Türkiye’yi yıllarca siyasi ve ekonomik krize sokan sağ-sol çatışmalarının, kargaşaların, kamplaşmaların ve kutuplaşmaların yegane sorumlusunun NATO, Gladio ve Kontrgerilla olduğunu daha önceki yazılarımın birinde izah etmiştim. 2023 seçimleri öncesi Türkiye’yi tekrar karıştırmak, kaos ve anarşi/kargaşa ortamına sokmak isteyen güçlerin aynı odaklar olduğunu söylüyorum.
Şimdi de sözkonusu dış güçler ve içimizdeki işbirlikçileri, devlet-millet-vatan -bayrak konusunda duyarlı ve hassas insanları, oluşumları, kuruluşları, dernekleri, bazı ufak-tefek siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini etkilemek ve kendi saflarına çekebilmek için her türlü yola başvurmaktan kaçınmıyorlar. Sonrası malum: provokasyonlar, kışkırtıcı olaylar, taciz, iftira ve algı operasyonları…
Gezi olayları, Ergenekon operasyonları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi öncesi Türkiye’nin içine düştüğü durumu yukarıda izah etmek istediğimiz husus çok iyi aydınlatmaktadır. Benzer olayların, eylemlerin, provokasyonların tekrar cereyan etmemesi için devlet ve millet olarak teyakkuzda olmamız gerekiyor.
Şu içinde bulunduğumuz günlerde, sözkonusu dış güçlerin ve içimizdeki işbirlikçilerinin nemalandığı (fırsatçılık yaparak faydalandığı) en önemli unsurlardan birisi, Türkiye’deki siyasi arenanın iki ayrı kutup halinde (Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı) olmasıdır. Her iki tarafın (Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı) bu konuda çok dikkatli ve temkinli olmasında büyük fayda vardır.
Siyasi kutuplaşmalara ve sürtüşmelere sebep olan tüm unsurların ortadan kaldırılması için ivedi bir şekilde çözüm yolları aranmalı. Toplumsal herhangi bir iç çatışmaya zemin hazırlanılmasının önüne geçilmeli. Dış güçlerin ve içimizdeki işbirlikçilerin ekmeğine yağ sürecek her türlü provokatif eylem ve söyleme fırsat verilmemeli. Siyasi görüşü, ideolojisi, dini ve etnik kimliği ne olursa olsun birlik-beraberlik ve bütünlük içinde olmanın zamanı gelip-çatmıştır.
Türkiye’de SİYASET, ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ mantığı ile hareket ederek vazgeçilmesi imkansız ortak paydalarımız (vatan-millet-bayrak-devlet) düsturundan taviz vermeden (sadece ve sadece) özgür/hür irade ile seçim yarışı yapılsa inanın olması muhtemel bütün tehlikeleri bertaraf edilir. Bu millet, ahlaki ve ulvi değerlerini zırh, devlet terbiyesini şemsiye, toplumsal ahlak kalkan yapılabilse bütün hizipleşmelerin, sürtüşmelerin ve ayrıcalıkların önüne geçilebilir.
Gönül istiyor ki 2023 seçimlerinde siyasi partilerimizin üzerinde hiçbir dış etkenin olmaması… 2023 seçimlerine giderken bütün kavgaların, sürtüşmelerin ve didişmelerin kendi içimizde kalması… İnanın sadece vatan-millet-bayrak-devlet şuuru/bilinci bile bu sorunu köküyle birlikte çözmeye yeter. Bütün temennimiz ve yegane amacımız MİLLET-DEVLET-VATAN-BAYRAK birlik ve bütünlüğüdür.
İdeolojisi, görüşü/fikri, etnik ve dini kimliği ne olursa olsun aynı DEVLET ve aynı MİLLET olduğumuzun şuurunu/bilincini bir yakalayabilsek inanın Türkiye’de çözülmeyecek hiçbir sorun kalmaz. İdeolojisi, görüşü/fikri, etnik ve dini kimliği ne olursa olsun şehit kanları ile sulanmış topraklarımızın yegane VATANIMIZ ve ay-yıldızlı bayrağımızın da tek BAYRAĞIMIZ olduğu inancı, duygusu ve düşüncesi, zihinlerimize ve yüreklerimize bir nakşedilse inanın Türkiye’de çok şey değir.
DEVLET ve MİLLET olarak ne zaman et ve kemik gibi olabildik, bir tarağın dişlileri gibi ne zaman kenetlenebildik, bir vücudun azaları gibi ne zaman kaynaşabildik işte o zaman ne içerden ne de dışardan hiçbir güç bu devleti, bul milleti (bu ülkeyi ) parçalamaya gücü yetmez.
YORUMLAR