Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Neden Hicri Takvime göre değil?

Fransız sosyolog ve antropolog Gustave Le Bon (1841-1931), toplum ve kitle psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. «Yığınların Psikolojisi» isimli eseri bir klasiktir.

Psikoloji fevkalâde mühim bir alan. İşin uzmanları, hasseten Müslüman bilim insànları bu konuda gerçekten ciddî eserler kaleme almalılar. Zira günümüz dünyasında psikolojik sorunları olmayan neredeyse hiç insàn kalmadı çünkü.

Bu bağlamda, Gustave Le Bon; ferdin zekâ seviyesiyle orantılı kararlar almasını önleyen “yığın psikolojisi”dir diyordu. Ona göre «yığın psikolojisi» sendikalar, siyasi partiler ve meclislerin çalışmasına hâkim olarak Batı Medeniyeti’nin çöküşünü hazırlıyordu.

Gustave Le Bon; süreci tersine çevirmenin tek çaresi olarak seçkinlerin (ziyâlıların, entelektüellerin) inandıkları rehabilite programlarını taviz vermeden uygulamak ve sürekli bir şekilde buna devam etmek olarak görüyordu.

Bendeniz min gayr’i haddin bu görüşe katılanlardanım. Gustave Le Bon ve benzerlerinin düşüncelerine ilâve olarak diyorum ki,

Hasseten Türkiye gibi “coğrafyasına göz dikilmiş ülkelerin” seçkinleri kitle psikolojisini iyi bilmeli ve bozgunculara karşı halkın bir nevi «manevî bodyguard»ı (psikolojik koruması) olmaları gerekir.

Meselâ dün gece… Bozguncular bu ne menem olduğunu bile hakkıyla bilmedikleri «Noel», «yılbaşı gecesi» ve «Millî (!) Piyango» kumarı için agresif bir savunma yaptılar. Dahası, devlet televizyonu (TRT) ve hemen tüm kanallar mutadları olarak bu gece için özel programlar yaptılar.

Rezalet, çıplaklık, içki mide bulandırıcı seviyedeydi. Elbette oturup bu rezilleri sonuna kadar izlemedik, ancak biraz bakmakla bile ülkece istismar edildiğimizi, tacize devam ettiklerini anlamak zor değildi.

Cuma’da, Diyanet İşleri Başkanlığı vazifesini yaptı. Cami İmamları, Müslümanların Noel kutlamanın, çekilişli kumarın (piyangonun) kumar olarak büyük günah olduğunu anlattı, halkı uyardılar.

Fakat elbette bütün bu formalite uyarılar sadra şifa değildi. 20 yılını dolduran Müslüman (!) iktidar hálâ bu çekilişli kumar rezaletinin başındaki «Millî» ibaresini bile kaldıramadı!.

Dinden uzaklaşmışlar (Hresityanlara ve Yahudilere benzetilmişler) ve sair İslâm karşıtları Diyanet’e ver yansın ediyorlar. Etsinler. Gustave Le Bon’un dediği gibi biz inatçı olacağız ve halkımızın sürü psikolojisnden kurtulması için gece gündüz çalışacağız.

Bu cahiller Noel ile yılbaşını birbirine karıştırıyor, “ikisi de aynı şeydir” diyorlar hálâ. Oysa Noel 26 Aralıkta kutlanan dinî bir tören, yılbaşı ise 31 Aralığı 1 Ocağa bağlayan gecedir. Üstelik, yılbaşı çılgınlıkları ve azgınlıkları Hıristiyan dinine göre de günahtır. Müslümanlar her ikisinden de uzak durmalıdır.

Cuma vaaz ve hutbelerindeki uyarıların mühim taksiratını da dile getirmek zorundayım. “Yılbaşı Hz. İsa (a.s)’ın doğum günü ise, bir Peygamberin doğum gününde günah işlemek yerine, ona selat ve selâm getirilmeli” gibi şeyler söylendi.

D.İ.B’nın 1 Ocak’ın Hz. İsa’nın (a.s) doğum günü olmadığını, milâdî sıfır yılının doğduğu yıl olarak kabul edildiğini, ancak doğum günü olarak senenin ilk günü olan 1 Ocak değil, 25 Aralık’ın Hristiyan dininde resmî bir kabul olduğunu biliyordur zannediyorum.

25 Aralık ve ardından gelen birkaç gün, Hıristiyanlık âleminin çoğunluğu tarafından, “Noel Yortusu” olarak kutlanmaktadır. Ermeni kilisesi ise, Hz. İsa’nın doğum günü olarak 6 Ocak’ı kabul ediyor.

Diyanet, bir de «senelik muhasebe» diyor. Be mübarekler bari siz söylemeyin bunu. Mü’min hesabını her akşam yatmadan yapar bu bir. İkincisi madem ki bir senelik günah-sevap hesabı yapılacak, Müslümanlar bunu niçin 1 Muharrem’e dönen gece yapmayıp, Hristiyan dünyasının milâdî takvimine göre yapsın? Yuh yàni. 01.01.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER