Küresel Vicdàn İntifadası!..

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dün yaptığı açıklama bendenizi heyecanlandırdı, geleceğe dair ümit verdi. “İnşá’allah bu sözler yakın gelecekte fiiliyata da dökülür” diye duâ ediyor, millet olarak ricâl-i devletten bu tavrın devamını bekliyoruz.

Türkiye ve İslâm Ümmeti dâvası olan herkes kısır partizanlık çekişmelerini bırakıp üzüm yemek niyetinde olmalı, bağcı dövmek değil…Hükümet açıklamaların arkasında durmazsa, bağcıyı istediğiniz gibi döversiniz.

Çavuşoğlu, “Filistin’de birlik ve kararlılığımızı gösterme vakti. Türkiye gereken her adımı atmaya hazırdır” diyor ve ekliyor:

“Ümmet bizden liderlik bekliyor…”

İşte bu «LİDERLİK» (CB Erdoğan’ınkiler dahil) tüm açıklamaların en mühim kısmı. Terör Devleti İsrail ve «tüm düşmanlarla» mücadelemizde muvaffakiyet anahtarı, bu içi hakkıyla doldurulmak gereken kelimedir!..

İsrail’le normalleşme (!) çabalarının İsrail’i güçlendirdiğine de dikkat çeken Çavuşoğlu, “Tutumumuz net olmalı ve insànlık ile adalete sahip çıkarak tarihin doğru tarafında yer almalıyız” derken belki bir itirafta da bulunmuş oluyor hükûmet adına, lâkin bu kısma tenkid oklarını teksif etme vakti değil şimdi! Acil olan Filistin’deki acıya yönelmek!

İtiraf da olsa, bıçak kemiğe dayandığı için yapılan bir açıklama da olsa bu tavrın yanında yer almalıyız. Zira şu saat itibarıyla ikiyüzü aşan Müslüman kaybı var!

Muhterem okurlarım, Filistin’de ikinci büyük intifada başladı ve günlerdir Terör Devleti İsrail’in tüm vahşetine, (camilere, basına, halkın evlerine kadar) «Sam amca» hediyesi F-35’lerle bombardımana rağmen sürüyor.

Fakat tek intifada bu değil. Çağımızda her haber saniyeler içinde dünyanın her yerine ulaşıyor. Zaten Terör Devleti İsrail de bu yüzden dayısının haber ajansı Associated Press’in de bulunduğu basın binasını bombalayıp hâk ile yeksan etti. (Şüpheniz olmasın Mr. Bidon’dan icàzet yàni iznini, müsadesini de almışlardır.)

Muhterem okurlarım işte (Türkiye dahil, dünyanın her yerinden, zirvelerden nihayet kısık ve yetersiz de olsa ses çıkması) bu “Küresel Vicdàn İntifadası”nın sonucudur!

Bu işler böyledir. Kâinattaki, tüm sivil toplum örgütleri bu evrensel gerçeklik nedeniyle kurulmuşlardır. Atasözüyle ifadesi, «bir elin nesi var, iki elin sesi var». Tek başına feriştah (bir işi en iyi bilen, üstad, en yetenekli) olsan takmazlar…

Atasözündeki “iki el” mecâz bir rakam. Aslında “ikiyüz el”, “ikibin el”, “iki milyon el” ve ilâ âhir.. kemiyetleri ifade eder. Meselâ şu Filistin işinde “iki milyar” elin birlikteliği olsa, seyreyle sen gümbürtüyü…

Halbuki biz “iki milyar” el İslâm âlemiyiz değil mi? Lâkin başsız olduğumuz için, bunca bâdireye rağmen hálâ (en azından böyle ciddî meselelerde dahi) birlikte kararlar alamamıyoruz!.

Ne oluyor bu durumda? Aralarında gâvurların çoğunlukta olduğu “küresel insâniyet vicdanı” maalesef “İslâm Âlemi Vicdanı”nı geçiyor.

Oysa âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Müslümanlar cesedin àzâları gibidir, bunlardan biri acısa diğerleri de acı duyar (duymalıdır)” buyurmuştu.

Ya biz O’nun (s.a.v) ümmeti değiliz, ya da háşa, sonra bir daha háşa, bu hadîs-i şerîf lâf ü güzaf (boş, mánâsız bir söz)!. Bugün benim (milâdî) doğum günüm, bunları düşündükçe kahrımdan ölüyorum. 17.05.2021