Vatan ve millet sevgisini içtenlikle şiirleştiren Üstat Abdurrahim Karakoç’un;
‘Ben Milletim uğruna adamışım kendimi,
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.
Zulüm Azrail olsa, hep Hâkk’ı tutacağım,
Mukaddes dâvâlarda ölüm bile güzeldir’
dizelerinde ifade ettiği gibi çileye soyunan dervişin nefsi ile mücadelesi gibi, Ebu Cemil’de bir mücadele hâlindedir; bu mücadelede amaç bellidir; VATAN, MİLLET ve BAYRAK. Ebu Cemil için bu üç kutsal bir bütündür ve asla ayrı düşünülemez. Vatan; milletin yuvası, dalgalanan bayrak ise o vatanın sahibinin kim olduğunu gösteren en önemli değerdir. Vatan; üzerinde bir milletin yaşamını sürdürdüğü toprak parçası diye tarif edilse de O’nun için vatan sadece bir toprak parçası değil, bir ana kucağıdır, namustur, şereftir ve uğrunda binlerce ŞEHİT verdiği mukaddesidir. Millet; literatürde ortak bir kültür çerçevesinde bütünleşmiş ve tarih bilincine sahip en büyük insan topluluğu şeklinde tarif edilmişse de millet O’nun için ; ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ şairin dediği gibi vatan toprağı uğruna canını seve seve feda eden, canlarıyla ve kanlarıyla nice destanlar yazan necip insan topluluğudur. Bayrak ise, bağımsızlığı sembolize eder, hürriyeti, egemenliği işaretler. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un.
‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.’
Dizelerinde ki gibi bayrağın bir milletin sembolü olduğunu savunandır. Yaklaşık on yıldır Suriye’de devam eden iç savaşın mağdur ettiği mazlumların; yaralarını sarmak, dertlerine derman olmak, insanlığın erdemi için fikir üretmek ve güzel yarınlara umut olmak için yaşamını adadı Ebu Cemil. Bu savaşta kimi çocuk yaşta yetim, kimi öksüz kaldı. Kimi çocuk bile olamadan bebek yada anne karnında zalimlerin bombaları ile parçalara ayrıldı. Bazıları vardı ki sokaklarda açtı gözlerini. Anne babalarını hiç bir zaman tanıyamadılar. Yetim kamplarında, çadırlarda çile doldurdular. Çoluk, çocuk, küçük, büyük yüz binlercesi açlıktan bayıldığında; ya korkudan ya da utancından “üşütmüşüm, hastayım” dedi. Onlar Savaşın Çocuklarıydı. Akan kan Müslüman ve masumların kanı, yanan can, Müslüman canı. Kara toprağın bağrına düşen çocuk, genç ve her yaştan Müslüman’ın bedeni olmaktadır. Ebu Cemil’in bu mazlumlara yardım etmek için hep sahada olduğunu görünce, üstadın ‘Zalimlerin çoğalıp, zulmün arttığı zaman, nizâmı tesis için insanlara muhtacız’ sözlerinde ki ifadeye mahzar olmuş bir şahsiyet olduğuna olan inancım tamdır. Ben Suriye topraklarında Ebu Cemil ile bir ülke insanının bir başka ülke insanına nasıl merhametle elini uzattığını gördüm. Ben kanlı Suriye Savaşı’nda ölümü gördüm; barışın, insanlığın, merhametin, gözyaşlarının ne kadar önemli olduğunu gördüm. Yüzlerce kez gittiğim Suriye savaş sahasında şunu gördüm ki binlerce zavallı genç birkaç yeryüzü bozguncusunun ve Siyonist devletin kurbanı olmuş durumda. Her gün insanlığın yok edildiği bu topraklara barış ve huzurun biran önce tesis edilmesi için yüreğinde insan sevgisi olan herkes Ebu Cemil gibi kendisine sorumluluk yüklemeli ve bunu gerçek manada da yaşamına tatbik etmelidir. Bize düşen görev başta uğruna binlerce ŞEHİT verdiğimiz devletimizi korumak sonrasında ise içinde yaşadığımız bu zaman diliminde, İslâm coğrafyasında (Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Kudüs’te, Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Somali’de, Sudan’da, Afganistan’da ve daha birçok yerde) Müslümanlara yapılan zulümleri durdurmak için geçmişte olduğu bugün de millet olarak gereğini yapmaktır. Duamız… Ya Rabb! Bayrağımızı indirtme, minarelerimizden İslam’ın sesli bayrağı, şiarı olan ezanımızı dindirtme, mabetlerimizin göğsüne namahrem elini değdirtme, izzetimizi, şerefimizi, onurumuzu çiğnetme, vatanımızı böldürtme, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozdurtma, bozmak isteyen harici ve dâhili düşmanlarımıza fırsat verme, fitne ateşini tutuşturarak bizi yakmak, yıkmak, yok etmek isteyenlere karşı bizi yekvücut, tek bilek eyle, suret-i haktan görünerek din görüntüsü altında bu milletin arasına fitne, fesat tohumlarını ekenleri kahr-u perişan eyle! Bu aziz millete karşı hile, oyun ve tuzak kuranların tuzaklarını kendi başlarına çevir, tuzaklarını makus eyle, düşmanlarımıza fırsat verme, bize feraset ihsan eyle! Devletimizi payidar, milletimizi bahtiyar eyle, kahraman ordumuzu, güvenlik güçlerimizi; karada, denizde, havada her zaman muzaffer eyle, muvaffak eyle, ülkemize; dirlik düzenlik, milletimize; birlik ve beraberlik ihsan eyle.
Dr. İmbat MUĞLU
YORUMLAR