Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Dr. Muharrem Avcı

KİMLİKLİ DÜNYA KİMLİKLİ KALSIN

Dr. Muharrem AVCI

Sevgili Başkent Postası ailemiz Ocak-2025’den merhaba, ay bitmeden yazımı kaleme alabildim. Dolayısıyla mutluyum. Her şey gönlümüzce olsun temennisiyle selam ve saygılar sunuyorum. Sımsıcak giriş yapmak istedim. Çünkü her şeyi kötümser bakış açısıyla değerlendirenlerden içim sıkıldı açıkçası. Bize, “ Nefes alıyorsak, ümit var demektir, umudunuzu asla tüketmeyiniz” diye öğretildi.

Evet, doğrudur; 21. Yüzyılın ikinci çeyreğine girerken, ülkemizde de, dünya da zor günler yaşıyoruz. Dünya şiddet sarmalı altında güvensiz bir yer haline gelmiş, kısmı savaş rüzgârları bizim çevremizde daha keskin esmeye başlamıştır. Özellikle, Ortadoğu’da ki orantısız güç odaklarının ortaya koyduğu insani zulüm, yürekleri parçalamaktadır. Bu bölgede, bir yandan büyük can kayıpları yaşanmakta, aç-susuz-tedavisiz-konutsuz bırakma, gelen yardımlara engel olma, bir yandan da yüz binlerce insanın üzerine gece gündüz bombalar yağdırma, yerlerinden yurtlarından etme suçları işlenmektedir. Hem de dünyanın gözünün içine bakarak tam bir yıldan fazla bir zamandır, büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır.

Dünyanın 20. Yüzyıldan itibaren artık savaşlara yeniden dönmemek gayesiyle oluşturduğu; insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, serbest piyasa ekonomisi,,,vb. stratejileri , geleceğe yönelik öngördüğü sürdürülebilir kalkınma ve gelişme hedefleri, maalesef bu vahim tablonun ardından güvenirliğini yitirmek üzeredir.

Bütün bu olup bitenler yetmiyormuş gibi, dünya üzerinde yaşanmakta olan küreselleşme süreci, insanlığı, hızla tek tipleşmeye yöneltmiştir. İnsanların zaruri ihtiyaçları bile ( fiziksel, sosyal ve psikolojik), çok uluslu markalarca aynı tarzda karşılanır olmuştur.

Fiziki ihtiyaçlarımız, en temel hatta bazı yazarların ifadesiyle en ilkel gereksinmelerimizdir. Bunların en başında gelen yeme-içme ihtiyacı için fastfood (ayak üstü) alışkanlığı oluşturulmuş; barınma ihtiyacı için, bitişik nizam çok katlı binalar inşa edilmiş; giyinme konusu, marka kavramının biçimlendirdiği modaya teslim edilmiş; cinsel ihtiyaçlar için ise, aile ve evlilik ötesi kavramlar ihdas edilmiştir.

Sosyal ihtiyaçlarımız, sanal dünyaya taşınmış, sosyal medya üzerinde konuşuyoruz, eğleniyoruz ve kahramanlıklar yapıyoruz.

Psikolojik ihtiyaçlarımız ve benlik duygumuz imaj-makerlara teslim edilmiş, nasıl pazarlıyorlarsa öyle olduğumuzu düşünüyor ve düşündürüyoruz.

Velhasıl, kendimizi bırakmışız akışa, vah vah tüh tüh ifadeleriyle yakınıp duruyoruz.

 Oysa bu işi düzeltmek için önce kimlikli dünyanın kimlikli kalmasına yönelik hizmetlere kafa yormak gerekmez mi? Şahsım, bir turizm akademisyeni olduğu için kişisel önerilerim bu doğrultuda olacaktır: Sizler ve bizler; Coğrafi işaretli ürünlerimize, somut ve soyut kültürel miraslarımıza, doğal güzelliklerimize, edebimize, imanımıza ve insanlığımıza sahip çıkalım, gelecek nesillerimize bu kıymetlerin ehemmiyetini öğretelim, onların istismar edilmesine engel olalım, bozulmalarına ve yozlaşmalarına karşı duralım. Küreselleşmeyi, geliştireceğimiz teknolojik ve bilimsel alt yapımızla karşılayalım.

Saygılarımla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER