıcı demokratik bir düzenin kurulması, düzen ve barış ortamı sağlanıncaya kadar Hatay’ın bu konudaki hassasiyetlerini gözetmeye devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Hatay’ın ayağa kalkması için elbette yapılacak çok şey var. Yeter ki Hatay’ın yaraları samimiyetle sarılmak istensin ve Hatay’a üvey evlat muamelesi yapılmasın.