Kadına Şiddette Maksat Denetim mi?
Kadına Şiddette Maksat Denetim mi? Kanlıca sahilinde Hasan Amca ile ayak üstü İstanbul sözleşmesini konuştuk. Bakın neler dedi: - Hem...
Kadına Şiddette Maksat Denetim mi?
Kanlıca sahilinde Hasan Amca ile ayak üstü İstanbul sözleşmesini konuştuk. Bakın neler dedi:
- Hem usulde hem de uygulamada yanlışta ısrar ediyoruz. Nedir bu yanlışlar? Açıklayayım:
Televizyonlardaki açık oturumda:
1.Kadın haklarını öne çıkaran ve kadına şiddeti reddeden İslam hukukçuları yok,
2.Kur’an konusunda akademik çalışma yapan ilahiyatçılar yok,
3.Sosyolog, Psikolog, psikiyatri, PDR ve aile danışmanı yok,
4.Ailenin temelini ve ailenin geçirdiği evreleri bilen, uzman tarihçiler yok,
5.Katolik ve Ortodoks’un temsilcileri yok,
6.Şiddet alanında uzman hukukçular yok,
7.İstanbul sözleşmesi metnini analiz edecek felsefeciler, sosyologlar ve edebiyatçılar yok,
Demek ki maksat bağcıyı dövmektir, maksat üzüm yemek değildir…
Dönelim İstanbul Sözleşmesine.
Eleştiri 1
Sözleşmenin 3. Maddesinde ifade edilen: “toplumsal cinsiyet rolleri”, herhangi bir toplumun, kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve özellikler olarak anlaşılacaktır;” cümlesinde LGBT’nin tanımı yapılıyor. LGBT bu maddeye dayandı, Batı’da 500.000 kişiyi ile yürüyüş yapmıştır…
Eleştiri 2
Aile kavramının güçlü olduğu bir toplumda muğlak (net olmayan) ifadeler infiale yol açabilir. Muğlak olan “Toplumsal cinsiyet rolleri” cümlesinde:
1.Açıklama veya düzeltme yapamıyorsun,
2.Çekince koyamıyorsun.
Çünkü Sözleşmenin 2. ve 3.maddelerine çekince koyamazsın diye bağlayıcı bir ibare koymuşlar. “Toplumsal cinsiyet rolleri” cümlesi de 3. Maddede yer aldığı için çekince koyamıyoruz.
Eleştiri 3
Madde 27: Mealen: Kadının beyanını destekleyenlerin makul gerekçeleri sunması için teşvik edilecektir.
Peki,27.maddede yazılmayan nedir?
Kadının beyanı iftira olduğunu iddia eden görgü şahitleri veya diğer kanıtlar da değerlendirilecektir diye bir cümle yoktur.
Tek taraflı kadının beyanı esastır şeklinde talimat vardır… Tek taraflı beyanın esas olması demek, her türlü şiddetin teşvik edilmesi demektir...
Bir örnekle konumuza devam edelim:
Türkiye’den bir bürokrat Fransa’ya gitti. Sokakta gezerken bir kadın veya Fransa bürokratından bir kadın, T.C. bürokratı, bana tacizde bulundu dediği zaman Fransa hemen alacak belki de tutuklayacak. Bu olay başbakan içinde, cumhurbaşkanımız içinde geçerlidir.
Örnek: ABD’nin, Halk Bankası Genel Müdür yardımcısı Hakan Atilla’yı tutuklaması gibi…
Eleştiri 4
İstanbul sözleşmesinde Avrupa Konseyinin, sözleşmeyi onaylayan ülkeleri denetleyebilir ibaresi vardır. Avrupa Konseyi tarafından görevlendirilen denetmenler, Kadına Şiddeti bahane ederek Güney ve Güney Doğu Anadolu’da:
1. Aileleri, devlete karşı isyana teşvik edebilir,
2. PKK ve YPG gibi terör örgütlerine destek verebilir.
Eleştiri 5
Batı’dan gelen bir sözleşmeyi onaylarken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar:
1.Teröre, nasıl ve ne kadar destek verebilir?
2.Aileyi %1 oranında da olsa, olumsuz etkisi var mı yok mu?
3.Sözleşmenin hangi maddelerine çekince koyabiliriz?
Sonuç:
1.Batı ve Avrupa’nın derdi, aile içinde şiddet veya kadına şiddet değildir. Derdi, Türkiye’yi denetleyebilmektir.
2.Sözleşmenin feshedilmesi isabet olmuştur…
Selam ve saygılarımla…