1973 yılında patlak veren Arap-İsrail Savaşı sebebiyle İsrail’e her türlü desteği veren batı ülkelerini cezalandırmak için çoğunluğu Arap ülkelerinden oluşan OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) vasıtası ile petrol fiyatlarında astronomik zamlar yaparak zor durumda bırakmıştı. Bilhassa Suudi Arabistan, İsrail’e en büyük desteği veren ABD’ye petrol sevkiyatını keserek cezalandırmıştı.
Çoğunluğu Arap ülkelerinin oluşturduğu OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üzerinden batıya uygulanan astronomik petrol yaptırımı uzun yıllar sürecek büyük bir petrol krizine yol açmıştı. Böylesi bir petrol krizi batıda ekonomik sorunlar doğurmuştu. ABD başta olmak üzere İsrail’e yardım eden diğer tüm batılı ülkeler 1973-1980 yılları arasında büyük bir petrol krizi yaşamıştı. Bu da küresel ekonomik krize sebep olmuştu.
Filistin üzerindeki İsrail zulmü 1973 yılından öncesi olduğu gibi 1973 sonrası da devam etmişti. Şu anda yıl 2023 ve halen devam etmektedir. Hem de tarihte bir örneği görülmedik şekilde… 7 Ekim 2023’te Hamas’ın ‘Aksa Tufanı’ saldırısı ile başlayan İsrail-Filistin Savaşı, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmesiyle birlikte 3.Dünya Savaşı’na da sebep olabilir!..
İsrail, 7 Ekim 2023 öncesi kendi içinde büyük bir kırılma ve sorun yaşıyordu. İsrail halkı hükümete karşı sokaklardaydı. İsrail, tarihin en büyük iç-gerilimini yaşıyordu. Netanyahu’nun politikaları ve koalisyon içindeki aykırı görüşler, hükümetinin yargı yetkilerini kısıtlayan yeni bir düzenleme yoluna gitmesi vs. İsrail halkını sokağa dökmüştü. Hem hükümet yanlıları hem de hükümet karşıtlar eşzamanlı olarak Kudüs ve Tel Aviv sokaklarında büyük kitlesel gösteriler başlatmıştı. İsrail’de durum öyle bir hale gelmişti ki Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ‘iç savaş’ uyarısında bulunmuştu. Savunma Bakanı görevinden alınmıştı. Yargı reformu siyasi krize dönüşmüştü. İsrail halkının ayaklanması Arap Baharı’nı hatırlatmıştı. Halk rejime karşı öfke kusuyordu. Sonunda Netanyahu geri adım atmak zorunda kalmıştı.
İsrail’in böylesi bir gerilim, iç kargaşa, kaotik bir ortam yaşadığı bir zamanda Hamas’ın “Aksa Tufanı” operasyonu aniden her şey değiştirdi! Maalesef Hamas’ın ‘Aksa Tufanı’ İsrail’in kendi içinde yaşadığı büyük sorunu unutturmuştu. Netanyahu’ya büyük bir fırsat doğmuştu. Netanyahu bu fırsatı ganimet bildi ve Gazze’ye misillemede bulunarak havadan, karadan ve denizden büyük bir saldırı başlattı. İsrail’in Gazze’yi haritadan silmek için bombardımana tutması ile binlerce Filistinlinin şehit olması, yaralanması ve bir milyon Filistinlinin yerinden/yuvasından olması dünya kamuoyunun vicdanında derin bir yara açmıştır.
Nasıl ki 1973 yılındaki Arap-İsrail savaşında ABD ve müttefiki diğer batılı ülkeler İsrail’e destek vermesi münasebetiyle çoğunluğu Arap ülkelerinden oluşan OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) petrol musluğunu keserek ABD ve batıyı cezalandırdı ise şimdi de petrol musluğunu keserek İsrail’i destekleyen ABD ve müttefiklerine cezalandırabilir!
Bugün İsrail’in Filistin/Gazze halkına yapmış olduğu zulmü bütün dünya kınamakta ve protesto etmektedir. Türkiye, Mısır, Ürdün ve İsrail zulmüne seyirci kalmayan bazı duyarlı/hassas ülkeler, İsrail-Filistin Savaşı’na son vermek ve barış ortamı sağlamak için çırpınırken ABD ve müttefiki batılı ülkelerin İsrail’e destek vermeye devam ederek barışa, insani/vicdani değerlere ve uluslararası hukuka büyük bir darbe vurmakta…
Dünyadaki tüm halkı Müslüman ülkeler, İsrail’e destek veren ABD ve diğer batı ülkelerinin mallarını protesto etseler, İsrail’in Filistin/Gazze halkına yapmış olduğu zulmü, vahşeti ve soykırımı karşısında sadece kınama değil de yaptırıma gitseler mutlaka ve mutlaka böylesi büyük bir sorunun çözümü konusunda daha radikal bir adım atmış olurlar.
Dünyanın birçok yerinde (İsrail zulmü, vahşeti ve soykırımı karşısında seyirci kalmayan ülkelerde) çok büyük çaplı gösteriler ve protestolar başladı. Bu gösteri ve protestoların her geçen gün daha da büyümesi ve çoğalması geleceğe yönelik bazı umutların yeşermesine yol açtı. Fakat Gazze, İsrail bombardımanı ile yerle-bir oldu. Filistin halkı kan-revan içinde. Gazzelilere sığınabilecek bir yer bile kalmadı. Her gün yüzlerce çocuk ve kadın ölmekte… Yüzlercesi de yaralanmakta… Umutlar tükenmekte… O yüzden iş-işten geçmeden, bu savaş bölgeye yayılmadan BM (Birleşmiş Milletler) ve DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde bu savaşa DUR diyebilecek bir çözüm yolu bulunmalı. Yoksa dünyayı büyük bir FELAKET bekliyor!..
İsrail-Filistin Savaşı’nın sona erdirilmesi ve barışın sağlanması için geriye bir tek yol kalıyordu o da Türkiye’nin önderliğinde/liderliğinde bir adım atılması… Türkiye’nin sesine kulak verilmesi… Türkiye’nin teklif ve önerilerinin dikkate alınarak icraata geçirilmesi… Zaten Türkiye garantörlük teklifinde bulunmuştu. ABD ve batılı ülkeler bu konuda bile çekimser davranıyor!.. Türkiye’nin teklifini/önerisini görmezlikten geliyorlar!.. Ve diyoruz ki Türkiye’nin bu ısrarı mutlaka ve mutlaka bir sonuç getirecektir.
Biz inanıyoruz ki İsrail-Filistin Savaşını sona erdirecek ve İsrail’in Filistin halkı üzerindeki zulmünü, vahşetini ve soykırımını durduracak tek ülke vardı o da Türkiye’dir. Türkiye’nin olağanüstü çabaları, yürütmüş olduğu diplomasi trafiği ve önermiş olduğu çözüm yolları boşa gitmeyecektir. Tabi ki faturasını İsrail’e ödetmek şartı ile… Tabi ki İsrail’in bir savaş suçu işlediğini bütün dünyanın gözleri önünde kanıtlayarak…
YORUMLAR