Türkiye – AB ilişkileri açısından önem taşıyan Beştepe görüşmesindeki tek kadın ve protokolde AB Konseyi Başkanı Charles Michel’le eşit mevkideki Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Başkan Erdoğan’ın yanında oturamaması mesele yapılmış.
Bu durum, bayan Leyen’in şaşkınlık yaşamasına ve “Ehm”[1] diye boğaz temizleme, öksürük benzeri bir ünlem sesi (akis, yansıma) çıkarıp rahatsızlığın iması, AB’li feministleri fena halde rahatsız etmiş.
Sosyal medyada bu rahatsızlıklarını #Giveheraseat (#onabirkoltukverin) hashtagı ve daha bir sürü etiketle dile getirmişler. Bu anları Twitter’da paylaşan AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Sergey Lagodinsky, “Ehm, ‘AB-Türkiye ilişkileri böyle olmamalı’ için yeni bir terim” yorumuna, #Onabiryerverin ve #kadınhakları etiketlerini eklemiş.
İsrail büyükelçimize yapılan “alçak koltuk” krizi hafızalarımızda. Fakat bayan Leyen’in durumu ile en ufak bir benzerliği bile yok. Bu hadisede sanki biraz abartma var ve bu da bilinçli yapılmakta.
Malûmâlileri İstanbul Sözleşmesini reis Erdoğan bütün salakça iç ve dış tepkilere aldırmadan fesh etti. Feministler de hazmedememişti tabiî. Bu türden entipüften şeylerle kin kusuyorlar.
Boşverin zevzeklik edip dursunlar. “Yel, kayadan ne aparır? (koparır)” demişler. Bir de kervan yürür sözü var da neyse…
(İkinci Yazı) Bayan Akşener bizden mi?
Akşener “(……..) Türkiye’ye dair endişeleri olanların [muhtıracı refiklerimizin] bu endişeleri usulünce, zamanını ve zeminini doğru ayarlayarak dile getirmeleri çok önemlidir. Hele de ülkesine yıllarca hizmet etmiş, çok kritik makam ve mevkilerde bulunmuş olanların [mütekàid askerlerimizin] bu konuda çok daha sorumlu davranmaları gerekir.” demiş, ardından da iktidarın buradan [muhtıradan] siyaset devşirmeye (nemalanmaya) çalıştığı iddiasıyla,
“(……..) Cumhur İttifakı’nın oyları her ay düşerken kimsenin [siz mütekàid amirallerin, bize danışmadan] çıkıp da iktidarın değirmenine su taşımasına can suyu vermesine müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Kimse de kusura bakmasın. Bu işler böyle yapılmaz…” buyurmuşlar!.
“Böyle bir iş yapılacaksa 15 Temmuz’cular gibi acemice yapılmamalı” der gibi bir konuşmadır bu. Akşener hem darbekoliklere mesaj veriyor hem de aklanmak için lafın sonunda yalandan da olsa “Yapanlar da karşılarında önce bizi bulurlar. Çünkü biz söz de karar da milletindir diyenlerdeniz. (……..) Vesâyetin uniformalısına da cübbelisine de…” demek suretiyle rol icabı bir de yumruk savuruyor… Üstelik “haksız da sayılmazsınız” dercesine araya “cübbe”yi de koyarak…
Lâkin evdeki hesap çarşıya uymadı, gazeteciler 104 amiralin gece yarısı yayınladığı muhtıra (hadsiz bildiri) için “zevzeklik” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in maskesini düşürüverdiler.
Gazeteci Barış Pehlivan, 104 mütekàid amiralin yediği haltta bir numaralı imzacı olarak yer alan E. TugA. Ergun Mengi’nin aynı zamanda İYİ Parti yöneticisi (kurmayı) olduğunu (Halk TV’de canlı yayın sırasında) açıkladı. Şaşırdık mı? Hayır.
Muhterem okurlarım bu türden işlerde “Siyasetçidir ne yapsa yeridir” diyemeyiz. Deli falan değil cin gibiler maşallah. Tek ayak üstünde kırk yalan düzmek öyle kolay mı?
* * *
Bizden olduğunu söyleyen siyasetçiler, “yalansız” şeffaf siyaseti öğrenmelidirler. “Bizi aldatan bizden değildir” buyurdu sevgili Peygamberimiz, efendimiz ve rehberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem).
Hangi ittifakta yer aldığı malûm Bayan Akşener her haliyle mütekàid amirallerle gönül bağını anlatıyor da, neyse uzatmanın âlemi yok. Feraseti olan anlar, basireti olan görür. 08.04.2021
—————————————–
[1] “Öhhö öhhö” ve benzeri ünlem sesleri birini ikaz veya birine takılmak, biriyle eğlenmek ya da ‘”yazıklar olsun tuu sana” gibi anlamlar yüklenir. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in çıkardığı “ehm” sesi de böyledir.
YORUMLAR