Fütürizm (gelecekçilik) akımı, 20. yüzyılın başlarında İtalya’da ortaya çıkan bir sanat ve edebiyat hareketiydi.
Bu akım, sanat ve teknolojinin birleşimini vurgulayan, geleceğe odaklanan ve mevcut duruma isyan ya da red edişçi bir tarz olarak sanat akımlarına damgasını vuruyordu.
Sonra iş sanatın ötesine geçti. Hattâ futurizmi bir tür kehanet bilimi haline getirdi bazıları. Kehanet yahut müneccimlik, falcılık da gelecek hakkında ahkâm kesmektir. Lâkin hiçbir insan yahut kul geleceği bilemez.
Geleceği yalnızca Allah bilir. Gaybın bilgisi Allah’a aittir başka bir deyişle.
Gelecek meçhuldür pekâlâ gelecek hakkında hiç mi tahmin yapılmasın? Hayır elbette gelecek tahminleri yapılacaktır, hattâ yapılmalıdır.
Fakat geleceğin tahmini meteoroloji bilimindeki gibi sadece olabilirlik ya da ihtimaller hesabına dayanır. “Kuvvetle muhtemeldir ki…” diyebilirsiniz ancak “bu kat’i olarak şöyle olacak” diyemezsiniz.
Geleceğe dair tahminler bugünün bilgisiyle geçmişe ait bilgiler bir araya getirilip “şu olmuş sonrasında da buna sebep olmuş” tarzında yürür, yürümelidir.
Yüzlerce aynı sebep sonuç ilişkisi bulunsa bile buna dayanarak böyle olduğunda böyle olacaktır kesin hükmü konulamaz.
Kur’ân’da bile “şunları yaparsanız azabımızı tadarsınız” denildiğinde onları yapan her kavimin başına belâ indiğini göremeyebilirsiniz.
Allah dilerse azabı hemen verir, dilerse mühlet verir. Yegane kudret sahibi, yegane yüceler yücesi Allah mutlaka doğruyu söyler (Sadakallahulazim). Yasaklananları (büyük veya küçük günahları) yapanlar ama bu dünyada ama ukbada illâ ki karşılığını göreceklerdir.
Tövbe; zamanı yaratmış, tüm boyutlarının hâkimi Allah’ın, dilediği kullarına (pişmanlık, nedamete karşılık) afv kapısını açması, bağışlamasıdır.
Kul verilen mühleti iyi değerlendirebilir, tövbesiyle sâlihler tarafına geçmeye muvaffak olursa azabdan kurtulur, saadeti bulur.
Geleceğe ya hayırla yönelirsiniz yahut şerle. Hayırların vesilelerine yapışan geleceği hayırla inşá etmiş olur. Allah tüm kullarına bu şansı vermiştir. Yàni kimsenin şikayete hakkı yoktur.
Kader gaybdır lâkin kaderin üzerinde bir kader de vardır. O da işte bu vesilelere sarılmak, Allah’tan hayrı ummaktır.
Yüce Allah, “kulum beni nasıl tasavvur ederse öyle bulur” buyurmuştur. Bunun mánâsı kul ümidini kesmez, küfre düşmedikçe…
Yûsuf Sûresi 87. âyet-i celîlede şöyle buyurulur:
«Oğullarım, gidin, Yuusufla kardeşinden (bütün duygularınızla) bir haber arayın. Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Zîrâ hakıykat şudur ki kâfirler güruhundan başkası Allahın rahmetinden ümidini kesmez»
Muhterem okurlarım bütün bunlar gösterir ki mü’minler için gelecek ilmi, falcılık değil, modernizm de değildir. Gelecek ilmi bizim için ümitle çalışmak, mesaiye hız vermek ve neticenin hayırlı olması için Allah’tan niyazda bulunmaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise, neyin hakkımızda hayırlı olacağını bizim değil Allah’ın bildiği gerçeğine vakıf olmaktır.
Bu nedenle mü’minler beş vakit namazları dahil tüm duâlarında “Allah’ım senin indinde (geleceğimiz için) hakkımızda hayırlı olan neyse onu ver” derler.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerlerimize olsun. 01.05.2023
YORUMLAR