Gazze’de Filistinli Olmak !..
75 yıldır zulme, vahşete ve soykırıma doymayan İsrail… Filistin/Gazze’de İsrail’in yapmış olduğu zulüm, vahşet ve soykırım hala devam ediyor… Bunca zulme, vahşete ve soykırımı İsrail’e karşı hiçbir şey yapılamaması… Filistin/Gazze halkının haykırışları gök kubbeyi çınlatırken insanlığın kınamaktan ve protesto etmekten başka bir şey yapamaması… Yapılan yardımların eli-kanlı İsrail tarafından engellenmesi… Ölümün pençesinde kıvranmak yetmedi şimdi de açlığın ve susuzluğun pençesinde kıvranan Filistinliler… O yüzden diyorum ki Gazze’de Filistinli olmak varmış!..
Muhsin AKIL
7 Ekim 2023 tarihinden bu yana geçen 6 aylık süre içinde İsrail Gazze’yi yerle bir ederek enkaz yığını haline getirdi. Gazze’de Filistin halkının içinde yaşadığı binalar yerle-bir olurken aynı zamanda hastaneler, ibadethaneler, eğitim kurumları, hükümet binaları, sivil altyapılar adeta bir enkaz haline geldi. Bugüne kadar 32 binin üzerinde Filistinli hayatını kaybederken 75 bin Filistinli de yaralandı. Gazze’deki enkaz yığınları altında hala binlerce Filistinli var.
İsrail’in bu korkunç zulmü, vahşeti ve soykırımı karşısında milyonlarca Filistinli evinden-barkını terkederek güvenli gördükleri Gazze’nin güneyindeki Mısır sınırındaki Refah kentine sığındı. Çünkü gönderilen yardımların tek giriş yaptığı yerdi Refah’tı. Mısır, devlet olarak savaşın başladığı 7 Ekim 2023’ten bu yana bu kapıyı sürekli açık tuttu. Çünkü Filistin/Gazze’ye yardımlar bu kapıdan geliyordu.
İsrai saldırılarından kaçarak Refah’a sığınan Filistinlilerin kaderi Refah’ta da değişmedi! Başlarını sokabilecek korunak bulmak için çırpınıyorlardı. Üzerlerine gökten her an bomba yağacağını bilmelerine rağmen çadırlar ve sokaklar onların evi olmuştu! İsrail, Refah’a sığınan Filistinlileri de hedef almıştı. İsrail, şu anda Refah’ı da yerle bir etmek, Refah’taki 1,5 milyon Filistinliyi katletmek için hazırlık yapıyordu.
İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği böylesine korkunç zulüm, vahşet ve soykırım sonucunda 2,2 milyon Filistinli açlık, susuzluk ve kıtlık tehlikesiyle karşı-karşıya kalmıştı. BM Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) ölçeği sonucuna göre bu durum büyük bir felaket olarak değerlendiriliyor. Gıdasızlık, açlık ve susuzluktan kıvranan Filistin halkı adeta ölüme terkedilmiş bir vaziyette kendilerine ulaşabilecek yardım elini bekliyor...
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini “2 milyon insanın hayatları çoğu zaman bir gecede altüst oldu. Birçoğu en değerlisini, sevdiklerini kaybetti. Kırmızı çizgiler dahil tüm çizgiler aşıldı. İsrail’in dayattığı kuşatmadan doğan kıtlık durumu daha da kötüleştiriyor. Sonuç olarak insan yapımı kıtlık, bebeklerin ve küçük çocukların bedenlerini yiyip bitiriyor. Siyasi tartışmalar, başarısız diplomasi, gösterişli konuşmalar ve açıklamalar arasında, Gazze’deki cehennem çukuru günbegün derinleşiyor.”
İsrail, Gazze’de korkunç bir açlık ve susuzluk bırakma politikası izliyor. Gazze’ye insani yardım girişlerini engellemek için bölgeye ulaşmaya çalışan yardım tırlarına ateş ediyor. Ayrıca içme suyu kaynakları ve su kuyularını da hedef alıyor. Gazze Şeridi’nin orta ve kuzey kesimlerine yardım edilmesini engellemesinden dolayı 1 milyona yakın Filistinlinin hayatı açlık ve susuzluktan dolayı tehlikeye girmesi de İsrail’in umurunda değildi. Gazze Şeridi’nde çok büyük gıda, ilaç ve sağlık malzemeleri sıkıntısı çekiliyordu. Gazze’de kıtlık artık ölümcül boyuta ulaşmıştı. Gazze’de büyük bir felaket yaşanıyordu.
Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası toplum kuruluşları, Gazze halkının aç ve susuz bırakılmaması için İsrail’i sürekli uyarması işe yaramıyordu. İsrail, hiçbir uyarıyı dinlemediği gibi saldırılarına acımasız bir şekilde devam ediyordu. İnsanlık tarihinde böylesine vahşi ve korkunç tavır ve tutum sergileyen başka bir millet olmuş mudur?!
BM Nüfus Fonu, Gazze’de artık onurlu bir yaşamdan söz edilemeyeceğini belirterek İsrail’in sürekli engellerinden dolayı yardımların yerine uluşmadığı üzerinde durdu. UNICEF, bütün dünyaya Gazzeli çocukların acımasız bir savaşın pençesinde kıvrandıklarını seslense de İsrail bildiğini yapmaya devam ediyordu. BM’e bağlı UNRWA (Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) Gazze’de sivillerin barınacağı güvenli bir yerin kalmadığını, İsrail’in engellemeleri sebebiyle Kuzey’de ilaç, su ve gıda yardım sevkiyatlarının aksadığını açıklarken UNOCHA (Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi de Gazze’deki durumun korkunç boyuta ulaştığını duyurarak acil insani ateşkes çağrısında bulunmuştu.
Gazze’de açlıktan, susuzluktan ve yetersiz beslenmeden ölen binlerce çocuk… Artık Gazze Şeridi’nde açlık seviyesi zirveye çakarak tavan yaptı! Yapılan araştırma ve incelemelerde Gazze’de 1 milyon bulaşıcı hastalık vakasının tespit edilmesi ne kadar korkunç bir gerçekti! Ayrıca 1 milyona yakın Filistinli şu anda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalması ve Gazze Şeridi’nde 2,4 milyon kişi gıda sıkıntısı çekmesi…
Maalesef İsrail engellerinden dolayı Gazze’ye yapılan yardımlar Filistin halkına ulaşamıyor. Bazı ülkeler havadan uçak veya helikopterlerle yardım yapmalarına ve tırlar dolusu yardım göndermelerine rağmen ne yazık ki bu yardımlar Filistinlilere ulaşmıyordu! Gazze Şeridi’ndeki açlığa, susuzluğa, gıdasızlığa kimse ‘dur’ diyemiyordu!.. Filistin halkının açlık, susuzluk ve gıdasızlık sorununu köklü çözüm yolu aranması gerekirken geçici çözüm yolları ile İsrail’in sırtını okşayan ABD’nin ikiyüzlülüğü en büyük engeldi! Barıştan ve ateşkesten söz eden ABD’nin İsrail’e her türlü silah yardımını devam ettirmesi neyle izah edilebilirdi. ABD bu işe ‘dur’ demedikçe İsrail’in duracağı yoktu!
Bütün bunlara rağmen Türkiye, Mısır, BAE ülkeler Gazze’ye yardımlarını aksatmadan devam ettiriyorlardı. Filistin’de barış ve güvenliğin sağlanması, İsrail’in saldırılara son vermesi için Türkiye’nin göstermiş olduğu olağanüstü çabaları da yetersiz kalıyordu. Türkiye’nin aynen Rusya-Ukrayna savaşında olduğu gibi arabulucu olabileceğini açıklaması karşısında ne ABD’den ne İsrail’den ses vardı! Sadece ve sadece gündeme getirilen tek konu vardı o da geçici ateşkes ve esir takası… Bu savaşın durması, barışın sağlanması için köklü bir çözüm yolu gerekiyordu…
Filistin halkı, 7 Ekim’den bu yana geçen 6 aylık süre içinde İsrail zulmü altına can alıp can veriyor! Bilhassa Ramazan ayında da bu zulüm devam etti. Ramazan’da da başlarına yağmur gibi bomba yağdı. Her gün ölenler, yaralananlar… Ölenlerin çoğu kadın ve çocuktu. İsrail, kadın ve çocuk ayırımı yapmıyordu. Daha doğrusu Filistinli olsun da kim olursa olsun öldürmekten zevk alıyordu.
Filistin/Gazze’de bunlar olurken Fransız Limertion gazetesinde Corinne Rey’in çizmiş olduğu “Gazze’de Ramazan” isimli karikatür Müslümanların kutsal ayında büyük tepki çekti. Çünkü karikatürde açlıkla mücadele veren Gazze halkıyla dalga geçiliyordu. Karikatürde, güya mizah amaçlı ırkçı bir yaklaşımla Gazze halkının onuru ve şerefi ayaklar altına alınmıştı.
Gazze’de mübarek Ramazan ayında Filistinlilerin nasıl oruç tuttuklarından bahsetmemize gerek var mıdır?! Zaten 6 aydır açlık ve susuzlukla pençeleşiyorlar. Gıdasızlıktan ölen Filistinli çocukların hali… Hayatta kalabilme mücadele veren Filistinli Gazze halkının oruç tuttuğunu hele bir hayal edin!.. Yahu sırf yaşamak ve hayatta kalmak için bir yudum suya, bir lokma gıdaya ve bir avuç özgürlüğe muhtaç Filistinlilerin içinde bulundukları şartları da bir hayal edin! Her an başlarına düşecek bombadan kaçabilmek için sığınacak bir yer bulmaya çalışan Filistinlilerin psikolojik halleri… Bir de kendinizi onların yerine koyun! Şu anda başınıza yağan bomba var mı?! Başınızı sokabileceğiniz bir çatınız var mı?! Ya da yemeden içmeden mi mahrumsunuz?! Başınızda bunların hiçbiri yok değil mi(?!)…
Gazze’nin Kuzey’i de Güney’inde ateş altındaki Filistinliler aç, susuz ve perişan… İsrail, Gazze’nin Kuzey’ini yerle-bir ettiği gibi şimdi de Güney’ini yerle-bir etmek için saldırılarını devam ettiriyor. Filistinli Gazzeliler bunca zulme, vahşete ve soykırıma karşı büyük bir mücadele vererek onurlu bir şekilde her türlü yoldan ayakta kalmaya çalışıyorlar. Açlığa, sefalete ve ölüm risklerine rağmen dimdik ayakta durarak İsrail’e karşı korkunç bir direnç gösteriyorlar. Böylesi bir cehennem ortasında, hem de mübarek Ramazan ayında oruçlarını tutmaya çalışmaları kadar onlar için büyük bir sevinç ve mutluluk olamazdı. Onca şehitlerine rağmen mübarek Ramazan ayında oruçlu ağızlarında dillerinde dualar hiç eksik olmuyordu.
Bir Müslüman ve Türk olarak Filistin halkının Gazze’de yaşadığı dram, soykırım, açlık, sefalet karşısında sessiz kalmamız mümkün olabilir mi?! Elbette ki ne Türkiye sessiz kaldı ne de Türk halkı… Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere MİLLET olarak (Türk, Kürt, Çerkez, Alevi, Sünni vs.) herkes Filistin konusunda duyarlı/hassas davranarak elinden gelen her şeyi yaptı ve yapmaya çalışıyor.
O yüzden diyorum ki Filistin’de çocuk olmak varmış! Bir yanda ölüm yağıyordu üzerlerine, bir yanda açlık ve susuzluk… Diğer yanda şehadete susamışlığın aşkı vardı gönüllerinde! İşte o yüzden dedim Filistin’de ki Gazze’de çocuk olmak varmış!.. Madem ki Gazze’de olamadık o halde bir Müslüman olarak Gazze’de açlıktan, susuzluktan ve gıdasızlıktan hayatlarını kaybeden çocukların acısını yüreğimizde hissedebiliyor muyuz?!
İsrail’in Filistin halkı üzerinde uygulamış olduğu sistematik aç ve susuz bırakma politikası karşısında BM dahil olmak üzere hiçbir uluslararası kuruluşun İsrail üzerinde yaptırım gücü uygulayamaması kadar korkunç bir şey olamazdı! Gazze bir enkaza dönüşürken, bombalanan binalar Filistinlilere mezar olurken, 2 milyona yakın Filistinli evinden/barkından, yuvasından olurken, binlerce çocuk açlık, susuzluk ve yetersiz beslenmeden dolayı ölümle pençeleşirken bizler ne yapabiliyoruz acaba?! Elimizle ne yapabildik?!, Olmadı dilimizle ne yapabiliyoruz?! Yine olmadı İsrail’e karşı lanet okuyarak kalbimizle buğz edebiliyor muyuz?! O yüzden diyorum Gazze’de Filistinli olmak varmış!..
Ya Filistin halkının Gazze’deki acı dolu yaşamı… Bir yanda ölmemek için yaşama tutunurlarken çekmiş oldukları açlık ve susuzluk karşısında göstermiş oldukları destansı direniş… İsrail zulmüne, vahşetine ve soykırımına karşı asla boyun eğemeden çelik gibi ayakta durma mücadeleleri… Onca şehit vermelerine rağmen dillerinden düşmeyen Allah(cc) Vekil sözleri ve ölümüne şehitlik özlemleri… Böylesi bir millete Allah(cc) yardım etmez de kim eder?! Allah(cc) onlara zaten yardım ediyor. Onların Allah(cc)’ın yardımının çok iyi farkındalar.
O yüzden şükür ve dua hiç dillerinden düşmez. Onlar (Filistinli Gazze Halkı), çağımızda/günümüzde zulme, vahşete ve soykırıma ölümüne direnebilen tek örnek millet olarak daha şimdiden tarihe geçtiler bile. Filistin’in cesur Gazze halkı daha şimdiden adlarını altın harflerle tarihin sayfalarına yazdırdılar. O yüzden (bu sefer) diyorum ki Filistin/Gazze’de Müslüman ve Türk olmak varmış!..
İsrail saldırıları karşısında şu anda Filistin’de yaşananlar dünyanın hiçbir yerinde yaşanmıyor! Elbet ki dünyanın birçok yerinde zulüm gören, açlıkla pençeleşen ve zor durumda olan milletler, topluluklar ve insanlar var. Fakat Filistinli Gazze halkı kadar değil! Onların başına gelenler ve onların vermiş olduğu mücadelenin hiçbir benzeri dünyada yok! Onlar dünyadaki tüm ezilmişlerin ve zulüm görmüşlerin sesi oldu. Mazlum, yoksul ve güçsüz halklara daha şimdiden örnek oldular.
Gazze’de Filistinli olmak çok zor! Filistin’de Gazzeli olmak kadar zor! Hele Filistin/Gazze’de TÜRK olmak daha zor!.. Ya da dili, dini, ırkı ve ülkesi ne olursa olsun Gazze’de olmaktan bahsediyoruz. Keşke sesim tüm dünyanın duyacağı bir şekilde gür çıksa da KAHROLSUN İSRAİL, YAŞASIN FİLİSTİN diye haykırabilsem. Fakat şuna bütün yüreğimle inanıyorum ki İsrail’in Filistin halkı üzerinde 75 yıldır yapmış olduğu zulüm, vahşet ve soykırım bir gün mutlaka sona erecek! Ve bu zulmü, bu vahşeti ve bu soykırımı durdurabilecek tek ülke var o da Türkiye diyorum. Ya da MÜSLÜMAN TÜRKLER!.. Ve o günün çok yakın olduğuna inanıyorum. Ha bugün ha yarın… Belki de yarından daha da yakın…