Merhabalar Başkent postası nın kıymetli okurları. Son baharın habercisi, sararan yaprakların hüznünden
Eylül den sevgiler selamlar tüm dostlarıma.Eylül işte hazan mevsimi önce kır çiçeğimiz Narinimizi kopardilar hoyratca onun açısının üstüne gencecik bir evladımız 26 sabıka kaydı bulunan bir caninin kursunlarıyla şehit olup ayrıldı aramızdan. Ardında gözü yaşlı bir eş yaşanmamış hayaller dinmeyecek acılar bırakarak..
Bunlarda yetmezmiş gibi her gün haberlerde mutlaka mafya çatışmaları adam yaralamalar gasp ve dolandırıcılık, uyusturucu, cinayet haberleri kayıp çocuklar, taciz tecavuz,bu ülke nereye gidiyor..Noluyor bize .Bir olay oluyor yakalanan zanlının kaç suçtan dosyası olduğunu görüyoruz.Bu suçluları neden sokaklara salıyorlar . Suç işleyenlere neden yaptırım yok.Cezaların caydırıcı olmaması suç örgütlerine ve suçlulara cesaret veriyor.Kara para aklayanlar üç beş ay yatıp çıkıyor.Adam öldüren tutuksuz yargılanıyor peki biz kendimizi bu kötülere karşı nasıl koruyacağız, çocuklarımızı malımızı canımızı nasıl koruyacağız.Ekonomik sıkıntı var, her gün sokaklarda olan biten binlerce olay var hadi bunlar yetmezmiş gibi şimdide kimlik bilgilerimiz çalındığı için banka hesaplarımıza girip kredi çekmeler insanlarin hesaplarını boşaltmalar.. Çok acil bir şekilde sokaklarımızı uyuşturucu taciri ve torbacılardan temizlemek aşırı şekilde artan mafyacılık çetecilik yapan insanları yakalayıp cezaevlerine koymak halkın huzurunu bozanlara firsat vermemek devletimizin öncelikli görevi olmalıdır.Bir yanda altın tozuyla kahve içenler bir yanda ayağında terlikle okula gidip arkadaşları dalga geçtiği için benim babam olsaydı bana ayakkabı alırdı diye ağlayan evlatlar, sana ne alayım diyen yardımseverlere kıyma al ayakkabı çanta al kıyafet al diyen yoksulluğun dibini yaşayan insanlar bir yanda üç beş şirkette yönetici olup ballı maaşlar alanlar ve kent lokantası açıp halkın karnını ucuza doyurmaya çalışanlar..Atanamayan öğretmenler, marketlerde kasiyerliğe bile giremeyen üniversiteliler, sınavsız üniversiteye giren yardım alan sığınmacılar ,bir tarafa evine ekmek götüremeyen babalar..
Ya kötülükten beslenen suç makineleri ,ağaclara hayvanlara cocuklara kadınlara kıyanlar,iki yaşındaki bebeğe tecavüz ve işkence eden canavarlar.Bunca kötülüğü haketmiyoruz biz.Kendi vatanımızda alın terimizle kazandığımız üç kurşumuzuda huzurla yemek istiyoruz.Huzura hasret kaldık biz.Son yıllarda artan kargaşa ve suç oranlarındaki artış bizleri çok endişelendiriyor.
Bu ahlâkî çöküşün önüne geçmek için eğitime daha çok yatırım yapılmalı ve bu ahlaki yozlaşmanın dibi görmenin sebeplerini araştırıp, halkı refaha huzura kavusturucak yeni düzenlemeler projeler hayata geçirilmeli ona göre politikalar üretilmelidir ..Ayrıca bir hususada değinmeden geçmek istemiyorum.Artan hayat pahalılığı bir kişinin maaşıyla geçinmeyi imkansız hale getirdiği için hem anneyi hemde babayı çalışmak zorunda bırakıyor.Buda anne ve babaların çocuklarına yeterli vakit ayıramamasına sebep oluyor.Aileden yeterli sevgiyi ilgiyi bulamayan çocuklar ister istemez sokağa yöneliyor birer suç makinesine dönüşüyor.Ailelerin çocuklarıyla ilgilenmesi gelişimini tamamlaması icin gelir düzeyinin artırılması gerekmektedir.Ekonomik olarak rahat olan ailelerde ebeveynler sürekli çalışıp ekmek parası icin gece gündüz evden uzak çocuklarından uzak kalmak zorunda olmayacaktır. Çocuk ailesiyle vakit geçirirse sokaklardaki tehlikelerden uzak durur.Ayrıca gençleri sokaklardan uzak tutmak için devlet eğitici kurslar spor salonları açmalı çocuklar hem hayata hazırlanmalı hemde enerjilerini buralarda harcamalıdır.
Devletimiz çocuklarımızı sokaktan ve suç örgütlerinden uzak tutmanın yollarını araştırıp buna göre programlar geliştirmelidir.Dilerim biran önce yeniden eskisi gibi mutlu huzurlu geleceğimizden umutlu günler e ulaşırız..Ekim sayımızda buluşmak üzere hoşçakalın sevgiyle kalın değerli okurlarım.
Birsen Bilge
Ekonomik zorluklar uyusturucu belası ve toplumsal yozlaşma gençlerimizi hayattan koparıyor
YAZARLAR
TÜMÜ
YORUMLAR