Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

İslâmcı Kemalist Hibrit Rejim

Bazıları soruyor, “hep bozuk sistem, bozuk rejim deyip duruyorsun, pekâlâ Türkiye’nin rejimi nedir?”

Biz bir taraftan İslâm deriz, ötekiler İslâm’ı inkâr ile Türkiye Cumhuriyeti’ne seküler bir gömlek biçti ve tam bir ucube çıktı ortaya. Ve Moiz Kohen Kemalizmini korumak için silahlı kuvvetler (darbeleri, müdahaleleri) yapılabilen bir hibrit rejime ulaştık.

Sonuç olarak Türkiye, dünyada yalnız bize has olan, abuk mu abuk, sapık mı sapık «İslâmcı Kemalist Hibrit Rejim»e sahiptir.

Ne tam lâik, ne hakiki bir demokrasi var bizde.

Hükümet sistemleriyle ile ilgili genel olarak “Başkanlık Sistemi, Yarı- Başkanlık Sistemi ve Parlamenter Sistem” tanımları vardır.

Ülkelerin yönetim şekli kendi içerisinde farklı düzenlemelere ve uygulamalara konu olsa bile bu genel hükûmet sistemleri içerisinde değerlendirmeye tabi tutulurlar.

Bu genellemenin dışında demokrasi seviyesiyle de ayrım yapılmaktadır. Ülkeler demokratik değerler ölçüsünde sıralamaya tabi tutulmakta ve sonuç olarak demokratik, kusurlu demokrasi, hibrit rejimler ve otoriter rejimler tanımları da yapılmaktadır.

Türkiye demokrasisi kusurludur. Lâkin aynı zamanda hibrit özelliği de vardır. Hibrit, demokrasi ile diktatörlük rejimi arasında yarı otoriter ülkeleri tanımlamak için kullanılır.

Türkiye’nin İslâm diniyle münasebeti (Atatürk devrimleri ve Tek Parti CHP döneminde) neredeyse kesilmiştir. O nedenle de artık o dönem için, İslâm ülkesi demek yerine İslâmcı demek çok daha doğru.

Bugüne gelecek olursak, «İslâmcı Kemalist Hibrit Rejim»den hálâ tam olarak çıkmış değiliz. Binaen’aleyh altı kaval üstü şişane vaziyetimizi ne ekonomide ne siyasette tarif edebilmek mümkün.

Türkiye’yi düze çıkarmak isteyenler önce bozuk düzeni tâmir etmeliler.

Bu tamirat (onarım) sırasında da yabancı müdahaleleri tamamen etkisiz hale getirmek gerekir. Meselâ Türkiye halklarının etnik özelliklerini istismar eden dış güçlerin Kürt-Türk ayırımcılığı, milleti kamplara ayırma girişimleri behemahal durdurulmalı ve yok edilmelidir.

CB Erdoğan “nas” dedi diye kıyametler kopardılar. Adam Müslüman başka ne diyecekti ki? Lâik rejimlerde dinler ortadan kaldırılmaz ki. Gerçek lâik bir rejimde bir dinin (başka dinleri yok sayarak) tek başına hükümferma olması men edilir o kadar.

Pekâlâ Türkiye’de olan nedir? Türkiye Müslümanlarının azınlıklar kadar olsun din hürriyeti yoktur. Bu nasıl bir lâikliktir ki, Kemalizm dini bütün dinleri dışlıyor ve tek başına hükümferma olmak istiyor?

Türkiye halklarının ágâh olması, kardeş kanı dökmemeleri, faşizme de seküler anti lâik rejime de fırsat vermemeleri gerekir.

Türkiye adım adım gerçek hürriyet ve hakiki demokrasi rejimine kavuşturulmalı, devlet ile halkların din ve milliyet üzerinden kavgasına son verilmelidir.

Ekonomik olarak da siyasî ve içtimâî olarak da huzur ve refahımız, kurtuluşumuz için önce sakin bir kafa ile düşünmek, çare ve çözümler üretmek gerekir. Bırakın da iktidardakiler bunlara fırsat bulabilsin.

Hergün «erken seçim» yaygarası koparıp devlet ve milletin felâketine kapı aralamak belki kanunen suç değildir ama en büyük vatan hainliği ve en alçak bir muhâlefet türüdür.

Bu kafayı kabul ve destek de en büyük cehalettir. 25.12.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER