Gazeteci Uzunkök programının yaptığı açılış konuşmasında, Siyasetin oluşumunda yaptığı açıklamalarla önemli çıkışlara neden olan ve kamuoyunda dikkatle izlenen Profesör Doktor Metin Feyzioğlu’na sorular sorarak; Baro eski başkanından çok önemli ve günlerce konuşulacak gündemin cevaplarını da almış oldu.
Başkent Postası TV’de program yapan gazeteci yazar Seyfi Uzunkök ve Türkiye Barolar Birliği eski başkanı Metin Feyzioğlu ile adalet bakanının istifası ve bakanlıkta bayrak değişimi, fazla sayıda hukuk fakültesi olması, İBB Başkanı İmamoğlu’nun kar küreme eskortu ile yemeğe gitmesi, Çoklu baro, CHP ve Feyzioğlu’nun terör örgütlerinin hedefinde oluşu gibi konular hakkında ülke gündemini beraberce değerlendirdiler.
Ben görev insanıyım bir işi aldığımda en iyi şekilde yapmalıyım, o işe entegre olup vaktimi ayırmalıyım ve bu hep böyle oldu diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Feyzioğlu; “Son zamanlarda gündemi meşgul eden Adalet bakanı Abdülhamit Gül’ün istifasının ardından, yeniden göreve gelen Bekir Bozdağ bir bayrak yarışında meslektaşından bayrağı geri devralmıştır” dedi.
HABER: Cansel Yıldız – Ali Fikret Er
Bu bir bayrak yarışıdır…
Ankara hukuk fakültesinde eğitmen iken Abdülhamit Gül’ün 4. Sınıf öğrencisi olduğunu dile getiren Feyzioğlu; “Kendisi aramızda kardeşlik hukuku olan siyasetçidir ve başarılı bir bakanlık yapmış önemli bir şahsiyettir. Eski Bakan Bekir Bozdağ geçtiğimiz günlerde yeniden göreve geldi ve bu bir bayrak yarışıdır, bayrağı kendisini yeniden en iyi bir şekilde taşıyacağına da inancım tamdır. Ben Sayın Bozdağ ile barolar birliği başkanı iken de beraber çalıştım, her iki bakanın iyi niyet ve çabalarını da gördüm. Gül’ün başarılı bir bakanlık yaptığını ve görevi meslektaşına devrettiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Çok fazla sayıda hukuk fakültesi açıldı…
Barolar Birliği Eski Başkanı Metin Feyzioğlu, başkan olduğu dönemde 20 yıllık bir hayali gerçekleştirdik ve hukuk mesleklerine giriş sınavı getirdik. Artık ‘Ben hiçbir şey olamazsam avukat’ olurum devri bitmiştir diyerek sözlerine devam edip; “Bundan sonra mezun olan gençler avukatlık stajına başlamadan önce hukuk mesleklerine giriş sınavını geçmek zorundadır. Gençlerimiz 2024 yılından itibaren sınava girecekler ve bu kaliteyi getirecek. Öte yandan hukuk fakültelerine girmek isteyen kişilerin artık sınav sonucuna göre ilk 100 binde olması gerekliliği bilinmelidir. Neydi bu yapılacak sınavın amacı? Hiçbir şey olamazsam ben avukat olurum fikri vardı gençlerin kafasında. Biz görevdeyken işte bu dönemi bitirdik. Muhalefetten çıkan seslerde ise bu sınav kaldırılır denildi. Bunu diyeceklerine “bu sınav doğru olmuştur kaldırılırsa biz buna karşı oluruz demeleri lazımdı halbuki” Hukukçuya insanların malı, canı, şöhreti emanet ediliyor, şahısları avukatlar savunuyor, okula giriş puan derecesi çok geride olanların kontenjandan hukuka girmeleri çok yanlış, diplomayı asayım ben hukukçuyum demeleri de hiç doğru değil. Bence çok fazla sayıda hukuk fakültesinin açılması da yanlış; Ülkede 100’ün üstünde hukuk fakültesi ve 150 bine yakın avukat var. Öğretim görevlisi sayısı da yeterli değil. Böyle giderse avukat çokluğunda hukuk fakülteleri öğrenci bulup yetiştiremeyecek ve en sonunda biz hukuk fakültesi açmayalıma dayanacak işler. Bu durumu sınav ile engelleyip önüne geçmek için çalışmalarımızı o dönemde gerçekleştirdik. Geçmiş dönemde alınan kararlar meslekte kaliteyi çok ciddi şekilde düşürüyor. Kontenjan olsa bile hukuk fakültesine girebilmek için en fazla 100 bininci olmanız gerek” şeklinde konuştu…
İmamoğlu’nun kar küreme eskortu ve mobese görüntülerini sorduk…
Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün istifa ettiğini öğrenmiştik. İstifasının arkasında Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE görüntülerinin servis edilmesi mi vardı? Sayın bakankişisel verilerin korunması gününde bir konuşma yaparak, Bütün kurumlar ve idare kişisel verilerin korunması sorumluluğunu yerine getirmelidir demişti. Gazeteci-yazar Uzunkök, Feyzioğlu’ndan konu ile ilgili cevapları yanıtlamasını istedi.
Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE görüntülerinde kendisine özel eskort yapan kar küreme kamyonu ile aracın önünü açtığını dile getiren Feyzioğlu; “Vatandaş Metin olarak olaya baktığımda Başkan İmamoğlu’nun gideceği yemek fevkalade olabilir ama (eskort) koruma aracı nedir? Dedim. Madem öyle acil bir işim olunca bende böyle bir eskort isterim. Hangi belediye bana kar küreme eskortu verirse bir daha ki seçimlerde oyum kesin onadır. İstanbul’u kar esir almış, millet 22 saat yollarda kalmış, bir AVM gösteriliyor 3 bin kişi, 16 saat dışarı çıkamamış, umumi tuvaletler rezalet, yatacak yer yok ama ve İmamoğlu için kar küreme makinesi eskortluk yapıyor. İBB başkanı kardan kimsenin haberi yokmuş gibi kar yağışında şehrin en gidilemeyecek ücra bir köşesine gidiyor ve bu görüntüler mobese’ye takılıyor. Bu bir vatandaş olarak isyan edilecek bir konu ve görüntünün nereden sızdığı ise çok ayrı bir konu. Fakat görüntü, hakikaten kabul edilemez, böyle bir şey olmamalıydı” dedi.
İmamoğlu yaptığı hatalardan ders almalıdır…
İstanbul’u sel aldığında İmamoğlu’nun Bodrum’da tatilde olduğuna da değinen Feyzioğlu; “Madem felaketi duyup İstanbul’a döndün, sonra geri dönüp neden Bodrum tatiline devam ediyorsun diye sormazlar mı insana? Ben hukuk fakültesi dekanlığı yaptığım dönemde evime gidemedim. Göreve odaklanma meselesidir bu, 16 milyonluk şehri sel balmış götürmüş, sen tatil yapamazsın. Sadece belediye başkanı değil, bunu görev aşkı olan kimse yapmamalıdır. Daha sonra Elazığ’da depreme gidiyorsun, evlere taziyede bulunuyor, hastanede yaralıları ziyaret ediyor, acıya derman oluyorsun. Hazır Elazığ’a gelmişken şurada yakında kayakta yapayım demek nasıl bir hatadır? İnsanoğluyuz hata yaparız ama yapılan hatalardan ders çıkarmak ise büyük bir erdemdir. En son kar küreme eskortu kendisine bir ders olurda, başkan bundan sonra hata yapmamaya dikkat eder diye düşünüyorum.
Feyzioğlu: “Çoklu Baroya karşı çıktım”…
Çoklu baro konusuna, yüksek sesle itiraz ettiğini belirten Feyzioğlu; “Ama benim muhaliflerim, Feyzioğlu çoklu baroyu destekliyor dediler, bunu kim söylüyorsa açıkça söylüyorum yalancıdır. Çoklu baroyu desteklediğime dair bu konuyla ilgili bir tane cümlemi bulamazlar, baştan beri yanlış olduğunu söyledim. Bu yalanı söyleyenler çoklu baronun gelmesini engelleme gücümüzü de elimizden aldılar. Bu yalanın üstüne bir sahte düşman oluşturdular ve beni düşman yerine koydular, fakat ben onların bir rakibiydim bunu biliyorlardı. Türkiye barolar birliği seçiminde yaşanan ilginç hadiselere, siyasi argüman kullananlar ve siyasetçiler bu baro seçimlerinin neresindeydi? Soruyorum. Seçim yaşandı ve kaybettim, 3 gün üzüldüm ama 4. Gün benim bir hayatım var dedim. Ben makam odasında doğmadım, makam odasında da ölmeyeceğim dedim muhaliflerime. Sabah fakülteye gidiyorum, bir işim var, görev aşkı var bende, baroda 11 yıl tüm hücrelerimle çalıştım, özle hayatım ve özel işim hiç kalmamıştı. Haftada 3 gün başka şehirleri dolaştım, hangi meslektaşımın derdi olursa yanında oldum” dedi.
Feyzioğlu; “Terör örgütlülerinin hedefindeydim”
Benim döneminde başkanlık yaparken barolar birliği DHKP-C ve PKK’nın hedefindeydi diyerek sözlerine devam eden Feyzioğlu; “Terör örgütlerinin ne yapmaya çalıştıklarını ifşa edip karşı durduğum için, ben bu örgütlerin hedefindeydim. İstemediğim halde bana Valilik koruma verdi sen başkansın hedefsin dediler”.
Avukatlık ücretlerinde KDV indirimine gittik, meslektaşlarımızın çoğu Yeşil pasaport sahibi oldu…
Son 3 senedir Sayın Cumhurbaşkanımız ve Adalet bakanımız ile iyiye dönük iletişimlerimiz oldu. On yıllardır çözüm bekleyen sorunları çözdük, meslektaşlar ve toplum bu iletişimden fayda gördü. Vatandaşın üzerine yük olan avukatlık KDV’sinde indirim yaptık, buda çok önemli bir şeydir. Özellikle genç meslektaşlar, onların üstündeki KDV yükünü kaldırmamıza çok memnun oldular. Genç meslektaşlarımızın gelirini arttırdık, çilesini azalttık. 15 yıl kıdemine yeşil pasaportu getirdik, bu pasaportu ilk olarak bana hakaret edenler aldı. Bazı yaptığım yeniliklerden dolayı meslektaşlarım beni alkışlayacaklarına, yerdiler. O kadar yıkıcı ve o kadar kör bir muhalefet yapıldı ki, 50 sene talep edilen yeşil pasaport olayını ben başardım ama bazıları teşekkürü bile çok gördüler” dedi.
CHP Baro seçimlerine karışmadı, boğazına kadar girdi…
CHP baro seçimlerine karıştı demiyorum, boğazına kadar girdi diyerek konuşmasını sürdüren Feyzioğlu “Ben bu seçimi ittifaklar arası bir yarış diye ortaya koymadım. Bu bir hizmet yarışıdır dedim ve projelerimle geldim. Bir taraftan yargıya siyaset müdahale etmesin diyorlar, öbür taraftan seçime tüm güçleriyle yürüyorlar. Benim resmi pozisyonum ve yapmak zorunda olduğum görevim nedeniyle Cumhurbaşkanı ve Adalet bakanı ile görüşme yaptığım içinde particilikle suçluyorlar. Böyle bir çelişki ve böyle bir çifte standart hiçbir seçimde görülmedi, görülmemiştir de. Ben hiçbir parti delegesine telefon açıp destek istemedim. Siyasetin müdahalesi ile seçilmeyi hiç istemedim ki, çünkü siyasetin müdahalesi ile seçilirseniz diyet ödersiniz ve bununda bir bedeli olur. Size istemediğiniz şeyleri söyletirler ve bende bunu kesinlikle istemedim çünkü bu hiç doğru değildir. Siyasi düşüncem ile baro makamını hiçbir zaman birbirine karıştırmadım. Çoklu baro kanunun çıkmasına karşı çıktım, ben mecliste müzakere peşindeyim, ben cumhurbaşkanına konuyu anlatma peşindeyim. Adalet bakanı ve milletvekilleri ile görüşmeler yaparken beni Eskişehir yolundaki eyleme katılmadığım için eleştirdiler. Yürüyüşü düzenlemek temel hak ama yürüyüşe katılmamak da bir temel haktır, bunlar düşünce özgürlüğü nedir bilmiyorlar. Sizler bu davranışınızla sadece kendinizi gibi düşünenlere düşünce özgürlüğü vermeden yanasınız, işin doğrusu da bu. Ama muhaliflerimiz bir konuda haklılardı, yürüyüş engellendiğinde bende koşup gitmeliydim. Tamam, engellenen yürüyüşe gitmedim ben bunu söyleyebilecek kendimi eleştirecek kadar da doğru bir insanım. Çoklu baroyu bana bağlamak her türlü husumeti sen yaptın demek büyük haksızlık, o gün muhaliflerimin yaptıklarını ikiyüzlülük olarak görüyorum” dedi.
Feyzioğlu; “Başında beri 15 Temmuz’u FETÖ’nün yönettiğini biliyordum”
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunu soruşturmasını Zekeriya Öz yönetiyordu. Ozamanlar MİT ve Polis birbirine silah çekmişti ve devleti kilitlediler. FETÖ’ nün yönettiği bir soruşturmanın samimi bir soruşturma olma ihtimali yoktu. Bu soruşturmanın suçlularını yakalamak, adalet getirmek, kamu düzenini tamir etmek gibi bir amacı olamaz. Devletin içine yerleşmiş bir paralel yapı vardı. O zamanlar devleti ele geçirmek için yargıyı kullandılar, yargıyı kullanarak böylece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’yı ele geçirdiler.
FETÖ Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirirken bu bir yargı darbesidir diye ben belirtmiştim, FETÖ ile en başından beri en çok mücadele edenlerden biriydim. 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nun bir darbe girişimi olduğunu söylemiştim. O dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dı yanına gittim ve “bu güne kadar sizinle tartışmamız çok oldu. Ama ben devletimin ağır bir tehdit altında olduğunu gördüm. Elimden ne gerekiyorsa canım dahil, katkı vermeye hazırım” dedim. Başbakan bu konuda önerilerimi sordu ve özel görevli mahkemelerin kaldırılması gerektiğini kendisine de ilettim.
Bu özel görevli mahkemeler yüzlerce subayı, onlarca gazeteciyi, pek çok avukatı, sırf milli duruşları sebebiyle hapse attırmış durumdaydı. Özel görevli mahkemeler kaldırılırsa; kim yargı eliyle devleti ele geçirmek istiyor, kim devleti en zor şartta en imkânsız durumda bile savunmak gayreti içinde, kim göğsünü siper ediyor, milletimiz bu aradaki farkı görür” şeklinde konuştu.
15 TEMMUZ’UN AYAK SESLERİ 17-25 ARALIK’TIR
Yolsuzluk operasyonunun ertesinde, 2-3 hafta sonra kanun değişikliğinin olduğunu belirten Feyzioğlu; “Özel görevli mahkemeler ve terörle mücadele mahkemeleri kaldırıldı. Genel yetkili mahkemelere devredildi ve bu mahkemelerde yüzlerce subayımızı, onlarca gazetecimizi, avukatlarımız serbest bırakıldı. Serbest bırakılan o askerler 15 Temmuz’da kendi tabancaları ile direndiler.” dedi.
Gazeteci-yazar Uzunkök; Feyzioğlu’nun cevaplaması için “Devletten yana olan ve olmayan diye bir ayrım var; Cumhur ittifakı ve Millet ittifakı arasında bir sürtüşme vardır. Cumhur ittifakı siz PKK ile iş birliği yaparak siyasete yön veriyorsunuz diyor, Cumhuriyet Halk Partisi bir manada HDP’ye muhtaç mı, ya da HDP Cumhuriyet Halk Partisi’ne muhtaç mı? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ve bunun içerisinde terörizm ile ilgili söyledikleri doğru mu” sorusunu yöneltti…
“MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR”
“HDP mevcut anayasaya göre kurulmuş bir siyasi parti olmasına rağmen PKK adlı kanlı, alçak ve aynı zamanda dünyanın en büyük uyuşturucu ticaretini yöneten terör örgütüdür diyen Feyzioğlu; “Ama kimileri PKK’ya terör örgütü demiyor, üstüne basa basa söylüyorum, HDP, PKK’ya terör örgütü demiyor.” Bir milletvekili PKK’nın katillerinden biriyle aşk hayatı yaşıyor, fotoğraflar çıkıyor, milletvekili olmadan önceydi diyor ve insanların buna inanacağını zannediyor, çocuk mu kandırıyorlar? Milletvekili olmadan önce kadın döven bir milletvekilinin bu yaptığı ortaya çıktığında ihraç ediliyor. Ama terörist ile aşk fotoğrafları çıkan milletvekili neden ihraç edilmiyor?” şeklinde konuştu.
“CHP’yi yöneten yapı ile oy veren yapı aynı değil”
“Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ parti ile ittifak içerisinde, bunu göğsünü gere gere ilan ediyor. HDP ile olan ittifakını neden söylemiyor? Cumhuriyet Halk Partisi HDP ile Birlikte görüyoruz, ama görüşmeler gölgelerde. Suriye’de kendi vatanımızın güvenliğini sağlamak için asker bulunduruyoruz diyerek konuşmasını sürdüren Feyzioğlu, “CHP, HDP ile birlikte tezkereye hayır diyor, bu nasıl bir çelişki? Mesele bizim Suriye’de ne işimiz var meselesi değil, Türkiye’nin savunması Suriye’den başlıyor, hepimiz bunu biliyoruz. Her temel konuda birlikte davranılıyor ama ittifak içindeyim denilmiyor. Çünkü CHP’ye oy veren yapı tertemiz, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, demokrat insanlar ama bu oy veren kitle CHP’yi yöneten yapı ile aynı değil.
Keşke CHP, HDP ile olan ilişkisini, ittifakını gizli tutmayı bırakıp ittifakı ve şartlarını kamuoyuna ilan etseydi. CHP, HDP’ye ben seni cumhurbaşkanı yardımcılığına taşıyacağım, bakanlık kurulunda kritik bakanlıklar vereceğim. Ama şartım ise HDP olarak PKK’ya terör örgütü, Abdullah Öcalan’a terörist demeni ve PKK terörünü lanetlemeni istiyorum denilmeliydi, ama bunu demediler demeyeceklerde” şeklinde konuştu.
Metin Feyzioğlu son olarak; “Çünkü bu söylem HDP ’yi sıkıştırır, HDP’ ye oy veren seçmenine PKK’dan uzak durulması gerektiği algısını yerleştirir ve PKK’yı tamamen tabansız bırakır. CHP, HDP’ye bu şartı koşar ise terörün bitmesine ordular gücünde destek vermiş olur. Teröristi silahla yenersiniz, terör ortamını ise silahla önleyemezsiniz, teröre meşruiyet kılıfı sağlayanları ilan ederek ve terör örgütünü meşru kılıftan çıkartıp, işte bu terör örgütüdür diyerek ancak böylece sonunda yok edersiniz. Bence CHP’den milletin beklediği CHP’nin HDP’ ye net bir şekilde terörü lanetle demesidir. Ama CHP bunu yapmıyor, yapmayacak.” diyerek sözlerini noktaladı.