Her seçim kaybedenlere öneride bulunanlar çok olur, asıl kazanan iktidara gelene önerilerde bulunmak lazım neyse bende modaya uyarak CHP ve değişim üzerine düşünmeye ve muhalefet nasıl daha iyi muhalefet olunur, hatta muhalefet nasıl iktidara getirilir üzerine birkaç söz söyleyelim. Ben genel olarak muhalif biriyim ama vatandaşların devleti yönetsin diye seçtiği iktidarlarında, muhalefetin de başarılı olmasını isterim.. İki grubunda başarılı olması demek ülkemizin daha iyi yönetilmesi demektir ve başarılarını istemek de bizim görevimizdir… Gelelim CHP de değişim sorununa..
Uzun süredir 1978-1979 den bu yana bu partimizi kah içinden kah dışından izlerim, bazı önerilerde bulunma hakkını kendimde görüyorum…
Bir toplumun sosyolojisinden uzaklaşmaya dayalı sorunlar…
İki parti kimlik politikalarında ki belirsizlikler…
Üç örgütün öneri ve taleplerinin parti üst yönetimlere iletilememesi ve Parti içi demokrasi…
Dört yaratılan algılara karşı savunma mekanizmasının gerçekleştirilememesi…
Toplumun sosyolojisinden uzaklaşmaya dayalı sorunlara baktığımızda şunu görüyoruz…
Ülkemizde vatandaşların neredeyse %70’i sag veya sağın tonlarından, sol ve sosyal demokrat söylemler, kültürel duvarlara carpıyor, bu doğru olabilir, bunun çözümü sol ve laik söylemlerin en uçlarını kullanmamak veya kullananları ciddi bir şekilde uyarmak olması gerekirken… Parti listelerini, söylemlerini sağ muhafazakar söylemlere dönmüş, sag muhafazakar partilerle ittifak kurmuş, buna rağmen istenilen başarı sağlanamamıştır… Demekki milliyetçi parti varken milliyetçi söylem etkisiz olmuş, sağ muhafazakar dini söylem karşılığı olan partiler varken, bu söylemin ideolojik söylemin dışında ki partilere oy kazanması sağlanamamıştır. Her şeyden az, her söylemden biraz, toplumun genelinin sosyolojisine hitap edeyim derken, zaten var olan bir siyasal söyleme, duruma karşı alternatif olmak siyasal kazanıma neden olmamıştır. O zaman sosyal demokrat parti olarak insanların yaşam tarzlarına karışılmayacağı, inanç ve düşünce ifade üzerindeki baskıların kaldırılması ve olmayacağı, anayasal düzen içinde her vatandaş hukuki olarak eşitce, özgürce yaşayacağının garantisi olunacağı her daim ifade edilmesi gerekirken.. Gelelim partinin kimlik sorununa…
Parti kimlik politikalarında ki belirsizlikler…
Türkiye dogu ile batı arasında, Asya ile Avrupa arasında, Avrasyacılarla, Avrupacı, Otoriter yönetimlerle, demokratik yönetimlerin arasındayız… Bunlar evrenselin yerel olarak ülkemize ve siyasetimize yansıyanları ve bizlerin bu arada, derede taraf olmaya çalışırken neden arada derede oluşumuza da acıklama olabilir… Ayrıca CHP den özellikle beklenen liberal ekonomik düzenin neden olduğu aşırı eşitsizliklere karşı, sosyal ve ekonomik adalete neden olacak karma ekonomi, sosyal demokrat ekonomi agırlıklı söylem geliştirmesi ve bu söylemi önce parti programına sonra iktidara geldiğinde ise yönetim politikasına getireceginin net bir şekilde ifade edilmesi geregini parti tabanı ve vahşi kapitalizmden bunalan vatandaşlar beklemektedir. Parti artık sosyal demokrat kimligini baskın kimlik haline getirmelidir… Sosyolojiyle ters düşmeden sosyal demokrat ve modern söylem geliştirilmelidir, geliştirilebilir…
Örgütün öneri ve taleplerinin parti üst yönetimlere iletilememesi, parti içi demokrasinin aksak işlemesi…
Ben bu şikayeti partililerden sık sık duyarım, oysa iktidarı 20-25 yıldır elinde tutan partinin bırakın örgütün sesini sokağın sesini bile dikkate alarak parti söylemlerine konu ettiği hepimizin malumudur… Oysa CHP mevcut partilerin içinde en çok konuşan, tartışan parti buna rağmen bu konuşmaların raporlara ve parti politikalarına yansımaması, dar bir danışman kadronun söylemlerinin partinin politikası yapılması, örgütün motivasyonunu düşürmesi ve vatandaşların tercihlerini degiştirerek CHP ye yönlendirilememesine neden olmuştur… İktidarda olan partinin bırakın kendi partililerin, sosyolojik yapısının kültürüne göre dinleme, devamında cami cemaatinin, kahvede oyun oynayanın, ev hanımlarının kendi aralarında ne söylediğini ne önerdiğini dinleyerek söylem geliştirdiğinin tekrar üzerine çizerek… Bu söylemlerin parti söylemleri veya politikalarına yansıması başka bir sorundur. Ayrıca parti içi demokrasinin kısmen bu partimizde işliyor diyebilirdik, daha önceki kongrelerde çok yerde tek adayla, üst yönetimin istediği adaylarla seçimsizlige gidilmiş, bu durum parti içinde rahatsızlığa neden olmuş, kazanan neden kazandığını, kaybeden neden kaybettiğini bilinmez bir hal almıştır… Başka partilerde bu duruma rıza gösterilebilir ama CHP de gösterilmesi beklenmemelidir… Bunun örnegi son üç büyük ilde il başkanları kaç delege vardır, kaç delegenin oyunu alabilmiştir, araştırılırsa görülecektir. Ses çıkaranlar pasifize edilmiş, çıkarmayanlar ise görev almışlardır. Bu nedenlere dayalı olarak parti içi ilerleyiş, görev alış, veriş ne dersek diyelim daha iyilerin seçimine degil üst makamların onayına baglı hale gelmiştir… Bütün bunlar üst üste konulunca seçimin kazanılamamasının nedenlerinden biri de parti içi heyecanın kaybolmasıdır da diyebiliriz… İktidarın kamu gücü, medya gücü ile yarattığı istediği algıya gelince…
Yaratılan algılara karşı savunma mekanizmasının gerçekleştirilememesi…
Yaratılan algılara bakacak olursak, şunları görürüz…. Birinci algı seçilemeyecek aday algısı, ikinci algı çok başlılık var karar alamazlar, üçüncü algı bu millet ittifakında yan yana gelme nedeni hizmet etme degil makam ve bakanlık paylaşma maksadıyla ittifak olunmuştur algısı… Dördüncü algı ise Masanın yedinci ayagı Hdp, Sekizinci ayagı İmralı, dokuzuncu ayagı kandildir algısı yaratılmış ve bu algının toplumda bir karşılığı olmuştur. Beşinci algı batılı kapitalist dış güçler destekliyor demekki bunların adamı ifadeleri de karşılık bulmuş ve oy tercihlerini bu algılar etkilenmiştir… Ayrıca zaman ve konuşma farkı gözetilmeksizin konuşmalardan kesilerek hazırlanan videoların ve kim tarafından asıldığı belli olmayan asılsız suçlayıcı dil ile yapılan siyasete de yeteri kadar cevap üretilememiştir. Sonuç olarak..
21 yıldır iktidar olan, ekonomik krizlerle ve başka nedenlerle yorulan iktidar yenilememiştir, bunun sorumlusu kimdir, ittifak liderleridir ne yapılabilir, partileri kapatıp gidecek halleri yoktur muhalefetin.. O zaman yapılacak şey öncelikle partiler kendi örgütlerini ikna edecek degişimleri yapacaklar, sonra örgütlerinin de yardımıyla oluşturulacak yeni söylem ve eylemleri acilen parti programlarına ve politikalarına yansıtmaları gerekmektedir. Mutabakat metni güzel metin, ayrıca üzerinde uzlaşıldığı için degerli, bu metin güncellenerek devam edilmesi ittifakın da devamının garantisi olacak. Ayrıca ekonomik olarak yapılan, uluslararası politikalarda yapılan iktidar hataları tespih edilerek, göçmen sorunun neden olacağı sorunlar, yoksulluk, yolsuzluk, yasakçılık gibi durumların vatandaşlara anlatılabilmesi için ittifak paydaşları liderleri ve bu paydaşların örgütleri aynı dili kullanmaları gereginide hatırlatarak… Neden acil diyoruz, 8-9 ay sonra yerel seçiler yapılacaktır da ondan, iktidar partisi elindeki kamu güçlerini nasıl kullandığını geçmiş seçimlerden tecrübe ettik, millet ittifakının paydaşlarının nasıl hatalar yaptıklarını eylem ve söylem birligi geliştiremediklerini de gördük, bu önümüzdeki seçimlerde aynı hatalar yapılırsa muhalefet bloğu yerel seçimlerdeki kazanımlarını kaybedebilir.. İşte değişim mi, dönüşüm mü, yenileşmemi, reformu, ihyamı, yeniden yapılanmamı, ne yapılacaksa acilen yapılarak.. Hem genel merkezler, hemde örgütler millet ittifakı catısı altında yerel seçimlere hazır olarak girilmelidir… Böylece muhalefetimizin başarılı bir muhalefet olacağı düşünülebilir.. Siyasi başarılar, ekonomik başarılara, ekonomik başarıların soysal hayata katkılarıyla daha iyi bir ülke daha iyi yaşayan bir toplum oluruz dilegiyle. Selam ve Sevgilerimle..
YORUMLAR