AB yok sayılır artık. Ne esamesi okunuyor, ne bir işe yürüyecek mecâli var. İngiltere’nin de ayrılmasıyla resmen ve alenen bitti AB.
Dile kolay, altmış (rakamle 60) sene kapılarında meledik. Türkiye’nin AB üyelik süreci, 1963 yılında Türkiye’nin AET ile ortaklık antlaşması imzalamasıyla başlayan ve 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla devam etmiş bir süreç.
Pekâlâ Türkiye neden bu ezikliği yaşadı? Neden onurlu haysiyetli bir devlet olmayı başaramıyor Cumhuriyet?
Türkler neredeyse dünyanın tamamında var. Türkçe konuşan biri dünyayı dolaşır yabancı hiçbir dili bilmese de. Türkiye aynı zamanda İslâm âleminin bir parçası.
Hal böyle iken ve nüfusça da hayli büyük bir potansiyele sahipken neden başat rollerde olacağımız yepyeni bir birlik kurmak yerine Avrupa şımarıklığının tokadını yiyip durduk?
Zira Türkiye on yıllardır hakikaten şerefli bir yönetimden mahrum. Maalesef durum bu. Maalesef Türkiye’yi yönetenler yarınlara bakamıyor, günü kurtarmaya çalışıyor. Hal böyle olunca da içeride birbirimizi yiyor, dışarıda boynumuz bükük geziyoruz.
Kendimize gelmemiz, yarınlarımıza güvenle bakacak planlar yapmamız şart. Fevkalâde uzun bir iktidar süresiyle siyasî tarihimizin en büyük fırsatını yakalamış olanlar bu fırsatı kullanamazlarsa büyük vebál yüklenecekler!.
Neden bir Asya – Avrupa – Ortadoğu – Uzakdoğu denklemi üzerinde düşünmüyoruz? Hayır Şanghay falan değil kastım. Çok daha büyük, çok daha güçlü bir birlikten adeta Birleşmiş Milletler (BM) gibi bir teşkilâttan bahsediyorum.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) veya bilinen adlarıyla Şanghay Beşlisi veya Şanghay Paktı, Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın 1996 yılında oluşturdukları beynelmilel bir örgüt.
2001 yılında Özbekistan’ın katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı. 9 Haziran 2017’de Astana’da gerçekleştiren zirvede Hindistan ve Pakistan’ın katılmasıyla üye sayısı sekize çıktı. En son İran’ın 17 Eylül 2021’de Şanghay İşbirliği Örgütüne tam üye olarak kabul edilmesiyle üye sayısı dokuza çıktı.
Dokuz üyeli ve içinde BM’in veto hakkına sahip iki üyesi (Çin ve Rusya) olan bir teşkilâttan hayır gelmez.
Sayın CB Erdoğan “dünya beşten büyüktür” diyerek süperlere meydan okuyan bir tavır ortaya koydu. Esasen bendeniz sayın Erdoğan’ın bu sözünü fiiliyata dökelim diyorum. Madem ki dünya beşten büyüktür o hâlde bu büyüklüğü o beşlinin gözüne sokalım.
Meselâ neden bizim liderliğimizde bir teşkilât kurup, Hrsitiyan, Müslüman, budist ve sair din mensuplarından; fakat mağdur, mazlûm ülkeleri biraraya getirmiyoruz?
Yapılamaz mı, pekâlâ yapılır. Yeter ki düşünülsün, yeter ki samimiyet ve cesaretle ciddî bir tefekkür başlatılsın.
Türkiye, Azerbaycan, Pâkistan başta olmak üzere onlarca ülke katılır bu süperleri hizaya sokacak yapıya…
* * *
TERÖRÜ KANIKSAMAK…
Mekân, Beşiktaş’taki meşhur eğlence yeri (!). Birileri mekâna girmek istiyor, güvenlik bunları bir gerekçe ile sokmuyor. Zorla girmek istiyorlar, hattâ adam çakıyor kafayı. Tabi onların eli de armut toplamıyor. Bu konuda eğitim almış kişiler. Bunu ve yanındaki kadını eşek sudan gelene kadar öldüresiye dövüyorlar.
Sonraki gün birileri gelip orada bir de cinayet işliyor. Artık bir bağlantı var mıdır polis ortaya çıkaracaktır.
Bir başka mekân birileri ellerinde otomatik silahlarla basıyor ve tarıyorlar insanları. Dikkat ediniz ateş açıyorlar demedim, tarıyorlar dedim. Böyle vakalar artık vaka’yı adiyeden mi oldu ricâl-i devlet bile fazla bir tepki vermiyor!.
Bütün bu terörist hadiseler ve benzerleri artık milleti de harekete geçirmiyor, aval aval bakınıyoruz yalnızca.
Bunun adı terörü dehşeti kanıksamaktır ve terörden de tehlikeli olan bir şey varsa o da terörü kanıksamaktır. Ricâl-i devlete de hatırlatalım bunu. 27.09.2022
YORUMLAR