Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

KIBRIS TÜRKÜ’NÜN İSTİKLALİNE VE İSTİKBALİNE SAHİP ÇIKMA KARARLILIĞININ GÖSTERGESİ

Başkent Postası/ Murat Genç

Başkent Postası/ Murat Genç

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40’ıncı yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen resepsiyona katıldı. Beraberinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ile resepsiyona katılan Bakan Yaşar Güler yaptığı konuşmada şunları söyledi:

KIBRIS TÜRKÜ’NÜN İSTİKLALİNE VE İSTİKBALİNE SAHİP ÇIKMA KARARLILIĞININ GÖSTERGESİ

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40’ıncı yıl dönümünün haklı gurur ve mutluluğunu yaşadığımız bu özel ve anlamlı günde, sizlerle bir arada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle Cumhuriyet Bayramımızı en içten duygularımla kutluyor; Sayın Cumhurbaşkanımızın selamlarını iletiyorum.

Ayrıca sizlerin şahsında Kıbrıslı kardeşlerimize de saygılarımı sunuyor, selamlarımı gönderiyorum.

Sözlerimin başında vatanı, bayrağı ve istikbali uğrunda şehit olan Mücahit, Mücahide ve Mehmetçiklerimiz ile ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimize saygı ve şükranlarımı sunuyorum.

Kıbrıs sorunu, Rumların Kıbrıs Türklerini, 1960’ta kurulan Ortaklık Devleti’nden dışlama, Ada’da birlikte yaşama mutabakatını terk ederek Türkleri sindirme ve haklarını gasp etme girişimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Maruz kaldıkları bu zorlu süreçte Kıbrıs Türkü, Ada’daki mevcudiyetini ve kazanılmış haklarını muhafaza etmek için destansı bir mücadele vermiştir. Türkiye, bu haklı mücadelesinde daima Kıbrıslı kardeşlerinin yanında yer almıştır.

Bu kapsamda icra edilen 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile soydaşlarımızın katledilmesi engellenmiş; uğradıkları zulüm sona erdirilmiş, hem Türkler hem Rumlar için adaya güvenlik, barış ve huzur gelmiştir.

Kıbrıslı kardeşlerimizin yıllarca süren bağımsızlık mücadelesi, 40 yıl önce bugün zaferle sonuçlanmış ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.

Bu bağımsızlık, Kıbrıs Türkü’nün istiklal ve istikbaline sahip çıkma azim ve kararlılığının en açık göstergesidir.

KIBRIS MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ EN ÖNEMLİ ÖNCELİKLERİMİZDEN

Türkiye de o günden bugüne kadar Ada’da barış ve istikrarın sağlanması için her türlü gayreti sergilemiştir.

Her zaman ifade ettiğimiz gibi Kıbrıs, bizim millî meselemizdir. Garantör devlet olan Türkiye’nin; adadaki askerî varlığını farklı bir şekilde tanımlamak, bu konuda provokatif söylemler dile getirmek, Rum tarafına hiçbir fayda sağlamayacaktır.

Bu nedenle Kıbrıs meselesinin, Kıbrıs Türk halkının meşru çıkarlarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde bir an önce çözüme kavuşturulması, ülkemizin en önemli önceliklerinden birisidir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri üzere bu konuda bir elli sene daha kaybetmeye tahammülümüz yoktur.

Türkiye ve Kıbrıslı kardeşlerimiz, yıllarca uluslararası çözüm önerilerine olumlu yaklaşmış; ancak karşılığını hiçbir zaman görememiştir.

Artık geçmişten süregelen ve miadı dolmuş söylemlerin çözüm çabalarına katkı sağlamadığı anlaşılmalıdır.

Şu hususun altını çizmek isterim ki; statükocu söylemlerle hayal kuranlar, çözümsüzlüğün yegâne kaynağıdır.

Halen de yaptıkları askerî anlaşmalar ve üçüncü ülkelerden aldıkları askerî yardımlar ile sadece ve sadece çözümsüzlüğe hizmet etmektedirler.

Artık Ada’da tek ve kesin çözümün, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi olduğu bilinmelidir.

Temennimiz;

– Ada’da Kıbrıs Türk halkının haklarını görmezden gelen tek taraflı adımlardan kaçınılması, bu yönüyle tarihî ve mevcut gerçeklerin doğru tanımlanması,

– Yıllardır çözümsüzlüğe mahkûm edilen Kıbrıs sorununun uluslararası hukuk temelinde, barışçıl, rasyonel, eşit ve adil bir şekilde çözülmesine yönelik güçlü bir iradenin gösterilmesidir.

Muhataplarımızdan da Kıbrıs Türkü’nün ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına saygılı olarak hareket etmelerini bekliyoruz. 

ASLA TAVİZ VERMEYİZ

Ancak her zaman dile getirdiğimiz gibi barışçıl bir çözüm için çaba gösterirken millî menfaatlerimizden asla taviz vermeyeceğimiz de bilinmelidir.

Hem Kıbrıslı kardeşlerimizin güven, huzur ve refah içinde yaşadığı bir geleceği inşa etmek hem de Türkiye’nin Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini korumak için kararlılığımız tamdır. Bu kapsamda, uluslararası camiayı da Kıbrıs konusunda adil ve kalıcı bir çözüm için destek olmaya, sadece bir tarafın iddialarını desteklemeyi bırakıp konuya makul, mantıklı ve tarafsız bir şekilde yaklaşmaya davet ediyoruz.

Nitekim Ağustos ayında tamamen insani nedenlerle yapımına başlanan Pile Köyü yol projesine yönelik kabul edilemez engelleme girişimine karşı tepkimizi açıkça ortaya koyduk.

Bunun üzerine Birleşmiş Milletler temsilcileriyle yapılan görüşmeler sonucunda 23 Ekim’de yol yapım çalışmalarına tekrar başlanmıştır.

Beklentimiz, Barış Gücü’nün Ada’da bulunma misyonuna uygun hareket etmesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına saygı göstermesidir.

Ayrıca Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadaki varlığına yönelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yönetimi ile de bir anlaşma yapılması gerektiğinin altını çiziyoruz.

Sonuç olarak Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Garanti ve İttifak Antlaşmaları çerçevesinde, “Tek Millet, İki Devlet ve Tek Yürek” anlayışıyla Kıbrıslı kardeşlerinin yanlarında olmaya devam edecektir.

ÇOK DAHA GÜZEL GELİŞMELERİN OLACAĞINA İNANIYORUZ

Bugün, Türkiye’nin kararlı duruşuyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve kardeş Kıbrıs halkı geleceğe daha güvenle bakmakta; güçlü yarınlara, emin adımlarla ilerlemektedir. Büyük Türk devletleri ailesinin ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olması ve Türk Devletleri Parlamenterler Asamblesi’nde de gözlemci statüsü elde etmesi, oldukça önemli ve memnuniyet vericidir.

Bundan sonra da çok daha güzel gelişmelerin olacağına inanıyoruz.

ÇOCUKLARIN VE KADINLARIN KATLEDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ

Bölgesel ve küresel gerginliklerin tırmandığı kritik bir dönemde, Türkiye olarak sadece kendimizin ve Kıbrıslı kardeşlerimizin güvenliği için değil, Karadeniz’den Afrika’ya, Orta Doğu’dan Kafkaslara kadar barış ve istikrarın hâkim olması için yoğun gayret gösteriyoruz.

Bu bağlamda İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmaları da yakından takip ediyoruz. Gazze’de uluslararası hukukun ihlal edilmesi; hastaneler, okullar, kutsal mekânlar, mülteci kampları ile daha da vahimi çocuk ve kadınların katledilmesi ve olayın vahşet boyutuna dönüşmesi savaş suçudur ve asla kabul edilemez.

Sivillere yönelik saldırıların derhâl sonlandırılması ve acilen ateşkes ilan edilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.

Türkiye; Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, insani yardım konusunda üzerine düşeni yapmaya, Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması ve kalıcı çözüm için diplomatik girişimlerde bulunmaya devam edecektir.

Sözlerime son verirken, bu anlamlı gün vesileyle;

– Kıbrıs Türkü’nün haklı mücadelesinde emeği geçen başta kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi ve komutanlarımız ile Şehit Mücahit, Mücahide ve Mehmetçiği,

– Ebediyete irtihal etmiş kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor;

– Hayatta olan kahramanlarımıza ve onların değerli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40’ıncı yıl dönümü ile Cumhuriyet Bayramı’nı bir kez daha kutluyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyor ve iyi akşamlar diliyorum.”

#MillîSavunmaBakanlığı #YaşarGüler