Başkent Postası’ndan Melek Şenol’un sorularını yanıtlayan Nevin Arvas, sinema ve edebiyat dünyasında edindiği birikimleri, gelecek projelerini ve kendi yazarlık yolculuğunu anlattı. Arvas, sanata olan tutkusunu ve bu alanda nasıl bir yol izlediğini detaylarıyla paylaştı.
Nevin Arvas: Akademik ve Edebi Kimlik
Nevin Arvas, 1984 yılında İstanbul’da doğdu. Üniversite yıllarına kadar bu şehirde ikamet etti. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun olan Arvas, akademik kariyerini yurt dışında sürdürdü. Marmara Üniversitesi’nde tamamladığı doktora eğitimi ile sinemaya farklı bir bakış açısı getiren Arvas, tezini “Hollywood Sineması’nda Öteki Sorunsalı Bağlamında Müslüman Kimlik Temsili” başlığıyla hazırladı ve bu çalışmasını kitaplaştırdı. Kendini tanıtırken, “Uzun yıllar edebiyata olan ilgimden dolayı cebimde biriktirdiğim öykülerimi 2022 yılında ‘Kündekar’ isimli öykü kitabımda topladım,” diyerek edebi yönüne de dikkat çekti.
İyi Filmin Tanımı: “Gerçekliği Sorgulayan Filmler”
Başkent Postası muhabiri Melek Şenol’un “İyi filmin tanımı nedir?” sorusuna Nevin Arvas, Nietzsche’nin dünyayı sorgulama yaklaşımından ilham alarak yanıt verdi. Arvas, “Nietzsche için en kötü dünya bizim yapıp ürettiğimiz gerçek dünyadır ve dünyanın kaynağı Nietzsche için gerçek sorundur,” dedi ve bu bakış açısını sinemaya uygulayarak, “İyi bir film, bu unsurları içinde eriterek izleyicide etki yaratabilen filmdir,” ifadelerini kullandı. Görsel ve işitsel unsurların bütünleşik bir şekilde sunulduğu, kullanılan metaforların, söz dizimlerinin ve odak noktalarının bir arada ele alındığı filmlerin izleyici üzerinde güçlü bir etki bırakacağını belirtti.
Edebiyatta Derinlik: “Karakterlerin İç Dünyası”
Edebiyata olan tutkusunu ve okuma alışkanlıklarını paylaşan Arvas, dünya klasiklerine olan ilgisinden bahsetti. Özellikle iyi geliştirilmiş karakterlere sahip romanların kendisini çektiğini belirterek, “Mesela, Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’ adlı romanının baş karakteri Raskolnikov, hukuk öğrencisi bir katildir. Ya da Oblomov, Ivan Goncharov’un tembellik ve boş vermişliğin sembolü olarak aynı isimli kitabının baş karakteridir,” dedi. Türk edebiyatında da Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanındaki Feride karakterini çok sevdiğini ifade etti. Son dönemde Murakami’nin eserlerini beğenerek okuduğunu ve “Koşmasaydım Yazamazdım” kitabını büyük bir keyifle bitirdiğini belirtti.
Gelecek Projeler: “Yeni Roman ve Kadınların Yüzü”
Nevin Arvas, gelecekteki projelerine dair ipuçları verirken, “Yakın zamanda Parana Yayınları polisiye-gerilim türünde bir ‘Cellat’ isimli bir antoloji çıkardı,” diyerek bu antolojide yer alan “Gecenin Sonu” başlıklı öyküsünden bahsetti. Yazmakta olduğu romanını yıl sonunda tamamlamayı planlayan Arvas, “Sene sonunda yayınevine ulaşmasını beklediğim romanımın karakter olay örgüsü açısından tarzımın dışında bir türde olduğunu söyleyebilirim,” diyerek okurlara farklı bir deneyim sunacağını belirtti. Ayrıca, “Kadınların Yüzü” gibi başka projeler üzerinde çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.
Yazma Rutinleri: “Sabah Saatlerinin Verimliliği”
Günlük yaşamında yazma ve okumaya ne kadar zaman ayırdığı konusunda Arvas, erken saatlerde kalkmanın kendisi için verimli olduğunu belirtti. “Erkenciyim ben. Sabah erken kalkar, erken yol alırım hayata. 06.00 civarlarında uyanıyorum ve o günkü okuma ve yazma işlerimi hallediyorum,” diyerek sabah saatlerinin yaratıcılığı için ideal olduğunu ifade etti. Günlük ortalama üç saatini okuma ve yazmaya ayırdığını söyleyen Arvas, yazma sürecinde karşılaştığı zorlukları ise, “Bazen gerçekten hikayenin akışı içerisinde tıkandığınız, karakter ya da olay örgüsüyle çatıştığınız zamanlarınız olabiliyor,” sözleriyle anlattı.
İlk İlham Kaynağı: “Annemin Masalları”
Nevin Arvas’ın yazarlık serüveni, çocukluk yıllarına kadar uzanıyor. İlk ilham kaynağının annesi olduğunu belirten Arvas, “Beş altı yaşlarındayken annemin akşam yatmadan önce anlattığı masallar benim ilk ilham aldığım etkinliğimdi. Annem iyi bir anlatıcıydı,” diyerek kelimelerle kurulan büyülü dünyanın kendisinde bıraktığı etkiyi anlattı. Bu masalların, onun hayal dünyasını şekillendirdiğini ve yazma tutkusunun temellerini attığını ifade etti.
Günlük Tutma Alışkanlığı: “Karakterler Günlüğümün Parçası”
Nevin Arvas, günlük tutma alışkanlığının ortaokul ve lise yıllarına dayandığını, ancak zamanla yazma eylemiyle yoğun ilgilenince şiirlerinde ve öykülerinde inşa ettiği karakterlerin kendi günlüğünün birer parçası olduğunu fark ettiğini belirtiyor. “Yıllar içinde yazma eylemiyle yoğun bir şekilde ilgilenince şiirlerimde ya da öykülerimde inşa ettiğim karakterlerin benim günlüğümün birer parçası olduğunu fark ettim,” diyen Arvas, bu nedenle günlük tutma ihtiyacı duymadığını ifade etti.
Nevin Arvas, sanata olan derin ilgisi ve akademik dünyadaki çalışmalarıyla kendisini sürekli geliştiren bir isim. Sinema ve edebiyatta yaptığı analizlerle dikkat çeken Arvas, gelecekte de okuyucularına farklı deneyimler sunacak projelerle karşımıza çıkmayı hedefliyor.