Merhum Mehmed Şevket Eygi üstadın haber portalım (haberkalem.com) için fakire verdiği 95 yazı, vefatından sonra (kendisine ait) Bedir Yayınevi’nce, bizden talep edilerek kitaplaştırıldı. Bendeniz de kitaba bir takdim (önsöz) ve kapak yazısıyla birlikte vermiştim.
Kitabın ismini ise, (min gayr’i haddin Allah yolundaki hizmetlerimizi takdir eden, samimi bulan) merhum üstadımın fakire bir ödülü, bir armağanı addettiğim için, yayınevine «Mükâfat» olarak teklif etmiştim.
Aşağıda okuyacağınız makale «Mükâfat»ın 43’üncü yazısıdır.
“Ülkemizde demokrasinin önündeki büyük engellerden biri siyasî partiler sisteminin çarpık ve adaletsiz oluşudur.
Bu konudaki üç büyük aksaklık şunlardır:
1. Parti başkanları genel olarak bir tür kral, grandük, despot gibidir. Başkanlık koltuğuna lök gibi otururlar ve onları hiçbir güç yerlerinden oynatamaz. Gerçek demokrasilerde ise başkanlar zamanı gelince, gerekince ayrılırlar. Bizde nice parti başkanı, ayrılmak, istifa etmek bir tarafa, öldükten sonra yerine oğlunun veya kardeşinin geçmesi için plan bile yapar. [Muziplik: Kaset skandalıyla gelmiş olanları bile…..REB]
2. Bazı başkanlar, partilerini demokratik şekilde değil, despotça idare ederler, zaman zaman milletvekillerinin konuşma hakkını bile kısıtlarlar.
3. Bugünkü anayasamız, siyasî partiler mevzuatımız bütün partilerin resmî ideolojiye bağlı olmasını şart koşar, Kemalizm’in bir din gibi benimsenmesini ister. Zaten, Kemalizm’e bağlılık yemini etmeyen bir milletvekilinin tezkeresi verilmez. Bunun demokrasiye, çoğulculuğa, çeşitliliğe ve eşitliğe aykırı olduğu tartışmasız bir gerçektir.
Ülkemize gerçek demokrasinin gelmesi için öncelikle siyasî partilerin, siyasî faaliyetlerin demokratikleştirilmesi gerekir.
Genel Başkanlık koltuğuna (tahtına) yapışmış bir genel başkanı alaşağı edebilmek için birkaç ay önce ahlâk ve hukuk dışı bir metoda başvuruldu. [CHP müdürü Kılıçdaroğlu’nun kaset skandalı…..REB] Başkanın yatak odalarından birine gizli kamera konuldu ve bir bayanla mahrem ilişkisini gösteren resimler çekildi. Bunun üzerine başkan çar nâçar istifa etmek zorunda kaldı.
Koltuğuna sağlam tutkalla yapışmış bir genel başkanı düşürmek için bu gibi ahlâksız ve hukuk dışı metotlara başvurmak, takdir buyrulacağı üzere hiç de temiz ve namuslu bir yol değildir.
Geçenlerde bir uzak doğu ülkesinde, bir bakanın, bakanlığındaki bir memur kadrosuna kızını tayin ettirdiği anlaşılınca, medya ve kamu tarafından protesto ve tenkit edilen bakan istifa etmek zorunda kalmıştı. [Bu yazı üstat tarafından onbir yıl önce yazılmıştı, bugün de aynı diyarlardan benzeri haberleri sıkça işitiyoruz…..REB]
Bizde maalesef böyle bir demokrasi yoktur. Partizanlık ve nepotizm yapan bir siyasetçi ne kadar protesto edilirse edilsin yerinden kıpırdatılamaz. Siyasî iktidarların bu konudaki ana prensibi şudur: İt ürür, kervan yürür…
Ahlâk ve fazilet prensipleri bütün beşerî faaliyetlerde lazımdır, vazgeçilmez bir şarttır. Siyasette, iktisatta, ticarette…
Memleketimizde ahlâkın bozuk olduğunu gösteren delillerden biri de, uluslar arası temizlik ve şeffaflık notumuzun kırık olmasıdır. Bu konudaki pisliklerin temizlenmesi için ilk planda siyasetin temizlenmesi, paklanması gerekir.
Siyasî partiler ile ilgili hukukî mevzuat temelden değiştirilmeli, partilerin içyapıları demokratikleştirilmeli, genel başkanlık saltanatlarına son verilmeli, bütün kokuşma, partizanlık, despotizm, diktatörlük ve nepotizm yolları kapatılmalıdır.
Siyasete kalite getirilmedikçe Türkiye’nin işleri düzelmez.”
[Yazının bize gönderildiği tarih: 21.9.2010, Haberkalem Özel Yazıları, 43]
Muhterem okur; görüyorsunuz, siyaset dahil tüm işlerimiz ahlâksızlık yüzünden kokuşma, çürüme, milleti mahvetme mevkiinde. Herif kasetle gelmiş, yenilmiş de yenilmiş bir türlü iktidar olamamış, olacağı da yok, yine de utanmadan bürokrasiyi tehdit edebiliyor! 18.10.2021
YORUMLAR