Jose Casanova, dinlerin gayri-hususileşmesi (deprivatization) yàni kamusal alana hâkimiyetlerini ele alan bir teorik çalışma yapmıştı.
Esasen hususen ilahiyatçıların değil hemen herkesin bildiği bir gerçektir. Yalnız İslâm dini değil bütün dinler önce ferdin iman etmesini ister lâkin nihaî amaçları bu imanlı fertlerle devletin, kanunların inşá edilmesi ve nihayet bütün toplumun, hattâ insanlığın ıslahıdır.
O hâlde şunu demek yukarıda söylediklerimizin bir başka şekilde idrâklere nakşedilmesidir: Dinlerin (eğer hakikaten din iseler) vicdanlara hapsedilebilmesi muhaldir.
Günümüz Amerikan siyasetinde etkili olan Hıristiyan Siyonizminin zemin bulduğu fundamentalist Hıristiyanlık, 19. yüzyılda evanjelik Protestanlar arasında çıkmıştı. Gayelerini birkaç maddede anlatıyorlardı:
Amerikan toplumunu İncil’in istediği kıvama getirmek, bireysel dini tecrübeye dayalı olarak İsa’da yeniden doğmak (born again), müjdeyi yeryüzüne yaymak (evanjelizm) ve tüm bunlar için Amerikan siyasetine etki etmek…
Bunları temel ilkeler olarak benimseyen hareket, teolojisinde merkezi bir alan açtığı Yahudilere ve İsrail’in gücüne destek vermeyi (siyonizme arka çıkmayı) kutsal vazife olarak benimsemişti…
O hâlde fazla uzatmadan şunu söylemek mümkündür:
Bugün Beytülmakdis’in[1] (Mescidü’l-Aksâ) altını oyanlar aslında İsrail elemanları fakat esasta ABD ve bu rezalete seyirci kalan tüm dünyadır. Elbette en başta da İslâm âlemine asırlarca halifelik yapmış, İslâm sancağını taşımış bu millet. Yàni Türkiye…
ABD’de daha ziyade Cumhuriyetçi Parti saflarında yer alan Hıristiyan Siyonistlerinin benimsedikleri doktrinin, iç politikaya ve sosyo-kültürel alanlara yansıyan boyutları olduğu gibi dış politikayı etkileyen yönleri vardır. Özellikle, ABD’nin İsrail merkezli Orta Doğu politikalarının ardında bu teolojinin şekillendirdiği ideolojik gerekçeler bulunmaktadır.
Bu hal, asrımız öncesinde de aynı şekilde cereyan ediyordu.[2]
Kasım 2020 seçimlerini kazanan Joe Biden, selefi Donald Trump gibi bir evangelist değil. Fakat bu halin ABD’nin İsrail desteğinde önemli bir değişikliğe yol açmayacağı da kesin!..
ABD tarihinin İsrail’e en büyük askeri yardımını Obama yönetimi yapmıştı. İsrail’e 10 yılda 38 milyar dolarlık askerî yardım yapılmasını sağlayan anlaşmayı Joe Biden’in yardımcılığını yaptığı Obama imzalamış, böylece İsrail’in Gazze üzerindeki saldırılarını finanse etmişti.
Yàni demem o ki, Joe Biden döneminde de bu şerefsiz İsrail tarafından, ilk kıblemiz Kudüs’teki Mescidü’l-Aksâ’nın altı oyulmaya devam edecek.
Başa dönecek olursak, mescidin altını oyup Allah korusun çökmesine yol açacak olan siyonist İsrail yönetimi ve ona her dönemde destek vermiş ve vermeye devam edecek olan ABD yönetimleri suçludur.
Amma ve lâkin…
Bu konuyu gündeminde tutmayan, gereken ilgiyi göstermeyen, böyle bir şey yokmuş veya mühim değilmiş gibi susan (başta Türkiye olmak üzere) İslâm âlemi daha fazla suçludur, daha fazla günah işlemektedir.
Birleşmiş Milletler nezdinde bir komisyon oluşturulup konu araştırılmalı, İsrail’e acilen “dur” denilmelidir. Bunu sağlayacak olan da BM nezdinde konuyu sürekli diri tutması gereken İslâm dünyasıdır. 16.01.2021
————————————-
[1] Beytülmakdis “mukaddes ev” demektir; bu ad sonradan şehrin tamamını kapsamına almıştır. Şehir için müslümanların benimsediği Kudüs adı da aynı kökten gelmekte ve aslında şehri değil mâbedi ifade etmektedir.
[2] II. Abdülhamid dönemindeki masonik, ermeni çeteleri, hain paşalar gibi hadiselerin Hıristiyan Siyonizmiyle alâkasına dair bkz. Tufan Bozpınar, «II. Abdülhamid ve Hıristiyan Siyonizmi»
YORUMLAR