Nöbetçi Eczaneler
Giritli hattat Şükrü, levhasında siyah mürekkeple “Koruyup gözeten Allah’ın bağışlayıcılığına tevekkül ettim” anlamına gelen Arapça “Tevekkeltü bir mağfiretil müheymini” ve kırmızı mürekkeple “O bağışlayıcıdır merhamet sahibidir” anlamına gelen Arapça “Huvel ğafuru zu’r rahmeti” ibarelerini birbirinin arasından geçirerek yazmıştır.
Ehl’i imanın sanatı da imanlarıyla birlikte yürür. Ecdadımız böyleydi, biz o yüceliğe merdiven dayamış sanat anlayışından haylı uzaklaştık…
Meşhur sözdür: “Ameller niyetlere göredir” deriz. Sanat da bir eylem, bir amel olarak niyetimize göre mánâ kazanır.
Ben şimdi oturmuş bir makale mi yazıyorum. Evet. Pekâlâ niyetim nedir?
Niyetim Allah rızasını kazanmak ise, alacağım ecir de ona göredir. Yok meşhur olmak, şöhret kazanmak veya başka bir maddî çıkar elde etmek istiyorsam o takdirde de ecir yerine ancak ona bir bedel ödenirse onu alır, ahirete götüreceğim hiçbir şey olmaz.
Büyük hattatlarımızdan Karahisarî ünlü besmelesini yalnızca Allah rızası için yazmıştı. Elbette sanatını konuşturdu ama bedelini birilerinden bekleyerek değil, yalnızca Allah rızasını dileyerek. O yüzden de o harika sanat eseri ortaya çıktı.
Allah bağışlayıcıdır, merhametlilerin en merhametlisidir. Allah taksiratımızı afv eylesin. Biz huzurunda hesap verirken ne diyeceğiz?
Ömürlerimizi imtihan süresidir. Sınav zili Azrail’in (a.s) canımızı alması yàni son nefesimizi vermemizle çalacak. Ölüm hak. İmanı olmayan da bunu biliyor. Lâkin kaç kişi bu imtihandan sonra mükâfat ve mücazat meydanı kurulacağına inanıyor. İman ehli ile küfür ehli…
İman edenler kurtulacak, küfür ehli sonsuz azab ile cehenneme atılacak.
Muhterem okurlarım, elbette ömürlerimiz imtihan süresidir ve biz bu süreyi bize verilmiş olan bu sınırlı zamanı nasıl değerlendirdiğimizle sorumluyuz.
Meselâ iman ehli dünyanın öbür ucundaki Müslüman kardeşinin ıstırabıyla da dertlenir. Biz yanıbaşımızda, Filistin’deki kardeşlerimizin derdiyle ne kadar dertleniyoruz acaba?
Kâfir siyonist İsrail terör devleti hergün yüzlerce kardeşimizi katledip duruyor. Devlet başkanımız çok sert konuştu, İsrail’e haddini bildirdi diye seviniyoruz. Acaba bu sert konuşmalar yeterli midir? İsrail terör devleti höt hüt demekle durdurulabilir mi? Neden fiiliyata dönük şeyler yapılmıyor?
Meselâ İsrail’e “bundan böyle yapacağın katliamların hesabını vereceksin, gerekirse sana savaş ilân ederiz” denilmiyor? Neden?
Şahsiyetli bir İslâm devleti bunu yapar. Vallahi gerisi laf’u güzaftır kardeşlerim. Muhterem başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hürmetlerimle bu durumu arz ediyorum. Allah ona da devletimize güç kuvvet versin, İsrail terör devletini durdurmak bize nasib olsun. Amin. 25.09.2024