Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Meşhurlar Kabristanı

Biliyorum imdi bazıları “adamın işi kalmamış bak neler yazıyor. Paramızın değeri şu kadar düşmüş, pahalılık almış başını gidiyor bu neyle uğraşıyor” diyeceklerdir.

O bazıları da bu yazıyı okusun, iyi gelebilir.

Zira biraz imanı olanın bu yazıyı okuduktan sonra gözünde altının, doların ve euro’nun bir kıymet-i harbiyesi kalmayacak diye düşünüyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle teklif edilse diyorum:

Türkiyemizin bütün il ve ilçelerine müstakil bir «Meşhurlar Kabristanı» da yapılsın. Bu kabristanlara yalnızca çok meşhur yàni herkesin tanıdığı ünlüler ve o yörelerin en zenginleri defnedilsin…

Sıradan insanlar için ayrı umumî kamu kabristanları olsun yine. Fakat bu «Meşhurlar Kabristanı» ayrıca mutlaka yapılsın.

Hayır öyle Zincirlikuyu Mezarlığı gibi evveliyatında yine böyleleri için tasarlandığı belli bazı kabristanlar yok değil, fakat ben ismen de muğlak olmasınlar istiyorum.

Kapısına meselâ, «Zincirlikuyu Meşhurlar Kabristanı» yazılsın. Ya da «Bülbülderesi Meşhurlar Kabristanı», «Kadıköy Meşhurlar Kabristanı», «Diyarbakır Meşhurlar Kabristanı», «Çankaya Meşhurlar Kabristanı», «Ulus Meşhurlar Kabristanı» gibi…

Bu kabristanların çevresi özel granit taşlarla örülecek fakat duvar yüksekliği yalnızca yarım metre bilemedin 70 santim falan olsun ki gelip geçenler içeride hakikaten de mezarlar olduğunu görebilsinler. Aksi halde buralarda ölüm olmadığı zehabına kapılabilir garibanlar.

Kabristan giriş kapısı yüksekliği ise biraz abartılı olmalı çok uzaklardan bile üzerindeki «Meşhurlar Kabristanı» yazısı okunabilmeli. İnsanlar merak edip bu kabristanlara gelmeli.

Neden istiyorum? Nedir bu «Meşhurlar Kabristanı» meselesi?

Efendim bir kere o mevta zenginler dünya hayatında da hep alelâde insanlardan ayrı yaşadılar. Neden ölünce aynı mekânı paylaşayım?

Gerçi ahiret yurdu başkadır, en muhteşem kabir, aslında bir cehennem çukuru, hece taşı bile yaptırılamamış en mütevazı kabir ise bir cennet bahçesi olabilir öte âlemde, fakat yine de istemiyorum.

Diğer taraftan böylesi kabristanlar insanlara “zenginler, meşhurlar da ölüyormuş, bak şimdi onlar da iki metrelik toprağa gömülmüş, Allah’ın affını istiyor, ihtimal ki, fakirin bir Fatihasına bütün servetim feda olaydı” düşünceleri yaşatacaktır.

Bir hikâyesi de var bunun: Bilge bir zengin arazilerinden bir kısmını bedava dağıtmak istediğini bildirir. Tàbi halk toplanır hemen. Der ki, “şartım şudur: Adamlarım takip edecek sizi. Şuradan başlayıp arazilerimin nihayetine kadar gidebilirsiniz. Gün batmadan dönmek şartıyla gidip geldiğiniz her yer sizin olacak…”

Biri hemen koşmaya başlar, gördükleri o kadar hoşuna gider ki şu bahçe de benim olsun, şu bağı da alayım derken bakar ki gün batmaya yaklaşmış. Takati de tükenmek üzeredir ama, dinlenmeden geri koşmaya başlar, üstelik çok daha hızlı koşar ki gün batmadan varsın.

Adamcağız o hale gelir ki bitişe on onbeş metre kala düşüp ölür. Bilge halkı toplar ve “bakınız şimdi bu mevtaya da bir arazi lazım, lâkin artık onun ihtiyacı yalnızca iki metrelik topraktır” der.

«Meşhurlar Kabristanı» girişine belki bu hikâye de yazılıp bir levha olarak konulabilir.

Muhterem okurlarım, kıymetli Müslümanlar: İhtiyacımız olan meşhur olmak, zengin olmak değil, yalnızca iki metrelik ve inşá’allah cennet bahçesi olarak bulacağımız bir mekândır.

Şayet teklifim dikkate alınmaz, her il ve ilçeye bir «Meşhurlar Kabristanı» yapılamayacaksa, en azından şu hikâyeyi kabristanların girişine bir levha olarak koyalım. Koyalım ki rakamlardan ziyâde râkımlar yükselsin. 09.12.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER