Kâğıtlar Her Gün Yeniden Karılıyor
Emperyalist, hegemon güçler siyasi kumarhanelerinde her gün masalar kurup kâğıtları yeniden karıyor.
Soymak, ütmek, olmazsa dövmek!
Oyun, coğrafyalara göre kuralları değişen “Poker”!
Oynadıkları oyunda güçlü/zayıf ne kadar oyuncu varsa hepsi Türkiye’nin kendi yanlarında oyunda olmasını istiyor.
İkinci dünya savaşından bu yana üyesi bulunduğumuz BM, AB ve NATO paktlarının içinde hiçbir zaman müsavi (karşılıklı,denk) bir komşuluk diyaloğu görememiş bir ülkeyiz.
Türkiye ne zaman bağımsız bir ülke gibi hareket etmeye kalkışsa uğradığı darbe ve krizler neticesinde kendini komada ve yoğun bakımda bulur.
Osmanlı İmparatorluğuna Sevr Antlaşması öncesinde kimler nasıl saldırmış ise şimdide Türkiye’ye aynı güruh, aynı düşünce ve planlarla saldırmaktadır.
Bir farkla!
Şimdiki Türkiye güçlü jeostrateji, jeodiplomasi ve kendi silâhlarını kendi üreten bir konuma sahiptir.
Karşılarında siyaseten kararlı bir Türkiye var.
Bu seviyeyi ince diplomasi ile yüceltebilmek, Türkiye’yi dünyada saygın devletler arasına sokacaktır.
Lâfla peynir gemisi yürümez.
Türkiye, dünyanın merkezi olan Avrasya’nın da merkezinde, Avrupa’nın jeostratejik siyasetinde 1815’ten bu yana tarafsızlık politikası ile ünlü İsviçre’den daha tarafsız bir diplomasi yürütmesine rağmen terörle, oryantalist tanımlamalarla, ekonomik ve siber saldırılarla, şimdide savaş tehditleri ile çökertilmek istenmektedir.
İngiltere’nin 1919’da İzmir’e çıkartıp yalnız bırakmalarının ardından yedikleri dayak neticesinde mabadlarına bakarak kaçtıklarını Yunanlılar unutmuşa benziyor.
Maksat Türkiye’yi çift taraflı baskıya almak.
Türkiye yıllardır tehdit gördüğü Kuzey Suriye için bir askeri harekâtı daha programına aldığını ilân etmesinin ardından dünya jeopolitiği, askeri ve güvenlik politikaları, ekonomik geçiş alanları, bazı siyasi dostluklar/düşmanlıklar yeniden revize edilerek Türkiye’yi durdurmak için bir dizi faaliyetlere başlandı.
Bu meyanda BM, NATO, AB ve ABD, Rusya ve İran başta olmak üzere Türkiye ile yoğun bir diplomasi trafiği başlatıldı.
Ülkemize son bir haftada yoğunlaşan Batılı diplomasi trafiğinin birinci nedeni Suriye harekâtı olmakla birlikte, Rusya ile diplomatik ilişkisi olan ve Batı diplomasisi ile görüşen tek ülkenin Türkiye olması, Rusya’ya iletilecek gizli/açık Batılı mesajların Türkiye üzerinden ulaştırılması yoğunluğa artı katkı yapmış durumda.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar harekâtla ilgili “ kimse karşımıza çıkmasın, yeri ve zamanı geldiğinde gerekenin yapılacağını” vurguladı.[1]
Diplomasi devam ediyor.
Diplomasinin fişi çekilince savaş fişi takılacak.
Türkiye, İsrail gibi sabaha karşı gidip siperleri bombalamıyor.
Türkiye, Uluslararası Hukuk disiplinine uygun olarak saldırıya uğradığı mezkür bölgeye niçin, nereye kadar ve ne şekilde bir operasyon yapacağını dünyaya deklere etti.
Bu arada Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov’ dan Türkiye’ye kritik bir ziyaret, Türk dışişleri Lavrov; “7-8 Haziran 2022 tarihlerinde ülkemize bir çalışma ziyaretinde bulunacaktır. Ziyaret çerçevesinde yapılacak temaslarda ikili ilişkilerimiz ve bölgesel konular ele alınacaktır” denildi. [2]
Diğer taraftan Kuzey Makedonya, Bulgaristan ve Sırbistan’nın uluslararası ilişkiler kapsamında silâhsız bir siyasetçi olan Lavrov’a ve diplomasi heyetine hava sahalarından uçuş izni vermemeleri diplomasi tarihinde eşine rastlanılmamış bir “skandal” olarak yorumlanmıştır.
Türkiye’nin Suriye harekâtı ABD, Rusya ve İran’ı özellikle ilgilendirmektedir.
Bölgede her üç ülkenin de askeri birlikleri var.
Suriye zaten üçe bölünmüş durumda.
Türkiye’nin söz konusu Suriye harekâtından İran katmerli bir şekilde rahatsızlık duyduğunu açıkladı.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “Saldırı Ortadoğu’da yıkıma neden olacak” açıklamasında bulundu.[3]
Bu günlerde Türkiye’ye gelecek olan İran dışişleri bakanı ile Türk dışişleri bakanının sözde “saat uyuşmazlığı” neden gösterilerek görüşmenin iptali cihetine gidilmesi manidardır.
Türkiye’nin yapacağı Suriye operasyonu İran’ın yayılmacı temel hedefleri ile tamamen ters düşüyor.
ABD’nin İsrail’e rağmen Türkiye için cesaretlendirdiği İran, Türkiye’nin yapacağı bu harekâtla ciddi bir proje kaybına uğrayacaktır.
İran Suriye’de, özellikle Şam bölgesinde, “Şii” yayılmacılığını projelere dökerek oluşturduğu askeri ve sivil üretimleri Haşdişabi üzerinden savaş alanlarına taşımakta, ne olursa olsun Beşşar Esad’ı iktidarda tutmak için bütün gücünü ortaya koymaktadır.
İran, Suriye’de yaptığı Şiileştirme projesi üzerinden Ukrayna savaşı muvacehesinde Rusya’nın boşaltacağı/boşaltmak mecburiyetinde kalacağı Lazkiye limanını kendisinin doldurarak petrolünü Akdeniz’e akıtacak bir hat planlamaktadır.
Aynı zamanda bu bölgede Hizbullah milisleri ile konuşlandıracağı uzun menzilli füzelerle özellikle İsrail’i baskı altında tutmayı planlamaktadır.
Bütün bu irdelemeler, Lavrov’un Türkiye’de yapacağı görüşmeler kapsamında uygulama biçimi ve yönü bulacaktır.
Başta İran olmak üzere bütün dünyanın merak ettikleri Türkiye’nin Suriye harekâtını nerede sonuçlandıracağıdır.
Rusya/Ukrayna savaşı hem Rusya hem ABD’nin diplomatik sıkışıklığı anlamına gelmekte zira, Türkiye’nin söz konusu harekât için uygun zaman seçtiği düşünülmektedir.
Süreç tırmanmaktadır.
Bu günlerde Rusya’nın açık diplomasisi Türkiye’ye aleni düşmanlık taşımasa da gizli projelerinde Amerika’dan seken PKK/YPG ile Suriye devlet güçlerini birleştirmek olduğunu biliyoruz.
PKK/YPG Rusya’ya bu kartı açmadı.
Benim aslı unsurum Amerika’dır diyor.
Rusya, Ukrayna savaşı ile Suriye’de Türkiye’nin önünü kesme gücünü kaybetmiştir.
Değişen dünya konjonktüründe Rusya bir açık/örtülü, Türkiye/İran savaşını destekler mi?
Türkiye kararlı!
Türkiye’nin canı yanmış!
Türkiye son kırk yıldır canını, malını, aklını ve iradesini teröre vermiş durumda.
Hem Rusya’nın hem ABD’nin Suriye politikalarında nihai ortak arzuları ortamı Türkiye/İran savaşına bırakmak olabilir mi?
Böyle bir savaş her iki emperyalist ülkeye derin nefes aldırır.
Ukrayna savaşına kadar Rusya İran’la birlikte anılmaktan hiç hoşlanmıyordu.
Şimdi o lükste değil.
Rusya’nın Ukrayna savaşı ile tendon ve kas sistemleri yarı felç durumda, kemiklerinde hareket kabiliyeti kalmamış gözüküyor.
İran’ın Suriye’ye yerleşmesinden rahatsız olacak tek bir ülke var.
İsrail!
İsrail’de Türkiye/İran kapışmasından memnun kalabilir.
Birbirini yesinler diyebilir.
İran, Türkiye/Azerbaycan Karabağ zaferinin ardından, Türkiye/Ermenistan diplomasi diyaloğunun başlaması, Zengezur Koridorunun açılıyor olması ile kaybettiği ekonomik ve askeri stratejinin yanında Türkiye’nin Suriye’ye yapacağı olası harekâtı kaldıramayabilir.
Rusya ve Türkiye’nin Lavrov’un gelmesi ile görüşecekleri önemli konulardan bir diğeri de “tahıl koridoru” meselesidir.
Ukrayna’da depolu “on bir milyar Euro” değerindeki tahılın Türkiye/Rusya aracılığı ile Karadeniz’den taşınma meselesi.
Anlaşma sağlanabilirse Odesa limanı önünde serpiştirilmiş mayınların temizlenerek Türkiye/Rusya/Ukrayna öncülüğünde yüksek ticari gelire havi taşımacılığın teknik kapasitesi yüksek Türk mayın temizleme ekibi kontrolünde rahatlıkla sonuca ulaşabileceği düşünülmektedir.
Ancak Ukrayna, Rusya’nın denizden saldırmazlık garantisi vermesi halinde konuyu görüşmeye ve mayınları temizlemeye açabileceğini söylemektedir.
Söz konusu tahıl Ukrayna’dan çıkartılamazsa başta Afrika, bir çok bölge ve ülke açlıkla karşı karşıya kalacaktır.
Amerika’dan Ukrayna’yı çılgına çeviren açıklama dünya diplomasisine ders niteliğinde!
ABD Başkanı Joe Biden, “Ukrayna, barış için Rusya’ya toprak vermeli mi?” sorusuna dikkat çeken bir yanıt verdi. Biden, “Barış için Ukrayna’nın toprak konusunda taviz verip masaya oturması gerekebilir” şeklinde konuştu.[4]
Dünya nüfusunun sekiz milyara yaklaşması, emperyalizmin adalete ve merhamete ihtiyaç duymaması, kuvvetlinin haklı olduğu plastik bir evrende insanlığın önü kaos gözükmektedir.
İç barışını sağlamış ve devlet hafızasını oluşturmuş milletler, stratejik sabır gösterebilen ve uzun müddet proje yürütebilen devletlerdir.
Türkler, Cumhuriyetle birlikte Batı ile girdiği angajmanlardan vazgeçiyor.
Kendi medeniyet ve kültür iddialarına sahip çıkarak Türk Devletleri Teşkilatını vücuda getiren Türkler, Avrasya bölgesinde etkili bir güç olduklarını dünyaya ilân etmişlerdir.
Türkiye savaş istemiyor.
Savaş isteyen siyasi Lejyoner temsilcilerine karşı da kararlı duruş sergiliyor.
Saygılarımla.
Kaynakça:
1-)Hulusi Akar’dan harekat açıklaması: Kimse karşımıza çıkmasın (ensonhaber.com)
2-)Dışişleri Bakanlığından resmi açıklama! İşte Lavrov’un Türkiye’ye geliş tarihi (aksam.com.tr)
3-)https://www.aksam.com.tr/dunya/iran-cumhurbaskani-ruhaniden-suriye-harekatina-iliskin-aciklama-ortadoguda-yikima-neden-olacak/
4-) Biden’dan şaşırtan Ukrayna çıkışı: Bir taviz verilmesi gerekiyor (aksam.com.tr)
5-)Suriye harekatı nereye, nasıl olmalı? | Akıl Odası – YouTube
YORUMLAR