Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Düşmanımın düşmanı dostumdur

Karar Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren geçtiğimiz günlerde “Yarına bırakılan dosyalar” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Olabilir, hakkıdır. Bence güzeldi de yazısı.

Amma ve lâkin, ya da gelgelelim, Cumhuriyet nâm İslâm düşmanı gazete bu yazı ile pek bir hoşnut olmuştu. Haber yaptılar yazıyı:

“Uzun yıllar iktidarın sıkı destekçileri arasında yer alan, şimdilerde ise Karar gazetesinde yazan Ahmet Taşgetiren, AKP döneminde üstü örtülen konulara dair “Yarına bırakılan dosyalar” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı” diyorlardı haberde.

Tıpkı “O imam açığa alındı” haberleri gibi sevindirik olduklarını açık eden bir haberdi:

“Düşmanımın düşmanı dostumdur” diye bir söz var. Cumhuriyet’in olsun, yazdığı Karar Gazetesi’nin olsun Ahmet Taşgetiren ile dostlukları bu minval üzeredir, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bendeniz böylesi dostluklardan hep kaçtım, bu şekilde dost edinmekten Allah’a sığındım.

Dinimizde bununla ilgili Kur’ân àyetleri ve hadîs-i şerîf’lerle sâbit önemli bir kural vardır: HAŞR KURALI...

Kur’ân-ı Kerîm’in 59. Sûresi olan Haşr Sûresi mü’minlere tereddütsüz bir iman, üstün bir ahlâk, sarsılmaz bir maneviyatla yardımlaşma ve dayanışma ruhu kazanmalarını emreder..

Sûre, ismini ikinci ayetteki “ilk sürgün (tehcir, çıkarılma) anlamına gelen “li evveli’l-haşr” ifadesinden alır.

Haşr Sûresi’nde, dış düşmanlara ve içerideki münafıklara karşı dikkatli ve tedbirli olmayı emir ve tavsiye eden àyetler, hikmetli öğütlere, hukukî hükümlere, ahlâk ve eğitimle ilgili ilkelere de işaret eder.

Benî Nadîr Yahudilerinin de Müslümanların da beklemediğini belirten ikinci âyetin sonunda bu olaydan herkesin ders alması gerektiği vurgulanır. Üçüncü âyette yeminini bozmuş, inanç ve değerlerine bağlılığını yitirmiş bir topluluk için sürgünün en hafif ceza olduğu, aslında böyle bir toplumun dünyada da ahirette de daha ağır cezaları hak etmiş bulunduğu açıklanır.

2. àyetin meâli şöyledir: “O ki Ehli kitabdan o küfredenleri ilk haşr için diyarlarından çıkardı. Siz çıkacaklarını zannetmediniz onlar da zannettiler ki kendilerini Allahdan koruyacak manialarıdır kal’aları, istihkâmları, fakat Allah onları hisab etmedikleri cihetten bastırdı ve kalblerinin içine korku düşürdü, öyleki evlerini bir taraftan kendi elleri bir taraftan da mü’minlerin elleriyle harab ediyorlardı, düşünün de ıbret alın ey görecek gözleri olanlar!”

Sahabeden bir zat (ra) gelerek “kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, “Kıyamet için ne hazırladın ki onu bekliyorsun” deyince, o sahabi dedi ki: “Ya Rasûlullah, ben çok namaz kılan, çok oruç tutan ve çok çok sadaka veren biri değilim. Fakat Allah ve Rasûlünün sevgisi kalbimdedir.” Bunun üzerine Allah’ın Rasûlü:

“Kişi sevdiği ile haşr olunacaktır, kişi kimi severse kıyamette onunla beraber olacaktır” buyurdu. Orada hazır bulunan sair sahabe-i kiram  (radiyallahu anhüm ecmain) da o kadar çok sevindiler ki, hiç bu kadar sevinmemişlerdi… Zira onlar Peygamberimizi (s.a.v) herşeylerinden çok seviyorlardı. Bu söz onlara Cennet müjdesi olmuştu.

Eğer bizler de mü’min isek, iman hançeremizden aşağı inmişse sevdiğimiz kişilere dikkat etmeliyiz ki, Peygamberimizin (salat’u selâm olsun ona) ve Peygamberimizi sevenlerin sevgisiyle onlarla birlikte haşr olalım, kurtulanlardan olalım. 14.07.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER