NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR?
Bu sözleri genelde belli bir yaşın üzerindeki insanların dini bayramlarla ilgili geçmişe özlemleri olarak sıklıkla duyabilirsiniz de…
Benim asıl anlatmak istediğim ulusal bayramlar.
Hani bir zamanlar ulusal bayramlar, devletin düzenlediği etkinliklerle yapılırdı.
Bu etkinliklerde…
Ordu yürüyüş yapar…
Tankları toplarıyla yürür…
Okullar stadyumlarda çeşitli etkinliklerde bulunur…
Halk da bu etkinlikleri izlerken…
Devletin ve gençliğin emin ellerde olduğunu…
Cumhuriyete karşı yapılabilecek çeşitli saldırılara karşı ordunun ve gençliğin hazır, aktif bilinçle beklediğini görür ve bununla gurur duyardı.
Doğrusunu isterseniz…
Tüm dünya ülkelerinde ulusal gün ya da bayramlar bu şekilde kutlanılmaktadır.
Çünkü
Ülkeler ulusal bütünlüklerini sağlamanın farkında olarak bunun hangi bedellerle sağlanabildiğinin bilinciyle…
Bu tür ordu ve gençliğiyle çok büyük gövde gösterileri yaparak dost ve düşman ülkelere ve içeride de kendilerini gizlemiş olan ulusal bütünlük karşıtı örgüt ve kurumlara da gözdağı vermiş olurlar ki…
Bu türden bir girişimde bulunabilecekler, karşılarında ne bulabileceklerini…
Hangi güçlerle karşılaşabileceklerini daha baştan bilerek böyle bir işe kalkışılamasın.
Bu, tüm dünya ülkelerinde böyle olurken…
Ne yazık ki bizde…
Çok uzun yıllardır ulusal bayramlar tamamen resmi tören düzeyine indirgenmiş ve çelenk koyma etkinliğinden daha ötesine geçilmemiştir.
Peki, ulusal gün ve bayramların çok basit olarak sadece resmi tören düzeyine indirgenmesinde…
Mevcut iktidarın ulus devlet karşıtı olması ve bu nedenle de ulus devletin karşı olması gereken tehdit ve tehlikeleri yok saymasının…
Dahası
Ulus karşıtı…
Ve öncesi yapılanmaların iktidara taşınmasının, çok önemli bir payı yok mu?
Pekala var.
Bunu sıklıkla ülke yöneticilerinin pek çoğunun ağzından çeşitli gerekçelerle duymanınız da mümkün.
Hani zaman zaman…
Gündeme getirilen Ulus kimliğimizin adı olan Türk sözcüğü yerine Türkiyelilik önerileri işte tam da bunun göstergesidir.
Yine
Pek çok kişinin açıklamasından duyduğunuz anayasanın ilk dört maddesinin ve 66 maddenin değiştirilmesinin gündeme getirilmesi de bu işin bir parçasıdır.
Ayrıca yıllar öncesinde yapılan…
“Devlet kendi vatandaşına düşman olmaz.” Söylemiyle ulus devleti içten yıkmak…
Parçalamak isteyen ulus öncesi ve karşıtı emperyalizm destekli etnik kimlik temelli örgütlerle tarikat ve cemaatlere yol verilerek…
Normalde ulus devlette olması gereken dernek, sendika, meslek odası gibi demokratik kitle örgütlerinin zayıflatılarak meydanın tamamen onlara bırakılması da bu işin bir parçası olup, ulus devleti etnik ve dinsel parçalara ayırmak gibi bir amaç taşımıyor mu?
Demek istediğim bugün ülkeyi yöneten anlayışa göre…
Ülkeyi işgal eden düşmana karşı tek kurşun bile atmayıp…
Kurtuluş Savaşı sırasında ve Cumhuriyetin ilk yıllarında emperyalist destekli 30 civarında ayaklanma gerçekleştirip…
Bugün hala çeşitli adlar altında devam ederek…
O günkü ayaklanmaların lider kadrolarına anma törenleri düzenlenmesinin…
Heykellerinin dikilmesinin de hiç bir anlamı yok.
Çünkü devleti yöneten siyasi anlayışa göre Cumhuriyet diye bir değer olmadığı gibi Cumhuriyete düşman olunabileceği şeklinde bir tehdit algısı da bulunmuyor.
Hani zaman zaman çeşitli törenlerde, gelecekte Cumhuriyeti gençliğin koruyacağı türünden sözler falan duyuyoruz ya…
Sahi; kime karşı korunacak?
Gençlere Şeyh Sait’i…
Seyit Rıza’yı…
Derviş Mehmet’i…
İngiliz muhipleri cemiyetini…
Teali İslam…
Teali Kürt ve benzer örgütlerin amaçlarını, arkalarında hangi emperyalist ülkelerin olduğunu ve bugün hala aynı tehditlerin devam edip etmediğini öğretmeden…
Cumhuriyet korunabilir mi?
Mümkün mü?
07-11-2024
Nusret KEBAPÇI
YORUMLAR