Diplomasi ve Dinler Küresel Siyasetin Emrinde
Diplomasi o kadar hızlı, kaba ve girift ki diplomatlar diplomasiye ayak uyduramıyor.
Küresel diplomaside “tarzanca” hakim durumda.
Batı merkezli küresel emperyalist güçler dayatmacı ve yıkıcı politikalarının sertlik seviyesini “mezhep ve din” manivelası ile kaba ve kırıcı diplomasiye evrilterek sonuç odaklı çalışmaya başladı.
Emperyalistler I. Dünya savaşı sonrasında şekil verdikleri Selçuklu ve Osmanlı toprakları üzerinde kurulu devletleri yeniden tanzim ederek oluşturacakları federasyonları bir konfederasyonla yönetmek istiyor.
Avrasya ve Asya için durum tamı tamına bu şekilde.
Merkezi dünyanın merkezindeki Türkiye, ciddi bir saldırı ve kuşatma altında.
Bu tehdit ağırlıklı olarak aynı pakt ve kurumlarda üye olduğumuz sözde ortaklarımızdan gelmektedir.
Dış kaynaklı açık tehditlerin yanında, iç kaynaklı işbirlikçiler daha sarsıcı ve yıkıcı etki oluşturmaktadır.
Ülkemizdeki farklılıklar yıllardır isyan ettirilerek mikro etnik ayrılıkçı unsurlar “özerklik” istasyonlarında beslenerek bağımsızlığa giden federe devlet vagonları ile Türkiye açık düşürülerek parçalanma sarmalına sokulmak isteniyor.
Mesele siyaset üstüdür.
Evrensel diplomasi baş döndürücü hızla devam ederken Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya meselesine koyduğu tavır farklı yorum ve okumalara birinci derecede muhatap olmaya devam etmektedir.
29-30 Haziran 2022 tarihlerinde yapılacak NATO zirvesinde görüşülecek başat konulardan biri de Türkiye/İsveç/Finlandiya meselesi olacaktır.
Türkiye yıllardır, terör örgütlerine devletimiz aleyhine aleni destek veren İsveç ve Finlandiya’nın anılan tavırlarından vaz geçmeleri halinde NATO’ya üye olabileceklerini savunmaktadır.
Her iki ülke yetkililerinin yaptıkları açıklamalarda, Türk vetosuna binaen Haziran 2022 NATO zirvesinde üyeliklerinin gerçekleşemeyeceği yönünde kanaat belirtmişlerdir.
Türkiye kararlı!
Olacaklar mı, olmayacaklar mı?
Türkiye nasıl evet dedirttirilecek!
Göreceğiz!
İngiliz The Economist Dergisinde Türkiye’nin NATO ve Suriye’de ABD çıkarlarına karşı hareket ettiği görüşüne yer verildi. NATO genişlemesini Türkiye’nin önlediği analiz edilerek “Türkiye muhtemelen, Erdoğan ortada yokken bile ittifak için baş ağrısı olmaya devam edecek” ifadesine yer verildi.[1]
İngilizler Erdoğan’la birlikte Türk diplomasisinde devletleşme korkusu mu yaşıyor?
Ne dersiniz?
Tepesine vur, istediğin talimatı ver Türkiye’si artık yok mu?
Türkey (Hindi) (!) yerine, Türkiye Cumhuriyeti mi geliyor!
Türkiye, NATO’ya yaptığı katkıdan daha çok sorun mu üretiyor?
Bu sıfatı Fransa ve diğer AB devletleri ile mukayese etsinler.
Türkiye, NATO’da sorun çıkarmayan başat ülkedir.
Terör örgütlerine destek olan soysuz, köksüz ve hukuksuz devletlere de gereken ders behemehal verilmelidir.
Onlarda şaşırdı, Türk devleti ilk defa böyle bir haklı dayatma diplomasisi sahnelendirmektedir.
NATO zirvesi öncesi Estonya Başbakanı ve İngiltere Başbakanı ile Cumhurbaşkanımız arasında 21 haziran 2022 tarihinde telefon görüşmeleri gerçekleştirildi.[2]
Görüşmelerde karşılıklı bilgi alış verişleri ile Ukrayna/Rusya savaşı etkileri ele alındı.
Ukrayna/Rusya savaşının derhal sonlanması gerektiğini savunan siyasetçi ve devlet adamlarının yanında, uzun uzadıya devam eder açıklamasında bulunan siyasetçi ve devlet adamları dünya siyasetine yön vermektedir.
Savaştaki son durumu değerlendiren NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Bu savaş aylarca, yıllarca sürebilir. Bu nedenle çok daha fazlasına hazırlanmamız gerekiyor” dedi.[3]
Bazı, sözde demokrasi ve insan hakları mucidi ve savunucusu Batılı devletler Ukrayna/Rusya barışına öncülük eden “Türk diplomasisi” aleyhinde faaliyet icra ettikleri bilinmektedir.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman resmi görüşmeler kapsamında Türkiye’de.
Muhammed bin Selman dönmeden İsrail dışişleri bakanı Türkiye’ye geliyor.
Baş döndürücü bir diplomasi.
Görüşülüp karara bağlanacak nice konular var.
Fotoğrafları yan yana koyup Türkiye, Arabistan ve İsrail çizgisi ortaya çıkıyor gözükse de diplomasi başlatmak başka, ortak proje üretmek başkadır.
İsrail’in Türk diplomasisi ile görüşüyor olması dikkate şayandır.
İsrail devleti Türk devletinin, Türk devleti de İsrail devletinin nabzını tutmaya ihtiyaçları var.
Türkiye’nin kuzey Suriye harekât açıklaması henüz yapılmasa da bazı alanlar şimdiden boşaltmış durumda.
Artık Türkiye, niyet şerhinde bile caydırıcı olabiliyor.
Bu, kararlı ve stratejik duruşun neticesidir.
İsrail Başbakanı Naftali Benet “Türk güvenlik güçleriyle yürütülen operasyonel çabalar meyve verdi” dedi. “Son günlerde, İsrail-Türkiye ortak çabasıyla bir dizi terör girişimini engelledik ve çok sayıda İranlı Türkiye topraklarında tutuklandı” dedi.[6]
Türk istihbaratı bu operasyonlarla ilgili her hangi bir açıklama yapmazken İsrail devleti, hem de başbakanlarının ağzından Türk istihbaratı ile işbirliğini yüksek sesle duyurması dikkat çekicidir.
İngiltere’nin yeni Genel Kurmay Başkanı General Sir Patrick Sanders pazartesi günü görevi devraldı ve Ukrayna’daki savaşa işaret ederek, “İngiliz askerleri Avrupa’da bir kez daha savaşmaya hazır olmalı” dedi[4]
İngiliz Genelkurmay Başkanı’nın bu açıklamasını Alman Genelkurmay Başkanı “Biz, NATO ülkeleri nükleer silah kullanmaya hazır olmalıyız” mesajı ile tamamladı.[5]
Dünyanın alışık olmadığı çok sert beyanatlar!
NATO toplantısı öncesi manidar açıklamalar.
Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron eskisi gibi ötemeyecek.
Cık der fakat, caklayamaz!
Parlamento çoğunluğuna sahip değil!
Diğer taraftan Suriye‘de, Rusya ve Amerika çatışmanın eşiğinden döndü. Fırat’ın doğusunda Deyrizor’da karşı karşıya gelen Amerika ve Rus güçlerinin çatışması, Genelkurmay Başkanlarının telefon görüşmesi ile önlendi.[7]
Her yer barut fıçısı gibi.
Değişen ve başkalaşan dünyada 29-30 Haziranda yapılacak zirvede ABD’nin gizli/açık stratejik programları NATO’ya entegre edilerek yeni küresel politikalar hızlı ve sert bir şekilde uygulamaya konulacaktır.
Anılan zirvede NATO içindeki uyumsuzluklar öne çıkartılıp bir ayıklamaya tabi tutulacaktır.
Doğu Avrupa, Balkanlar, Karadeniz, Kafkasya, Orta Doğu ve Türki coğrafya politikalarından vaz geçmeyen Amerika’nın “NATO içindeki” uyumsuzluklar muvacehesinde Türkiye’den vaz geçmesinin stratejilerine uygun düşmeyeceği, aksine, değeri artan bir Türkiye ile yoluna devam etmek mecburiyetinde kalacağı sarihtir.
Anılan coğrafyalarda “Türk desteğini” yanına almayan güç kim olursa olsun kaybetmek zorunda kalacağı bir gerçektir.
Türk diplomasisi İsveç ve Finlandiya’yı dünya kamuoyunda terör destekçisi olarak damgalamasının ardından her iki ülkeyi komşusu Rusya nezdinde açık düşürmeyi de başarmıştır.[8]
Günlerdir yapılan bunca diplomatik görüşmelere rağmen anılan ülkelerin teröre desteklerinden bırakınız vaz geçmeyi, İsveç’in Stockholm şehrinde terör örgütü PKK’nın faaliyetlerinde artış olmuştur.
Kanımızı, canımızı akıtan PKK terörü ve onu destekleyen siyasi oluşumlara köprü kurmayalım, duvar örelim.
Köy yanarken saç taranmaz.
Saygılarımla.
Kaynakça:
1-) “Türkiye Erdoğan’sız da NATO’nun başını ağrıtacak” – Ulusal Kanal
2-) Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Başbakanı Johnson ile telefonda görüştü – 21.06.2022, Sputnik Türkiye (sputniknews.com)
3-) NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Bu savaş aylarca, yıllarca sürebilir (ensonhaber.com)
4-) İngiltere’deki askerlere ‘Avrupa’da savaşa hazır olma’ çağrısı – Son Dakika Haberleri (trthaber.com)
5-) Haber-yorum: Askerler konuşmaya başladı (barandergisi.net)
6-) Bennett: İran’ın saldırılarını Türkiye ile birlikte durdurduk (barandergisi.net)
7-) Rusya ve Amerika çatışmanın eşiğinden döndü – Ulusal Kanal
😎 The Economist ne mesaj vermek istiyor? | Akıl Odası – YouTube
YORUMLAR