Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mehmet ÇATAKÇI

NEDEN GÜVENİLiR BİR ÜLKE OLAMIYORUZ.

Mehmet Çatakçı
Ben hep hukukun üstünlüğünden bahsederim.
Çünkü hukukun üstünlüğü olmayan bir ülkeye güven olmuyor.
Bundan on yıl önce AK Parti ve reform kelimeleri birlikte kullanıldığında bir anlam ifade ediyordu. Çünkü bu ilk dönemde hem ekonomik rasyonaliteye itibar edilerek ülkenin refah standartlarını arttırmak için önemli adımlar atılmış hem de ABye tam üyelik sürecinde reform niteliğinde yasal düzenlemeler yapılmıştı.
Toplumun önemli bir kesimi, artık eski günlere dönülmeyeceğine, hukuk ve demokratik kriterler konusunda Türkiyenin yeni bir döneme adım attığına inanıyordu. Kısacası hep birlikte makus talihimizi yenmek üzere olduğumuza inanmaya başlamıştık.
Şimdi yaşayarak görüyoruz ki erken sevinmişiz, meğer daha çekecek çok çilemiz varmış… Öyle ki zaman zaman adeta kendi kendimize fısıldayarak 28 Şubat günlerini bile aratacak talihsiz bir dönemi yaşıyoruz demek zorunda kalıyoruz.
Eğer o günlerde birileri, AK Parti iktidarının ekonomiden hukuka, dış politikadan eğitime kadar her alanda Türkiyeye büyük kayıplar yaşatacak bir iktidara dönüşeceğini söyleseydi herhalde asla inanmazdık. Ama bugün nereden bakarsak bakalım, hep birlikte güvenilmez ülke olmanın mahcubiyetini yaşıyoruz.
Aslında AK Parti bugün de hukuk, demokrasi, reform, hatta sivil anayasa söylemlerini dillendiriyor ama ne yazık ki bunların hiçbirisi artık toplum nezdinde AK Partiye dönük bir güven duygusu yaratmıyor. Ses var ama görüntü yok yani…
-Çünkü AK Partinin son on yılında, Türkiyede pek çok alanda olduğu gibi yargının üzerindeki siyaset gölgesi ağırlaştı, Anayasa Mahkemesinin kararları yok sayıldı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına meydan okundu, hukukun üstünlüğü, liyakat ve şeffaflık yerle bir oldu.
-Neredeyse bütün kurumlar ağır hasar aldı, devlet iş yapma kabiliyetini kaybetti.
-Özellikle son beş yılda herkese parmak sallayan dış politikadaki nobran üslup yüzünden, başta Filistin olmak üzere bölgemizdeki hiçbir problemin çözümünde kimse bizimle aynı masada oturmaya yanaşmadı, hala da yanaşmıyor
-Hiçbir kitapta yer almayan nas politikaları yüzünden ekonomide öylesine büyük hasar oluştu ki Mehmet Şimşek, hukuki alanda yaşanan facialara rağmen ekonomiye biraz olsun nefes aldırmaya çalışıyor.
AK Parti şimdi 31 Mart mağlubiyetinin ardından, gelmekte olan tehlikeyi biraz olsun fark ederek yumuşama- normalleşme söylemlerini dillendiriyor ama adeta gelenek haline getirdiği hukuku yorma politikalarından da bir türlü vazgeçemiyor. Dahası, millet iradesini baypas ederek seçilmiş belediye başkanının yerine kayyım atamakta bir beis görmüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan Hakkarinin ilk adım olduğunu belirterek, kayyım atamaya devam deceklerini söyledi.
Hasılı hukukun, özgürlüklerin, liyakatin rafa kaldırıldığı ve de kimsenin güven duymadığı bir ülke yaratan iktidar, muhtemelen yolun sonuna geldiğini gördüğü için demokratik dünyaya normalleşme fotoğrafı sunmaya çalışıyor. Ama bunu da başardığı pek söylenemez.
Kuşkusuz bunca mahcubiyetten sonra, sivil anayasa ve reform adımlarından bir sonuç çıkar mı, dahası AK Parti başında adeta kayyım gibi bekleyen MHPye rağmen bir değişim iradesi gösterebilir mi doğrusu bundan çok emin değilim. Açıkçası her adımını MHPye danışarak atan bir AK Parti için bu engelleri aşmak hiç de kolay değil.
Ama şu bir gerçek ki hukukta, ekonomide bu kadar ağır hasar yaşayan Türkiyenin bu haliyle yoluna devam etmesi pek mümkün görünmüyor.
Hal böyleyken, bugün nasıl ekonomide atılan rasyonel adımları yeterli bulmasak da Türkiyenin buna ihtiyacı var, en azından ekonomiye nefes aldırıyor diyerek onaylamak durumunda kalıyorsak, büyük beklentiler içine girmesek de hukukta ve demokratikleşmede iyileşme yönünde atılma ihtimali bulunan en küçük adıma bile umut bağlamak durumundayız.
ÖZGÜR ÖZELE ÇAĞRIM…..
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e çağrım şudur..
Hiç bir belediye başkanı kendini CHP nin üstünde görmesin. Bunu başkanlara sürekli hatırlatınız.
Bu millet CHP ye emanet oyu verdi.Bu oylar başkanların şahsına verilmedi.
Alanya Belediyesi bunun bir örneğidir.Başkandan habersiz işler yapılıyor başkanın haberi yok.
Başkana çağrım şudur. Kadrona dikkat et sizi bu kadro fazla taşımaz.Size danışılmadan yapılan hatalı işlemler CHP ye zarar verir.Bu millet bu kadroyu sevseydi sizi değil geçmişteki başkanı seçerdi.Onun için yaklaşan bir erken seçime tökezlemeden gitmek için çalışmalara dikkat etmek lazım.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Mehmet Bey Merhaba,
    Güzel bir konuya değindiniz. Güvenilir bir ülke olabilmemiz için güdümlü demokrasiden vazgeçmemiz gerekir. güdümlü demokrasi ne demektir? Halk, istediği insanı milletvekili seçemiyor. Veya halk istediği insanı belediye başkanı seçemiyor.

    Siyasi liderler veya genel merkez, 10 aday bize dayatıyor, bunlardan üç tanesi seç diyor. Siyasi liderler veya genel merkez bize dayattığı adayı belediye başkanı seç diyor. halk sandığa gidiyor oyunu veriyor buna güdümlü demokrasi denir.

    Bütün partiler, halkın kendi yöneticilerin doğrudan seçebilmelidir şeklinde tüzüklerinde değişiklik yaparak doğrudan demokrasinin önün açmalıdır. Dolayısıyla demokrasi problemini çözmeden güvenilir ülke olamayız. Hukukun üstünlüğünü sağlayamayız.

    Eli kalem tutan herkes, doğrudan demokrasi istemelidir.
    Selamlar

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER