Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Kâfirlere benzememek.

Mü’min ile münafığın en ciddî, en bariz farkı nedir? El cevap: Mü’min doğru insandır, münafık ise yalancı…

Kendine yalancı, en yakınlarına ve dahi topluma karşı yalancı, hattâ (gaybı yegane bilen, kalplerdeki sırrı, o kalbin sahibinden daha iyi bilen) Allah’a karşı bile yalancı…

Bir hadîs-i şerîf: Ebu’d-Derda (radiyallahü anh) ile Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında şöyle bir konuşma geçer:

Ebu’d-Derda (radiyallahü anh) sorar, “Yâ Resûlullah! Mü’min hırsızlık yapar mı?” Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) cevaben, “evet, bazen olabilir…” Ebu’d-Derda (r.a) bu kez “mü’min zinâ edebilir mi?” diye sorar. Peygamberimiz (salat’u selâm olsun ona) bu suale de “Ebu’d-Derda hoşlanmazsa da, evet (yapabilir) cevabını verir.

Ebu’d-Derda (r.a) son olarak, “Peki, mü’min yalan söyler mi?” sualini tevcih edince iki cihan güneşi efendimiz (s.a.v) yerinden doğrulur ve “asla, asla… yalanı iman etmeyen kimse uydurur” buyururlar. (Kenzu’l-Ummal, hd. No: 8994).

Bu hadîs-i şerîf İslâm ahlâk ve seciyesinin temel düsturuna işarettir. Hırsızlık, kumar, zinâ gibi büyük günahların (günah-ı kebair) Müslümanı kâfir yapmayacağını göstermenin ötesinde, gerçekten mü’min vasfı taşıyabilmek için asla ve kat’a yalan söylenmemesi gerektiğini de kesin dille beyan eder. Zira yalan münafıklığın en büyük alametlerindendir.

Muhterem okurlarım, bendeniz de “bil ey nefsim” diyerek arz edeyim ki, Cehennem biletleri almak istemiyorsak önce dilimizi yalanlardan temizlemek zorundayız.

Müslüman, yalancılardan olmamak için:

Kur’ân’ı re’y ve heva ile (kafasına göre) asla tefsir etmemek, kâfirlere (hiçbir haliyle) benzememek, Kur’ân harfleriyle olan İslâm yazısını iltizam (tercih, tarafında olmak, lüzumuna inanmak), sofrasında mümkünse fakir bulundurmak, korona ve sair nedenlerden bunu yapamıyorsa fazla lokmalarını fakirlere dağıtmak ve en önemlisi yalandan, gıybetten, iftiradan ve diğer bütün lisán (ve dil) afetlerinden uzak olmak zorundadır.

Ne siyasette politika yapacağım diye, ne alışverişte yalanın zerresi bile caiz değildir. Karı kocanın arasını yapmak, boşanmalarına mani olmak gibi bazı konularda haddi aşmadan küçük yalanlar caiz ise de bu gibi hallerin dışında asla yalan konuşmamalı, doğruğun namazımız için bile geçerli olduğunu unutmamalıyız.

Kur’ân’da «namazı dosdoğru kılmak» tâbiri var. Hadîs-i şerîf’te ise, “kimsenin namazı sizi aldatmasın, onun dirhem ile münasebetine (de) bakın…” buyurulur. Yàni birinin namaz kıldığını görüp hemen doğru biri olduğunu düşünmeyin, ona para (emanet, ticaret) ile test etmeden, herşeyinizi teslim etmeyin… Belki o namazı riyâ için kılıyordur.

Hedef, «sırat-ı müstaqîm» hayatıdır. Mahşer günü hesabımızı böyle bir hayatı yaşayıp yaşamamış olmamıza göre verecek, sonra da adı «SIRAT KÖPRÜSÜ» olan (tam olarak mahiyetini ancak Allah’ın bildiği, kıldan ince denilen) geçitten geçebilenler Cennet’e, ebedî mükâfata kavuşacak…

Demek ki neymiş? Cennetlik veya (muhafazallah) Cehennemlik olup olmadığınız, DOĞRULUK KÖPRÜSÜNDEN selâmetle geçmekle olacak!.

Ne mutlu o müstaqîm olanlara.

Hemşehrim evliyâdan Diyarbekirli Said Paşa Hazretleri’nin «Müstaqîm Ol» isimli ve manzum açıklamalarını da yazarak, internete ilk defa bendenizin koyduğu, fakat o haber sitesini kapatmak zorunda kaldığım için şu anda yalnızca intihalcilerin (hırsızların, araklayanların) ismimi zikretmeden yayınladıkları mübarek şiiri de (Eskişehir seyehatim nedeniyle yazamadığım iki günden birine koyuyorum) lütfen ihmal etmeyin, okuyunuz. 12.01.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER