Kafa karıştırıcılıkla mı vazifelisiniz?

Oldum olası ezikleri sevmem. Ezikler statü atlamak peşindedir ve bu uğurda her şeyi yapabilecekleri için “tehlikeli” bile sayılabilirler.

Statü, durum, statüko. Kazanılan mevki, seviye, îtibar, saygınlık yönüyle  bulunulan hal demek. Doğuştan elde edilen soyluluk mevkii yàni aristokrasinin verdiği statüler batıldır.

Bu nedenle Müslüman, malca zenginlik ve sair hallerin sağladığı fani dünya statülerine değil, ruh asaletine talip olmalıdır.

Yazarlık da bir statüdür ama her kişi yazar olamaz. Velev ki en meşhur gazetede yazsın, velev ki şöhreti sınırları aşsın. Ruh asaleti olmalı, hak dâvasına talip olmalı, mütevazı ve kelâmının sorumluluğu ile ezilmelidir yazar, el âlemin statüsü karşısında değil.

“Şöyle yazayım, şunu konuşayım da cümle âlem benden bahsetsin” diyerek kalem oynatan kişi makbul yazar değildir.

Şöhretli kalem sahibi Müslüman (!) yazar “Ben Arz-ı Mev’ûd bendesiyim. Hadimiyim. Zaten bu her Müslüman için  böyledir, böyle olmak zorundadır. Bu bizim için şeref ve Hamd vesilesidir” diye yazmış.

Arz-ı mev‘ûd tâbiri Kur’ân’da geçmez. Hz. İbrâhim (a.s) ve Lût (a.s)’ın “bereketli kılınmış” bir diyara ulaştırıldıkları (Enbiyâ 21/71). Firavunların baskısı altında yaşayan İsrâiloğulları’nı Hz. Mûsa (a.s)’ın, “Ey kavmim! Allah’ın sizin için yazmış olduğu arz-ı mukaddese giriniz ve arkanıza dönmeyiniz; sonra hüsrana uğrayanlardan olursunuz” (Mâide 5/21) deyişi kavminin bunu reddi, böylece arz-ı mukaddesin onlara kırk yıl haram (yasak) kılınışı (Mâide 5/22-26) yer alır fakat Arz-ı Mev’ûd geçmez.

Kur’ân’da “arz-ı mukaddese”, “bereketli arz” ifadeleriyle ve İsrâiloğulları için yaratıldığı belirtilen yerin neresi olduğu açık olarak bildirilmemiştir.

Yahudiler arz-ı mev‘ûddan uzaklaştırıldıktan sonra (M.S. 70) daima bunun hayaliyle yaşamışlar, zaman zaman ortaya çıkan sahte mesîhler de oraya kavuşma idealini körüklemişlerdir. Hattâ bu sahte mesîhlerden bazıları “Arz-ı Mev’ûd”u önce Filistin, sonra da bütün yeryüzü şeklinde yorumlamışlardır. Siyonizmin ortaya çıkış sebebi de Arz-ı Mev’ûd idealinin gerçekleşmesi arzusudur.

O hâlde nasıl oluyor da “her Müslüman için böyledir, böyle olmak zorundadır” ilâveleriyle pekiştirilerek “Ben Arz-ı Mev’ûd bendesiyim” denilebilir? Şöhretli yazar neyin peşindedir? Kafa karıştırmak mı istiyor?

Birçok malûmat sahibidir sayın yazar fakat kafası karışıktır. Yazılarının birçoğunda böyledir. Herşey birbirine girmiş, fakat şuurlu bir şekilde değil, rastgele. Yàni içinde çeşitli bakliyatlar ve sair nimetler olduğu halde lezzetle yenilen bir Aşure değil, şaşırmışların Şaşure’si ortaya çıkıyor.

Şimdi birtakım «aşı olmayın, aşının zararları» konferansları veriyor, mitinglerde konuşuyor sayın yazarımız. Şaşure bilgileri derleyip sunduğu bu nutuklarında da aynı hal gözleniyor. O yüzden de ciddîye alınmıyor.

Yeri gelmişken sorumluluğumu müdrik olarak söyleyim.

Bendeniz de aşı mevzuunda tatmin olmuş değilim. Baksanıza hálâ TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 2020 yılı “aşı olanlar, olmayanlar ölüm ve ölüm nedeni istatistikleri”ni yayınlayamadı.

Oysa bilim insanları, dünya pandemi nedenli ölümlerinin tahmin edilen ortalamanın üzerinde gerçekleştiğini ve Türkiye’de de bu (pandemi nedenli) ilâve ölümlerin görülebilmesi için TÜİK istatistiklerine ihtiyaç olduğunu söylemekte.

Ertelenmiş olan bu verilerin neden yayınlanmadığına dair suale verilen cevap “idari kayıtlardan üretilmekte olan istatistiklere ilişkin çalışmaların henüz tamamlanamamış olması” Yersen…

Hani bu veriler, grip gibi viral hastalıkların da “Kovid-19 olarak” kayda geçirildiği iddialarına da cevap olacaktı? Cevap olamadığı için mi yayınlanmıyor yoksa tam da “aşı ısrarının” zulm olduğu cevabı mı çıkıyor istatistiklerden?

O hâlde sayın meşhur Müslüman yazar ve TÜİK’e müşterek bir sualim var: “kafa karıştırmakla mı vazifelisiniz?” 31.08.2021