Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Hüseyin Benek

DEVLET YÖNETMEK!

DEVLET YÖNETMEK!

Hangi döneme giderseniz gidin, kral olsun, padişah olsun, demokratik hukuk sistemi içinde ki devlet olsun, monarşi olsun, sosyalist sistem olsun devlet yönetme ciddi iştir, ortak akıl, istişare, danışma, meşveret, akli selim gerektirir… Sebebi nedir? Devleti yönetenlerin öfke dili kullanması, gerekir örnek vermek gerekirse… “Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve damadı Osman Gazi’ye aşağıdaki vasiyeti bırakır: “Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bana, uysallık sana. Gücenme bize, gönül alma sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana”  100’lerce yıl önce bunları diyen bir kültürün mirascılarıyız, günümüz siyasileri, üstelikte demokratik sistem için de nasılda nefret dili kullanıyorlar degil mi? Oysa!!

Devleti yönetenler keyfleri için yönetimde degildirler, karar verince kendi adına karar vermezler, toplum adına karar verir, bir toplum/Millet/vatandaşlar etkilenir, iyi, doğru, isabetli karar verilirse iyi etkilenir refah seviyesi artar… Kötü, yanlış isabetsiz karar verilirse, o ülkede yaşayan vatandaşlar olumsuz etkilenir refahlarını kaybederler, huzurlarını kaybederler kötü yaşarlar… Kamusal alanda ki kararlar, çok, çok düşünülerek, uzmanlara danışılarak, istişare edilerek karar verildikce doğru karar verme ihtimali artacaktır… Modern dönemlerde bu yanlış kararlardan dönebilmek, yanlış kararları önleyebilmek için başka siyasal sistemlerde geliştirmiştir siyaset bilimciler…  Önce ki yönetimler de, neden devletle hükümet, hükümetle devlet karışır, neden kararlardan etkilenen halk/vatandaş/teba dikkate alınmazdı?

Devlet de, Ülkede kralın sayılırdı, o tanrının yeryüzündeki gölgesiydi, üzerinde yaşayanlar da sanki onların kullarıydı, ona itiraz etmek Tanrıya itiraz etmekti, haşa kulsun, kulluğunu bil denirdi? Ben devleti yönetim yetkisini miras olarak oğluma bırakıyorum denilebilirdi… Şimdi böyle şeyler denilebilir mi, denilemez, bu bilinmeli degil mi? Neden denilemez?

Krallar, Padişahlar, sözde yeryüzü Tanrıları artık yoklar, öldüler, devrimlerle öldüler şimdi onları geri getirmek, haktan, hukuktan vazgeçerek, sözde yeryüzü Tanrılarını başımıza musalla etmek demektir… Bugüne geldiğimiz de devlette, vatanda artık vatandaşın…  Şimdi bizden örnek verince hepimiz niyetimizi sorgulayarak, yazanın adına aşırı yorumlayarak tepki gösteriyoruz, başka ülkelerden örnek verelim mi? Kim K.Kore de yaşamak ister, Kim G. Kore de yaşamak ister, kim Arabistan da Kul olmak ister, kim laik demokratik bir hukuk düzeninde vatandaş olarak yaşamak ister? Bu tür yeryüzü tanrılarının yönettiği ülkelerden vatandaşlara başka yerde yaşama imkanı sunulsa kimse o ülkelerde kalmayacak kaçacaklar, buna rağmen bu tür rejimlere öykünenlere rast gelmek, insanı, insan aklını, evrensel siyaset bilimini, yönetimini, birikimini yok saymaktır… Sloganlarla, duygularla, tek otoriteye dayalı kişisel kararlarla toplumlar yönetilemez, yönetilirse de başlarından belalar/sorunlar eksik olmaz… Bu sorunları aşmak için, modern yönetim sistemleri bazı kurallar, kaideler ortaya koymuşlardır, kısaca bunlara bakarak yazıya devam edelim mi?

Örnegin laiklik ilkesi neden vardır, Klise ve Kral halkı, kendi yorumlarına dayalı, iktidar ayrıcalıklarını devam ettirmek için, Tanrı adına koydukları kurallarla yönettikleri için, itiraz edene, tepki gösterene sen Tanrıya ve Krala isyan ediyorsun, yavaş ateşte yakılasın… Efendim, kardeşinizle ilgili fitne cıkarma söylentileri, ihtimalleri var, çağırın şeylül-islamı versin bana kardeş katli vaciptir fetvasını… Hani Şeriat, hani insan hak ve hukuku, hani kitap demişti insan eşrefi mahlukat, yaşat diye… Bunun için devletle hükümetin, ayrılması gerekmiş, mülk padişahın degil artık vatandaşın olmuş… Devletin gücü erklere/kurumlara ayrılmış, yasayı bir kurum yapmış, yargılamayı başka bir kurum, yürütme/hükümet etmeyide başka bir kurum böylece devletin gücü tek elde toplanarak, otoriterlige, sınırsızlıga kayması engellenmiştir… Böylece devlet, yine devletin kurumları aracılığıyla sınırlandırılarak, hak hukuk, yasalar uygulanarak, vatandaşın anayasal hakkı hukuku ihlal edilmesi engellenmiştir… Anayasaya deginmeden modern hukuk düzenini anlayamayız, izin verin kısaca buna da bakalım…

Devlet düzeni içinde örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, devletin sınırını çizen, vatandaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en üstte gelen hukuk kurallarıdır. Ayrıca Anayasaların kuralları arasında, kanunların anayasaya aykırı olamayacağı ilkesi de vardır…

Kısaca devlet yönetiminden bahsetmeye çalıştık, bazı kavramlara da bakarsak, örnegin güçler ayrılığı, demokrasi, demokratik hukuk kuralları, monarşi, laiklik, demokratik seçimler, vatandaşların hakları, iktidarın devletin sınırları, hukukun üstünlüğü nedir, gibi kavramlar, konular üzerine düşünme, önerisiyle, Selam ve Sevgilerimle…

Hüseyin Benek  – baskentpostası.com — 23.12.2021

Kaynaklar
1* https://tr.wikipedia.org/wiki/Anayasa
2* http://www.aciksoz.com.tr/seyh-edebalinin-osman-gaziye-vasiyeti-makale,297.html

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER