Türkiye’nin bütün iyi ve olumlu konularda dünya birincisi, örnek, huzurlu, hem mânen hem maddeten dengeli şekilde kalkınan, âdil, şeffaf, en faziletli ülkesi olmasını istiyorsak yeterli sayıda cevherli, ehliyetli, istidatlı genç yetiştirmeliyiz:
Çok vasıflı subaylar, ordu mensupları, çok vasıflı öğretmenler, eğitimciler., çok vasıflı din görevlileri, çok vasıflı idareciler, çok vasıflı hukukçular.
En akıllı, en vasıflı gençlerimizden yeterli miktarı bu sahalarda hizmet görmelidir. Diğer gençler için de vasıf ve kabiliyetleri nisbetinde mutlaka bir iş yapabilme imkânı sağlanmalıdır.
Genç eşittir enerji. Enerjisini israf eden ahmaklardır. Gençler hangi düzeyde olurlarsa olsunlar mutlaka iş yapmalıdırlar.
Ebevylerin yönlendirmesi genellikle yanlış oluyor. Bunu devlet yapmalıdır. Devlet onlara uygun iş sahasını önce internet ortamında iş formları doldurtup, sonra belirli testler ve diploma, ehliyet gibi belgeleriyle tesbit ederek öngörüşme sağlamalı, her genç insàn için mutlaka bir iş sahası bulunmalıdır.
Kalkınmak, ilerlemek ve ülke genelinde huzur müşterek emelimiz ise gençlik asla israf edilmemelidir.
Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar ve ricâl-i devlet bu dediklerimize önem vermezler ve gençliği israf ederlerse para gelsin hedefinden başka gaye gütmezlerse ne kalkınma olur ne huzur…
Gençlerin para kazanması şarttır ancak öncelikle karakter terbiyesi gerekir. Nice çalışan genç var ki, çalıştığı ortamlarda huzur bırakmıyor. Nice mâsum tertemiz genç de var ki bir iş bulamıyor!
“Doktorlukta ve mühendislikte çok para var, ben çocuğumu o iki meslekten birine yönlendireceğim” diyen Müslümanların böyle düşünmek yerine. “dünyanın en iyi, en vasıflı ve güçlü subayları, öğretmen ve eğitimcileri, din hizmetlileri, idarecileri, hukukçuları Türkiye’de olmalıdır, benim çocuğum da böyle biri olmalı” demeleri gerek.
İyi Müslüman iyi insàn, iyi vatandaş demektir. Başlangıçta her genç mâsumdur. Onları cemiyetin fena şartları kötüleştirir. Gençliğin daha okul sıralarında iken çok üstün bir eğitimden geçirilmiş olması gerekir.
Dindar subay, dindar öğretmen, gerçekten dindar din görevlisi, dindar idareci, dindar hukukçu şarttır lâkin bunları yetiştirecek olan öğretmenlerin çok vasıflı ve müfredatların da fevkalâde üstün olması gerekir.
Vasıf kelime ve kavramının şerhi yapılsa beş yüz sayfalık hacimli bir kitap olur. Vasıflı olmak kuru kuruya bir dindarlık değil, her sahada azim, cesaret, girişkenlik, güzel ahlâk sahibi olmakla mümkündür.
Bazı gençler kendi camialarının dışındaki gençlerle selâmlaşmıyorlar bile. Bu düşmanca faaliyetlerden bile kötü. Her genç karşısındaki diğer gence kardeşi gibi bakmalı ve onun iyiliği için çalışmalıdır.
Japonlar, İsveçliler, Norveçliler bizim subaylarımızı, öğretmenlerimizi, din hizmetlilerimizi, idareci ve hukukçularımızı görünce hayranlıktan akılları başlarından gitmelidir. Bir zamanlar öyleydi de. Şimdi neden olmuyor?
Tamam düzen bozuk ama bu mazeret değildir. Düzenin iyi bir düzen haline getirilmesini de bugünün gençleri yapacaklar.
Bunların hayata geçirilebilmesi için Müslümanların birlik olması ve bütün lüzumlu ve önemli konularda dört başı mâmur bir plan, program, proje hazırlanması lazım.
Genç enerjisi bu işlere yöneltilmelidir. Zihnen hazırlanmamış gençlik, yetkili makamlara geldiğinde apışır kalır, zaten enerjisi de bitmiş olur.
Ağacın meyvesi daha fidanken nasıl bakılırsa ona göre olur. Ve armut dibine düşermiş. Sen iyi ol ki senin neslin de iyi olsun. 12.12.2022
YORUMLAR