Genel merkezi Kenya – Nairobi’de bulunan İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’a göre, pandemi dünyanın en zenginlerini çok daha zengin ederken milyonlarca insànı da feci bir yoksulluğa sürükledi.
Pandemi döneminde dünyanın en zengin 10 insànı yekûn varlıklarını 1,5 trilyon dolara çıkarırken, yaklaşık 160 milyon kişi yoksulluğa (hattâ açlığa) sürükleniyor!.
Sergideki bir tablonun, bir hat şahaserinin karşısına geçip ressamının veya hat sanatçısının hünerini düşünürsünüz değil mi?
Bendeniz de bu korona tablosu karşısına geçip düşünelim istiyorum. Düşünelim ve tezekkür edelim. Yàni Türkiye’nin başından savdığı ve el’ân savmaya çalıştığı tüm hadiseleri hatırlayarak bir daha düşünelim:
Hatırlarsınız usta istihbaratçı, eski MİT müsteşarlarından merhum Mahir Kaynak hep ne derdi?
“Bir meseleyi (bir terör olayını vs.) çözmek için evvelâ «bu hadise kimin yararına?» diye sormak gerekir” derdi. Şimdi bu altın kural ve yukarıda verdiğim bilgiler ışığında düşünelim.
Evet haklısınız, ben de öyle düşündüm. «Korona Tablosu»nun san’atkârları; Oxfam’ın isim isim saydığı dünyanın en zengin on (10) erkeğidir. Artık bundan zerre kadar şüphem kalmadı.
Korona pandemisinde her biri Türkiye bütçesi kadar olan servetlerini ikiye katlamış adamlar.
Hani şu gençlik yıllarımızda Galata köprüsünü mekân edinmiş “bul karoyu al parayı” diyen üçkâğıtçılar misâli, “ver parayı al koronayı…” demiş herifler.
Nasıl mı demişler?
O kadarını da hálâ biz mi söyleyelim aziz okurlarım? Bunun aşısı var, ilacı var.
Var da var…
(İkinci bahis) İslâm düşmanlığı ahmaklıktır
Bir zamanlar Kadıköy’de tuhafiyecilik yapan merhum Talat amcadan daha önce de siz muhterem okurlarıma çeşitli vesilelerle bahsetmiş olmalıyım.
Zátıâlileriyle sohbet etmeyi severdim. Kimi zaman geldiğimi görünce dükkânlarının karşısındaki boş mağazaya geçer; Malatya, Diyarbakır yörelerinde «kürsü» denilen kısa ayaklı taburelere oturur çaylar eşliğinde koyu sohbetlere dalardık.
Bu fevkalâde müstefid olduğum ve haz aldığım sohbetlerden birinde CHP ile alâkalı bir konu açılınca, (Kadıköy’de CHP’liler çoktur) kimseler duymasın dercesine bana doğru eğilerek kısık bir sesle, “Ercan bey, bu solcu takımı ahmaktır, neredeyse tamamı ahmaktır” dedi.
Henüz otuzüç yaşındayım o zaman. Hemen itiraz ettim tàbi. “Olur mu Talat amca heriflerin çoğu tahsilli, üstelik gayet de zekiler” dedim.
Tahsil’in cehaleti aldığı, merkepliğin baqi kaldığından başladı, akıl ve zekânın aynı şey olmadığını, ahmak derken akılsız olduklarını söylemek istediğini ve daha birçok şey anlattı.
Anlattıkları mükemmel bilgiler, yaşanmış misâller ve çok güzel öğütlerdi her zaman. O gün de böyle kârlı geçmişti benim için.
Şimdi hem korona yüzünden hem de öyle bilge dostlarımın pek kalmayışından eve tıkılıp kalıyorum çoğu zaman.
Kime gidecen, kimle sohbet edecen, korona da var üstelik. O riski aldığına değecek mi? Neyse sadede geleyim:
Son zamanlarda Meryem (a.s)’dan tutun da, Âdem (a.s) ve Havva validemize kadar birçok İslâm büyüğüne, Allah’ın Kur’ân’da methettiği eşhasa saldırılar yapılıyor. Bunların alayı beyinsizdir.
Kafanıza takmaya değmez yàni. Yahu nohut kadar beyni olan biri din düşmanı da olsa, yalnız Hak din İslâm’ın değil, diğer dinlerin de kutsalı sembol isimlere saldırır mı? 18.01.2022
YORUMLAR