Erdemliler Hareketi Derneği Basın Açıklaması

BAŞKENT POSTASI / MURAT GENÇ

Ara 27, 2021 - 10:31
Erdemliler Hareketi Derneği Basın Açıklaması

(Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur)

Değerli Basın Mensubu Arkadaşlar,

Erdemliler Hareketi Derneği olarak tarihsel misyon ve vizyonumuzun bir gereği ve kuruluş felsefemizin de bir amacı olarak: Farklı dünya görüşlerine sahip olsalar dahi temel ahlâkî ilkelerde anlaşan insanların asgari toplumsal ihtiyaç ve sorunlarının tespiti, çözümü noktasında katkıları tespit etmek ve de bunun için gereken yol haritalarıyla beraber sürecin gerektirdiği argümanları ortaya koymak ve muhataplarına iletmektir. Toplumsal refah ve daha çağdaş yaşam koşullarının inşası için bir 3. Alan konumunda olan tüm STK’ların üzerine düşen görevi yapması gerektiği bilinci ve şiarıyla: Basın açıklamamızın konusunu, Karacadağ Bölgesinin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel durumunun ortaya konulması ile öneri ve taleplerin dile getirilmesinin bölgesel açıdan da olsa milli birlik ve baraberliğimizin gelişmesi ve pekişmesi için gerekli olduğunu, hatta toplumsal zorunluluk olduğunun kuruluşumuzun varoluş gereği olarak bu basın açıklaması ile kamuoyunun bilgilendirilmesi ihtiyacı doğmuştur.

DURUM TESPİTİ:

            Tarihsel süreç içerisinde farklı ırk, inanç, dil ve kültürlerin beşiği konumundaki Diyarbakır 25’e yakın kültür ve medeniyete ev sahipliği yaparak ticari üretim yer ve güzergahı ile düşünce merkezi konumunu korumuş kadim bir şehirdir. Özellikle ipek yolu ticari kervanları ve İslamiyet sonrası Artuklu, Emevi ve Abbasiler döneminde de ticari önem konumunu korumuştur. Bu bölge tarihsel anlamda verimli hilalin de merkezi konumundadır. Bu gün için basın açıklamamıza konu olan Karacadağ, bölgenin en yüksek dağı olup Diyarbakır’ın batısında yer almaktadır. Akışkan bir sönmüş volkanik lav kütlesine sahip olduğu için anılan bölge Diyarbakır Dicle Vadisinde bulunan Fis kayadan başlayıp Siverek hattına uzanan, Viranşehir-Çermik-Ergani-Derik yakınlarına kadar coğrafik ve kültürel öğeleriyle sınırları genişleyen bir alandır. Sadece Diyarbakır açısından kayıtlı 50-60 bin nüfus barındırsa da tüm alanlar yaklaşık 200 bin kişiyi barındırmakta olup %90’ı genç-orta yaşlı kesim olarak çalışma yaşamına katılabilecek bir potansiyele sahiptir. İstatistiki verilere göre % 80 üzeri okur yazar konumundadır.

Diyarbakır vadisine bakan yamaçları tarıma elverişli olmakla beraber ince bir toprak tabakası ile örtülü olup genel olarak özgün koşullarından dolayı kendine has bir ekonomik form barındırmaktadır. Alanın, 250 ye yakın endemik bitki çeşidi( Geven, Ters Lale, Einkorn Buğdayı vs), volkanik kayalarla örtülü oluşu, bölgeye has bitki örtüsü ve arıcılık için müsaitliği, küçük ve büyük baş hayvancılığa uygunluğu, kayaç alanların yapım (inşaat-yol) işlerine uygunluğu, kar’ın uzun süre kalmasından dolayı turizm (iç ve dış) açısından kayak merkezinin bulunuşu, doğal kaynak suyu havzası oluşu, doğal göletlerin varlığı, altının kayaç olup su tuttuğu için prinç ve çeltik tarlalarına uygunluğu gibi ana başlıklarda bu formları anlatmak mümkündür.

Ancak mevcut durumda bölgenin sosyo-ekonomik formunda devletin hedeflediği ve istediği ekonomik büyüme ve gelişim görülememiştir. Hatta bölgede üvey evlat veya unutulmuşluk hissiyatı hasıl olmuş ve bölge halkı bu durumu bir kader olarak algılama yoluna gitmiştir. Bölge insanı, yönetimde olduğu hissine kapılmamış, devleti temsil eden kurum veya kuruluşlarca ortak hedeflere kilitlenemediği için temsiliyetin tabandaki Devlete aidiyet kültünü oluşturamamıştır. Ülkenin ekonomik kaynaklarına katacağı onca parametre varken bölge insanında çağın gelişmişlik hedeflerinden uzak olarak bir yaşam ve üretim algısı oluşmuş bulunmaktadır. Bilimden uzak metotlarla ve Tarımda-Sanayide-Hayvancılıkta neredeyse yüzyılların alışıla gelmiş teknikleriyle yaşam döngüleri süregelmiştir. Hatta bilimsel üretim araçları ve teknikleri hiç uğramamış gibidir. Ancak çeşitli dönemlerde Karacadağ ismiyle veya bazı kuruluşlar (İsviçre Kalkınma Teşkilatı- Türkiye Kalkınma Vakfı) aracılığıyla yapılan yatırım proğramları bölgede ulaşılması istenen hedeflerden uzak sonuçlar vermiştir. Tabi bunda Terör olaylarının bölgede yarattığı tahribatı da unutmamak gerekmektedir.

Bu sonuçların varlığında: Cumhuriyetin kuruluşundan son 20 yıl öncesine kadarki süreçteki yetkililerin ihmali kadar son 20 yıllık süreç açısından da Devletin bölgeye ayrılan birçok yatırım amaçlı kaynak ve finansmanın, sorumlu kişi veya kuruluşlarca art niyetle olunmasa dahi doğru yer ve zamanda doğru projelere kanalize edilmeyişinden de kaynaklandığını düşünmekteyiz. Zira Cumhurbaşkanımızın önderliğinde devletin bölgesel kalkınma proğramları dahilinde Bölgeye ayrılan bütçenin hiçte küçümsenmeyecek boyutlarda olduğunu biz de siz değerli basın mensupları da bilmektesiniz.

Bölgede oluşan bu paradigmanın değişmesi, Cumhurbaşkanımızın hedeflediği milli birlik ve bütünlük içerisinde yek vücut olmuş vatandaş şiarı açısından değişmesi gerekmektedir. Kaldı ki ülkemizin hedeflediği ekonomik değerlerine kavuşması açısından da Karacadağ bölgesinin öz kaynaklarının layık olduğu verime ve üretime kavuşması başat rolde önem arz etmektedir. Bölge kaynaklarının çağın bilimsel teknik ve yöntemleriyle Tarımda Sanayide ve Hayvancılıkta üretim yöntem-araç-kaynaklarına kavuşması Karacadağ öznelinde olduğu gibi diğer kitleler açısından da bir domino etkisi yaratıp ekonomik zincirin gelişmesi sonucunu doğuracaktır. Zira ekonomik üretim modellerinin çeşitliliği ve sürekliliği, hem geriye hemde ileriye doğru büyüme potansiyelini taşımaktadır. Bu da ham maddenin mamülü, istihdam, küçük ve orta ölçekli sanayide gelişim, nakliye, ticaret ve hatta ihracat sonuçlarını doğuracaktır.

SONUÇ OLARAK:

Toplumsal bireyler olarak insanların devlet olarak gördüğü şey sadece yapılar veya yasalar değildir. Devlet, onu temsil eden kurumlar (Sağlık, Eğitim, Güvenlik, Ulaşım, Yerel Yönetimler, Adalet, Finansal Kuruluşlar vs.)  aracılığıyla hizmet götürdüğü, ihtiyaç ve sıkıntılarını gidermekle beraber çağdaş düzeyde üretim koşulları ve sosyo ekonomik refahı arttırması gereken atanmış veya seçilmiş şahıslar aracılığıyla da devleti tanır. Onlarla muhatap olur ve onlarla devletin kendisine bakışını ve önem derecesini görür. Buna mukabil aidiyet oluşturup Cumhurbaşkanımızın belirlediği Tek Vatan Tek Millet Tek Devlet Tek Bayrak amacına ulaşır. Bu amaçla sorumlu makam ve kişilerin ülkemizin hedeflediği 2071 yarınlarına ulaşması şiarına layık bir perspektif ve yaklaşımla bölgeye hak ettiği yaklaşımı sergilemesi, bölge halkının da devletin her zaman ve koşulda yanında olduğunun bilinciyle devlete olan güvenini koruması gerektiği ve de biz Sivil Toplum Kuruluşları olarak ta üzerimize düşen her türlü göreve amade olduğumuzu ilan etmek istiyoruz. Bu maksatla uzun uğraşlar ve saha çalışması sonucu hazırlamış olduğumuz kabaca bölgesel durum, talepler ve önerileri içeren “Karacadağ Bölgesi Değerlendirme Raporunu” Devletimizin İlgili ve Bağlı Kuruluşlarına ilettiğimizi siz saygıdeğer basın mensuplarına bildiriyoruz.

 

Atilla KAYMAZ 

Erdemliler Hareketi Derneği

Diyarbakır İl Başkanı