Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Davut Zat

Deprem Bilinci

Deprem, hayatların kaçılamayacak bir gerçeği. İnsan, ömrü boyunca depremlerle sınanıp yeniden onarmakla meşgul bir hayat yaşıyor. Sadece dar bir alana hapsedip yer sarsıntısı olarak ele alırsak depremi haksızlık etmiş oluruz çilekeş insanlara. Hayatın her alanında deprem tanımına denk düşecek nice sarsıntı ile karşı karşıya değil miyiz?

Maddi, manevi, duygusal, ruhsal, itikadi ve ahlaki depremlerle yıkılıp yıkılıp yeniden doğruluyoruz hayatın içine. Bir sonraki sallantıya daha tedbirli ve tecrübelenmiş olarak doğuyoruz. Ayağımızın altından yer kaymasın diye sağlam adımlar atıyoruz, yaşanan her zelzelenin hasarından sonra. Güzel umutlarımız enkaz altında kaldıktan sonra doğruluyoruz yeniden yeni umutlara. Bir daha aynı yerden ısırılmamak ve aynı delikten geçmemek için daha güçlü duygular, daha sağlam köprülerden yürüyoruz. İnsanların yaşattıkları güven, sevgi ve saygı depremlerinin enkazından doğrularak ‘bir daha deyip’ tutunuyoruz hayata. Ancak temkin ve tedbirlerimizi alarak sağlam temeller üzerine oturtuyoruz binalarımızı. Zira hayatta olduğumuz sürece insanlarla sınavımız ve insan kalma mücadelemiz hep sürüp gidiyor. Ta ki kendi ölüm depremimiz ile son depremin altında kalıp toprağa girinceye kadar… 

Geçtiğimiz aylarda Ankara’daki sivil savunma müdürlüklerinden birinin düzenlenmiş olduğu deprem seminerine katıldım. Yine başka bir eğitim etkinliğinde; 1943 depreminde ailemizden değerli bir büyüğümüzü nasıl kaybettiğimizi hikâyeleştirerek anlattım. Bunun yanısıra yer yer ülkemizin çeşitli illerinde kendisini hiç unutturmayan sarsıntılar bize deprem gerçeğini akıldan çıkarmamamız gerektiğini vurguluyor. Evet, meşhur “43 Deprem’inden can ve mal kayıplarıyla çıkan bir aile olarak, konuyla yakından ilgilendiğimi ifade etmeliyim. Deprem, ülkemizin hatırdan çıkarmaması gereken önemli bir gerçeğidir. Çünkü, siz ne kadar görmezden gelip öteleseniz de o, soğuk yüzünü her zaman hatırlatmaya devam etmektedir. Çoğu şehrimiz tamamen fay hatlarının üzerinde kurulu olduğundan, en küçük sallantılardan bile nasibini almaktadır. Dileriz ki hiç sallanmasın, şayet sallanması da kaçınılmaz ise küçük sarsıntılarla can ve mal kaybına sebep olmadan atlatıla bilsin!

Ancak, birçok şehrimizin depremle her an yüzleşmesi bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bize düşen nedir, bunları bilip ona göre hareket etmemiz asıl olan değil midir? Sadece inşaat sektörü değil, tüm halkımızın da bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmiyor mu? Her kesimden insanımızın depreme dair kaygıları olmalı ve bu kaygılar bizi bilgilenmeye ve tedbir almaya yönlendirmelidir.

Allah’ın afetinden kaçılmaz, buna itimadımız tamdır. Lakin istatistikî veriler bize göstermektedir ki, aynı fay hattı üzerinde depreme maruz kalmış bir bina yıkılırken, yanındaki binanın dimdik ayakta kalması, inşaat işçiliğindeki hırsızlığın, teknik yetersizliğin ya da bina kalitesinin değerini de ortaya koymaktadır…

Öyleyse ucuza bina yapacağız derken, cimriliğimiz kendi mezarımız olmasın lütfen! Sağlam ve depreme dayanıklı yerlere binalar yapılım ki, olası depremlerden en az zayiatla kurtulabilelim…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER