Hemezâtiş Şeyâtîn…

Tüm mü’minlerin vazifesi «emr-i bil-maruf, nehy-i ani’l-münker» (Allah’ın iyi dediklerini, emrettiklerini emretmek, yaşatmaya çalışmak, Allah’ın yasakladıklarını, men ettiklerini de men etmek, nehy yàni engellemektir.)

Bendeniz bundan böyle, Başkent Postası’nda yoğunluğu din ü diyanetimiz olan makaleler yazacağım inşá’allah.

Sahih kaynaklardan öğrendiklerimi, yansıtmaya çalışacağım. Hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Müsevviflikten (ihmālkārlıktan) de Allah’a sığınıyorum. Mehmed Akif Ersoy ne güzel söylemiş: “Benim on beş yıl evvelden kalan işler durur hâlâ / Yarın bir başlayıp yapsam demiştim, bak, demin hattâ / Müsevvifler için dünyâda mahvolmak tabîîdir / Bu bir kānûn-ı fıtrattır ki yok te’vîli, kat’îdir…”

Mü’minûn Sûresi’nde (23) duâ mahiyetinde iki âyet (97, 98) var:

وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِۙ

«Ve kul Rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn» Meâlen şöyle: “Ve de ki: Rabbim, şeytanların dürtüşdürmelerinden (vesveselerinden) sana sığınırım” Diğer àyete geçmeden müsaadenizle önce bu «dürtüştürme» üzerinde durmak istiyorum…

Malûmâlileri sosyal medyada da «dürtme» var. Birini dürtüp farketmesini sağlıyorsunuz. Şeytan aleyhillânenin yaptığı da bir nevi böyle. Çeşitli aletleriyle dürtüyor, günaha girmenizi ya da en azından iyi amelinizin sevabını yok etmeyi istiyor! Tuzağa düşürmeye çalışıyor.

Namazda aklımızdan neler geçiyor. Gerçi bunlar namazı sakıt etmez ancak bu da Şeytan (aleyhillâne)’nin marifeti, namazı huşuyla kılamayalım diye. Muhteremler, bu iki âyeti ezberleyin, duâlarınıza da katın:

Yola çıkarken, evham ya da korku anında, kalabalık mekânlarda, karanlıkta hep okuyunuz.. İnanın bu «hemezâtiş şeyâtîn» lâyıkıyla idrâk edilirse tüm bunalımlarınız bitecek…

Psikologlar bu âyetleri hastalarına okusa bi iznillah hastaları şifa bulur. Bana itimad ediniz. Birçok psikiyatrik bozukluk kötü ruhlar (cin, şeytan) kaynaklı... İslâm bize bunlarla ilgili en sahih bilgileri veriyor.

Bunalım, depresyon (ruhsal çöküntü), anksiyete (kaygılar, korkular, panik, stres) kin, husumet, saldırganlık, öfke, ruhunuzu bürüdüğünde, yalnız kaldığınızda, vesvese geldiğinde hemen bu iki âyeti okuyup Şeytan aleyhillânenin şerrinden Allah’a (c.c) sığının, rahatlayın.

Kur’ân, Şeytanın apaçık bir düşman olduğunu defaatle buyurmakta. “Şeytanın adımları ardına düşmeyin. Çünkü o, sizin apaçık bir düşmanınızdır.” (Bakara, 208) Ve daha 133 âyet var Şeytan hakkında…

Şeytan insana vesvese verir. Korkutur, saldırtır ve nihayet hasta eder. İkinci âyette (Mü’minûn, 98) öyle bir sır var ki üzerinde iyi düşünün:

وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ

«Ve eûzu bike Rabbi en yahđurûn» Meâlen şöyle: «Ve Rabbim, onların huzurumda bulunmalarından sana sığınırım». Yani benimle birlikte, evimde, işyerimde, her hangi bir mekânda yanıbaşımda olmalarından…

Bu nasıl olur? Bir menkıbede okumuştum; Cüned-i Bağdadi hazretleri seyr’u sülûk (tarikat eğitimi) başlarındadır. Abdest aldığı sırada bir ses: “Ben Rabbinim, önümde secde et..” demiş. Ve bazı ağaçlar (!) secdeye varmış ama Cüneyd-i Bağdadi itaat etmemiş sese.

Şöyle düşünmüş hazret: “Rabbim böyle (çirkin bir nida ile) seslenmez, bu olsa olsa Şeytan’ın (aleyhillâne) sesidir, Rabbime (c.c), günde beş defa namazla secde ediyorum, hem birkaç nebi (a.s) dışında Rabbim Allah kimseyle doğrudan konuşmamıştır. Benimle mi konuşacak?” Tabiî bu Şeytan illizyonuymuş, secde eden o ağaçlar da kötü cinlermiş. Böylece defolup gitmişler.

Câhil bilmediği için korkar, âlim ilminin bereketiyle kurtulur. Bu sebeple Kur’ân’da bize “De ki: “Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu? (Ancak) yalnızca akıl iz’ân sahipleri bunun farkındadır!” diye buyurulur. (Zümer, 9’uncu âyet) 12.04.2022