Gençlik yıllarımdan bu yana Doğu Türkistan imdat istiyor. Bendeniz yaklaşık elli senedir iniltileriyle kahroluyorum.
Merhum İsa Yusuf Alptekin[1] Türkiye’de dâvayı yürüten isimdi. Dâvayı anlatan bir kitabı da var. Acaba kaç kişi okumuştur?
Kur’ân-ı Kerîm’den sonra ikinci kaynak kitabımız (ecdadın abdestsiz eline almadığı) hadîs külliyatı Sahih-i Buhâri’nin müellifi sizce nerelidir?
Bildiniz… Tam adı Muhammed bin İsmail olan İmam Buhârî (rahmetullahi aleyh), 20 Temmuz 810’da Buhara’da doğdu[2].
Evet Doğu Türkistan’daki BUHÂRA… «İslâm fıkhının efendisi» lakaplı İmam Buhârî’nin memleketi şimdi esir ve işkence altında…
Çin devlet ve hükûmeti, «Sinkiang» adını verdikleri Doğu Türkistan Müslüman halkının can ve mal güvenliği, temel insan haklarını, kültürel kimliğini korumakla yükümlüdür.
Gel gör ki zalim kızıl Çin, (Mao döneminden bu yana) kendi anayasasını çiğniyor ve Müslümanlara karşı hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmiyor, bilakis onlara türlü biçimlerde işkence ederek suç işliyor.
Çin, Doğu Türkistan üzerindeki baskılarını ve hâkimiyetini sonsuza dek devam ettiremez. Bugün o insanlara oruç tutma yasağı bile getiren Çin, dünyanın en vahşi, en ilkel devletidir. İsterse hergün uzayda gezsin.
Sovyetler Birliği (SSCB) yıkıldı ve Azerbaycan gibi Ortaasya ülkeleri bağımsızlıklarını elde etti. Doğu Türkistan da, er veya geç Çin’den ayrılarak, bağımsız olacaktır.
Hapishaneleri binlerce Müslümanla dolu… Bu Müslümanlar âdi, yüz kızartıcı suçlardan değil, dinî ve siyasî fikirlerinden dolayı zindanlara atılmışlardır.[3] Tıpkı bizim Kemalist zulüm yılları gibi…
İnşá’allah akıbetleri bizdeki gibi olmaz, Doğu Türkistan Çin’den ayrılıp bağımsızlığına kavuştuğunda millî kimliğe, insan haklarına, âdil hukuka, ahlaka, fazilete, hikmete (bilgeliğe) uygun bir rejim veya sistem kurulur…
Merhum üstadım Mehmet Şevket Eygi bu konuda yazdığı makalesinde[4] şu ibretamiz cümleleri sarfediyordu:
“Doğu Türkistan’ın ve diğer Ortaasya ülkelerinin halkı, bizim halkımız kadar bozulmamıştır. Özbekistan’ı gezdiğimde oradaki halkın yüzde 90’ının temiz kalmış olduğu intibaı bende uyandı. Biz ise yüzde 90 (oranında) bozulmuşuz…
“Doğu Türkistan’ın Uygur halkı (diğer Müslümanlarla birlikte) çok kabiliyetli, çok istidatlı, çok becerikli, çok ahlâklı bir halktır. Onların seçme gençleri iyi tahsil ve terbiye görse çok vasıflı Müslümanlar, çok vasıflı Türkler haline gelebilir ve ileride çok büyük hizmetler edebilir.
(…….) Türkistanlı Nimetullah beyi hatırlıyorum. Bütün Türk lehçelerini, Çinceyi, Rusçayı, İngilizceyi, Urducayı, Farsçayı biliyor, konuşup yazıyordu… (……..) Böyle elemanlar yetiştirilemezse, bağımsızlık elde edilse bile yine kurtuluş olmaz, yine hürriyet ve haysiyet gelmez.”
Muhterem okurlarım, Uygarlık denilen şey adını (Türkistan’da yaşayan) Uygur Türklerinden alır. Ey (sözde uygar) Batı, nasıl bir medeniyetsiniz ki, Kızıl Çin zulmüne aldırmıyorsunuz..
Uygur Türkü kardeşlerimiz için MHP’nin iktidar ortağı olduğu şu dönemde bir şeyler yapamazsak, korkarım ki bu vahşet, bu işkenceler yàni zulüm kıyamete dek sürecek… 12.01.2021
[1] Gençlik yıllarımda bizim Mücadele Birliği idare binamıza sıkça gelirdi. YMM Dergisinde hayli Doğu Türkistan kapağı olmuştur. Merhum dâva adamı İsa bey (d. 1901, vefatı: 17 Aralık 1995) 1949’da Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun Doğu Türkistan’da konuşlandırılması ile birlikte Hindistan’ın Keşmir eyaletine sığındı. 1954 yılında Türkiye’ye geçti. İstanbul’da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyetini kurdu, Shärqiy Türkistan Awaz (Doğu Türkistan Sesi) dergisini çıkararak Doğu Türkistan dâvasının dünya kamuoyuna anlatılması için uğraştı.
[2] 13 Şevval 194. Allah şefaatine nail eylesin 31 Ağustos 870 milâdî tarihinde Ramazan bayramı gecesi (H: 256) Hakka yürüdü. Peygamber aşğı büyük hadis âlimi “haddi aşmadı” yàni Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ömrü olan 63 hicri seneden fazla yaşamadı. 62 Hicri yaşta vefat eyledi. Bunu da onun kerameti sayınız.
[3] Çin’de, kızıl diktatör Mao’nun 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi esnasında en acı dönem yaşanmıştı.
[4] Mehmet Şevket Eygi, 19 Temmuz 2009 tarihli ve «Türkistan nasıl kurtulur?» başlıklı makalesi.
YORUMLAR