İZ BIRAKAN ÖĞRETMENLERİM
Sevgili dostlar, 24.Kasım günü öğretmenler günü, gazetemiz sizin elinizde olduğunda üç beş gün geçmiş olacak. Bu kutlu gün münasebetiyle ben deniz de hayatımdan geçen, bende iz bırakan öğretmenlerimi yâd etmek ve aramızda geçen acı tatlı anıları sizlerle paylaşmak istedim. Bu vesile ile Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş öğretmenlerimin ve öğretmenlerin mekânları cennet olsun. Yaşayan öğretmenlerim ve tüm öğretmenlere de Allah selâmet versin.
Öğretmenlerim ile anılarımı sizlerle paylaşırken hatırladığım öğretmenlerimin ad ve soyadlarını buradan paylaşarak yazacağım. Hatırlayamadıklarımı da branşlarını yazarak anmaya çalışacağım.
İlkokul öğretmenim, Rahmetli Cahit TEMİZ, kendisi babacan, güler yüzlü, kıymetli bir kişilikti. Sevgili dostlar çoğu arkadaşım bilmez ben, solak bir insanım. Kesinlikle sağ elimle bir şey yapmam mümkün değildir. Sizler sağ elinizle yaptığınız tüm aktiviteleri ben sol elimle yapıyorum. İlkokulda harfleri öğrenme, heceleme aşamalarından sonra sıra defterimize şekiller, harfler yazmaya sıra gelmişti. Ben deniz sol elle yazmaya başlamıştım. Cahit öğretmenim, bunu fark etmiş ve aileme konuyu aktarmıştı. Rahmetli babam da öğretmenime ısrarla benim sağ elimle yazmaya alıştırması için ricada bulunmuştu. Artık ben derste ne zaman sol elime kalemi alsam, Cahit öğretmenim elime acıtmayacak şekilde elime cetvelle vururdu. Ben de hemen kalemi sağ elime alırdım. Rahmetli babamın ricası, rahmetli öğretmenimin bitmez azmi ve ısrarı sayesine sağ elle yazmaya alışmıştım. Bugün yazı yazmanın haricinde hala her aktivitemi sol elle yapmaya devam ediyorum.
Bir enstrüman aleti çalmayı hayatımda çok istemişimdir. Özellikle gitar çalmayı çok istemişimdir. Hatta bunun için özel ders bile aldım. Solak olmama rağmen bir iki parçada çalmaya başlamıştım. Ama solaklığım bana engel oldu. Gitarın tellerinin yerlerinin değişmesi gerekiyordu. O işlerde girmedim. Solak olup başarılı olan Rahmetli Arif SAĞ hocayı da her zaman takdir etmişimdir.
Diğer bir ilkokul hocam, Rahmetli Zehra NAMVER öğretmenim de son beşinci sınıfı okudum. Bir yıllık bir öğretmenliğimi yapmıştı. Zehra öğretmenim rahmetli bir kolonya dökerdi sonra saçlarına sürerek, evet çocuklar nerede kalmıştık.
Ortaokul din dersi öğretmenim Rahmetli Ahmet KOCAMAN, hocam senden Allah razı olsun! Din derslerine bizlere ısrarla öğrettiğin, Fatiha ve diğer süreler, verdiğin kıymetli bilgiler. Unutulmadın Ahmet hocam…
Bizim zamanımızda yabancı dil dersini kura ile belirlenirdi okula kayıt yaptırırken, herkes İngilizce dersini istediğinden dolayı, Fransızca ve Almanca dersleri tercih edilmezdi. okul idaresi, bu yüzden kura yoluna gitmeyi uygun bulmuşlardı. Rahmetli babamda, yabancı dilimin İngilizce olmasını istiyordu tabiî ki ben de istiyordum. Kayıt günü kurada ben Fransızcayı çekmiştim. Ben çok üzülmüş, babam bana kızmış tüh senin eline diyerek o da üzülmüştü. Neyse ki Rahmetli babamın, girginliği ve ikna kabiliyeti sayesinde yabancı dilimi İngilizce olmasını sağlamıştı. Babacığım ne mücadele vermiştin. Mekanın cennet olsun!
İngilizce dersimize gelen hocam, Saide KÖK büyük bir ihtimalle rahmetli olmuştur. Olmamışsa Allah selamet versin. Derse gelirken gözünde kocaman televizyon gözlükle gelir, hiç ciddiyetini bozmazdı. Hiç unutamam Saide hocam, ‘’I’m a teacher’’ repliğini. Senden çok şeyler öğrendim. Zihnimize kelimeleri öyle güzel girmesini sağlardın ki! Hocam emeğiniz boşa gitmedi. Hala aklımdalar…
Osman hocam soyadını unuttum kusura bakma! Tarih öğretmenim hocam değil sanki arkadaşımızdın.
Edebiyat hocam isminizi unuttum. Failâtün /failün hiç unutmadım! Hece ölçüleri, aruz ölçüleri, beyitler kafamız karışırdı. Ama hep senden sekiz alırdım. Dersinde sıkılırdım ama severdim de! Belki de naçizane şair olmamda bu derslerin bir etkisi olmuş mudur bilmiyorum. Ama o zamanlarda başlamıştım şiir yazmaya! Sınıfımızdaki kızlara platonik aşklar besler, sonrada onlara şiirler yazardım. Türkan soyadını yazmıyorum, hiç unutulmadın! Tabi ben de sınıf başkanıyım havam bin beşyüz. O sıralar her kesin tuttuğu bir büyük takım vardı. Ben büyük takım tutmuyordum. Sadece Samsun sporluydum. Türkan, ise koyu Galatasaraylıydı. Seni etkilemek için Galatasaraylı olmuştum. Ahhh o aşklar… Ne güzel günlerdi o günler, keşke tekrar o günlere dönebilsek.
Fen derslerimize giren Tayfun OKTAV hocam, okulun en şık giyinen öğretmeni değil adeta mankeniydin.
Lisede daktilo derslerine giren aynı zamanda okul müdürümüz Abbas BALKIZ hocam, daktilo yazmasını okul hayatımdan önce öğrendiğim için dersinde hiç zorlanmazdım. ‘’Dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar’’ ne tekerlemeydi ama!
Lisede İngilizce derslerine gelen halen avukatlık yapıyor o yüzden sadece ismini yazacağım. Süleyman hocam, dersinde müthiş kopya çekerdim. Asla anlamazdın. Dokuz veya on mutlaka alırdım. Bana bak çalışınca oluyor miraç! Derdi. Bende bıyık altından güler evet hocam, çalışınca oluyor derdim. Mezun olduk artık notlar idareye verildi. Süleyman hocama nasıl kopya çektiğimi anlatmış, helal olsun güzel yedirdin demişti.
Bütün notlarım sekizden aşağı değil sadece matematik birinci önem beş, ikinci dönem 4.25 ortalaması, yani 0.25 verilecek 4.5 olacak. Ve ben 4.5’ dan beş alarak, teşekkür alacağım. Böyle bir sıkıntı var. Matematik hocasına olayı anlattım. Tamam miraç hallederiz dedi. Yani 0.25 not istiyorum. Karne alma günü geldi heyecanlıyım. Sınıfta teşekkür alacak üç kişiden biri benim. Karneyi elime aldım, beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Matematik 4 tek dersten bütünlemeye kalmıştım. Deliriyorum, hemen matematik hocasını buldum. Karne elimde zangır zangır titriyorum. Hocam, ben size söylemedim mi? Sizden 0.25 puan istemiştim, teşekkür alacağım demedim mi diye sorduğumda, hocamın cevabı beni daha da bitirmişti. Miraç özür dilerim, ben sana inanmamıştım. Bütünlemede, sınavı verene kadar canım çıkmıştı. Ah! Hocam teşekkürümü nasıl da yemiştin!
Hayatımdan, çok renkli anılar geçti. Sevdiğim kızı, dershanede bulmuştum. Samsun dershanesi, ilk öğrencileriyiz, heyecanlıyız, içimiz kıpır kıpır. Bu dershane, bana şiir kitabımda şahsına şiirler yazmama sebep olan, aşık olduğum, unutamadığım aşkımı ve bana AÖF’yi kazandırmıştı. İsmini yazmıyorum kara gözlüm iyi ki seni tanımışım.
Bafralı sevdiğim, seni de bir dershanede tanımıştım. İlk akrostiş şiirimi sana yazmıştım. Şiir kitabımda o şiirin yerini aldı merak etme! Sende unutulmadın…
Hayatımdan çok öğretmenler, hocalar, geldi geçti. Çoğu öğretmen veya hocalarımla mutlaka bir anım olmuştur. Bu anılarımdan bazılarını öğretmenler günü münasebetiyle, sevgili dostlar sizinle bu köşemde paylaşmaya çalıştım.
Bu kutsal, ulvi görevini yerine getirirken kahpe kurşunlarla şehit düşen Başta Aybüke öğretmen ve tüm şehit olan, öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun…
Sevgili dostlar, aklınıza geleni, içinizden geçeni, acı tatlı anılarınızı, duygularınızı özelliklede kendinizi mutlaka yazın. Tabiatı, elinize konan uğur böceğini, parkta oturan yaşlı bir teyzeyi nasıl hissediyorsanız mutlaka yazın. En önemlisi de sağlığında annenizi, babanızı yazın ve onlara okutun.
Benim gibi, şiir kitabımı anneme gösteremeden göç etmesinin acısını, içinizde yaşamayın.
Anneciğim seni hala unutmadım…
Miraç MORÇÖL
21 Kasım 2023
Samsun
YORUMLAR