Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

İKİ YÜZLÜ BATI KARŞISINDA TÜRKİYE

BATI tarafından TÜRKİYE, geçmişte bütün dünyaya hükmeden bir ülke (Osmanlı) olarak hatırlanır. Osmanlı’nın parçalanması sonrası küçülen ve şehit kanları ile sulanmış bir avuç toprak parçası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hazmedemeyen BATI, tam 100 yıldır Türkiye’yi parçalamak için akla-hayale gelmedik her yola başvurmuştur. Önce kendilerine benzetmek için BATILILAŞMA çalışmaları, sonra ahlaki, kültürel, milli ve ulvi değerlerde yozlaşmaya yol açacak psikolojik ve sosyolojik dezenformasyon, daha sonra da her türlü fitne, entrika, provokasyon ile etnik ve dini kışkırtmalar üzerinden bu milletin ve bu devletin genleriyle oynamak istediler.

BATI, asıl amacına ulaşamayınca bu sefer çıkarları üzerinden hareket edip NATO kapısını açarak Türkiye’yi kontrol etmenin en doğru yol olduğuna inandı. 1951 yılında Türkiye’nin NATO üyesi olması için yeşil ışık yaktı. 1952 yılında Türkiye NATO üyesi oldu. Türkiye’nin NATO üyesi olması BATI’yı güçlendirmiştir. Çünkü, Türkiye’nin ‘ordu gücü’ işine yarayacaktı! Doğu’da Jandarma görevi! Arkasından da AB’ye üye olma vaatleri ile Türkiye’yi oyalama dönemi başladı. Zaten AB üyeliği Türkiye için ucu tatlandırılmış bir emzik idi! Türkiye’nin en büyük hatası bir parmak bal çalınarak ağzına verilen emzik ile 70 yıldır oyalanmasıdır. Türkiye için AB üyeliği bir hayal olmaktan öte geçememiştir. Türkiye’nin tek yapacağı şey AB sevdasından vazgeçmesiydi ama yapmadı! Türkiye kendi çıkarlarını da gözetmek zorundaydı!..

Türkiye, son 20 yıl içinde siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı vs. o kadar çok dev adımlar attı ki bütün dünyaya ‘büyük bir ülke olduğunu’ kabul ettirdi. Türkiye artık o eski Türkiye değil. Önce bölgesel bir güç olduğunu dünyaya kabul ettiren Türkiye şu anda küresel güç olma yolunda devası adımlar atmakta. Türkiye yıllar sonra da olsa vermiş olduğu mücadele sayesinde kendi özüne, milli ve ulvi benliğine, gerçek kimliğine dönmeyi başarmıştır.

Türkiye, iç savaş sebebiyle yurtlarını terk etmek zorunda kalan 5 milyona yakın Suriyeli göçmene ev sahipliği yapması, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Karabağ savaşında oynadığı rol, Ukrayna-Rusya arasındaki savaştaki arabuluculuk girişimleri, pandemi ve savaş sebebiyle dünyayı kasıp-kavuran gıda/tahıl krizi çözümündeki başarısı, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki doğalgaz (hidro-karbon) rezerv keşifleri, denizlerdeki hak ve hukukunu arayarak MAVİ VATAN çıkışları ile bugün dünyanın sayılı ve gözde ülkelerinden birisi haline gelmiştir.

Türkiye, NATO üyesi olduğu gibi aynı zamanda AB’ye aday olması yönüyle de BATI’nın vazgeçemediği bir ülke haline gelmiştir. Ayrıca jeopolitik ve stratejik konumuyla da bir o kadar önem arzetmektedir. Türkiye-ABD, Türkiye-AB arasındaki siyasi, ekonomik, askeri ve istihbarı ilişkiler zaman zaman sekteye uğruyor ve değişim gösterebiliyor. Çünkü karşılıklı ilişkiler ülkelerin kendi çıkarlarına yönelik olduğu için bazen tansiyon ve gerilim yükselebiliyor. Ülkeler arasında ne kadar gerilim ve karşılıklı sürtüşmeler yaşansa da uluslararası anlaşmalar gereği tansiyonu düşürücü adımlar da atılabiliyor.

NATO şemsiyesi altındaki Türkiye’nin sayı ve güç bakımından dünyanın 13’üncü, NATO’nun 5’inci AB’nin 3’inci büyük ordusuna sahip olmasından dolayı elbet ki vazgeçilmez bir özelliği vardır. Türkiye, NATO ve AB arasındaki dengeleri sağladığı kadar Ortadoğu, Orta Asya, Asya, Afrika, Doğu ve Uzak Doğu’ya açılan bir kapı olması ve jeopolitik/stratejik konumu yönünden de kıtalararası bir köprü özelliği ile tarihte olduğu gibi günümüzde de (vazgeçilmez) en önemli ülkelerinden birisi haline gelmiştir.

Türkiye’nin son 20 yıl içinde siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı vs. her alanda atağa kalkarak devası adımlar atmasına tahammül edemeyen, Türkiye’nin gelişmesini, büyümesine ve kalkınmasını istemeyen, daha açıkçası Türkiye’ye söz geçiremeyen BATI (ABD ve bazı AB ülkeleri), yine aba altından sopa gösterme, aleni ve dolaylı tehditler, ambargolar vs. her yola başvurarak sözde Türkiye’yi yola getirmek istiyorlar!.. Bilhassa Türkiye’nin Rusya ilişkilerinden, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki (en doğal hakkı olan) doğalgaz (hidro-karbon) arama çalışmalarından ve Ege (adalar) ve Kıbrıs konusunda taviz vermemesinden çok rahatsızlar.

Oysaki Türkiye’nin dengeli dış politikasından ve barışçıl diyaloglarından rahatsız olabilecekleri herhangi bir şey yok. Türkiye’nin arabuluculuk ve barışçıl girişimlerini ve çözüm üretici yönlerini övüyordunuz! Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’nda barış amaçlı diplomatik girişimlerini ve birkaç kez ev sahipliği yapmasını desteklemiştiniz! Türkiye’nin küresel tahıl krizi ve Rusya ve Ukrayna arasındaki esir takasındaki arabuluculuğunu takdir etmiştiniz!

Peki, ne oluyor da Türkiye’nin sınırlarını tehdit eden terör örgütlerine karşı vermiş olduğu mücadeleyi köstekleyecek adımlar atıyorsunuz?! Ne oluyor da Suriye’nin Kuzey’indeki terör örgütlerine binlerce tır dolusu silah desteği veriyorsunuz?! Ne oluyor da Yunanistan’ı ÜS haline getirip Ege adalarını silahlandırarak Türkiye’ye gözdağı veriyorsunuz?! ABD, Türkiye ve Yunanistan (her biri) NATO ülkesi değil mi?! Üç NATO ülkesinden birisi olan ABD diğer iki NATO ülkesini savaştırmak istiyor!.. Yahu, bu NATO’nun kuruluş felsefesine ve amacına ters!

Demek ki ABD başta olmak üzere diğer BATI ülkelerinin zaman zaman Türkiye’yi övmeleri ve takdir etmeleri ikiyüzlü olduklarının göstergesi olsa gerek. F-35, F-16, S-400 sorunlarında Türkiye’nin hakkını araması kadar doğal bir şey olamaz. Türkiye ne kadar haklı olsa da maalesef ABD ve bazı AB ülkeleri tehdit, baskı, ambargo vs. yollara başvurmaktan geri durmuyorlar. Sözde Türkiye’yi yola getirecekler. Oysaki, onların her hamlesi Türkiye’yi daha da bilinçlendirmekte ve bilemekte!..

Bu kadar tehdide, bu kadar gürültü koparmaya ve bu kadar baskıya ne gerek var?! Uluslararası anlaşmaları çiğneyen kendileri. Hak ve hukuk var iken haksızlığı ve hukuksuzluğu yaratan kendileri. Çıkarları uğruna barış yollarını tıkayan kendileri… Artık karşılarında o eski Türkiye yok. Türkiye kendi özüne/benliğine, gerçek kimliğine, milli ve ulvi değerlerine kavuştu. Türkiye artık bölgesel bir güç oldu. Türkiye şu anda küresel güç olma yönünde adım adım ilerliyor. Türkiye’ye aba altından sopa göstermekle hiçbir yere varamayacaklar. Eninde-sonunda Türkiye’nin istediği kıvama gelecekler. Fakat işte o zaman iş işten geçmiş olabilir!..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER