Ormanların Cehennem haline gelmesi...

Başlığı çarpıcı olsun diye böyle yazdım, bakalım kaç kişiyi çarpacak... Ormanlarımızın neredeyse tamamı yanıyor...  Bu...

Ağu 4, 2021 - 07:18
Ormanların Cehennem haline gelmesi...

Başlığı çarpıcı olsun diye böyle yazdım, bakalım kaç kişiyi çarpacak...

Ormanlarımızın neredeyse tamamı yanıyor...  Bunu Mr. J. Biden bile yaptırmış olamaz. Zira kininin aklını o denli yok ettiğini sanmıyorum.

Neticede Bengal’deki ormanın bile ABD’deki insanın oksijenine katkısı var çünkü.

Dünya ormanları dünya insanlığının akciğerleri mesabesindedir. Dünyanın bize göre en ücra köşesindeki bir ormanın dahi bizim için büyük değeri var. Yàni tá oralardaki bir yangın dahi bizim ormanlarımızın yanması gibidir.

Biraz meteoroloji bilgisi bile bu hakikati teslim için kâfidir. Atmosfer hareket halindedir. Meselâ zaman zaman kum fırtınalarının savurduğu kumlar bize kadar gelir. Hiç bataklık olmayan bir yere kurbağa yağmıştır.

Kaldıki yağmurları meydana getiren bulutlar ülkelere göre veya coğrafyalara göre taksim edilmiş değillerdir. Bugün bize yağmur indiren bir bulut yarın Amerika’nın Californiya eyaletine yağmur dökebilir. Küresel bir atmosferik harekettir bu.

Bazıları komplo teorisi üretip duruyorlar da o yüzden söylüyorum bunları. ABD sun’î depremler yaptıran cihazlara sahip. Harp deniliyor bunlara. Bu tür cihazlarla yangın da çıkarabilirler, uydularından ormanlarımızı yakabilirler gibi teoriler asılsız olduğu kadar ahmakçadır da bu yüzden.

Ben aklı başında bir teröristin bile kundaklama yapacağına ihtimal vermem. Fakat burada durum biraz farklıdır.

Bizim kırk ellli yıllık baş belâmız olan PKK teröristlerinin bağlı olduğu kişilerde kıça sürülecek akıl yoktur. O yüzden meselâ o Karayılan denilen şerefsiz ve nádân herifin bir kibrit, bir çakmak koca bir ormanı yakmaya yeter” sözünün bir terör talimatı olduğu kesindir. Zaten galiba yakalananların ifadeleri de var bu konuda.

Orman yangınlarını önlemede yetersiz kalmamıza gelince...

Bunun önemli bir sebebi, “orman köylüsü”nün yok olmasıdır.

En iyi gözlemci olay mahalline en yakın olanlardır öyle değil mi?

Eskiden köyler böyle metruk kalmadan önce yàni, ormanlarımızda bir yangın başlasa bile daha kısa sürede söndürülüyorlardı. Zira «orman köylüleri» bunu hemen görüyor ve ilk müdahaleyi yapıyordu. Hattâ çoğu zaman itfaiyeye iş bile kalmıyordu.

Şimdi hele kuvvetli rüzgarlarda ilk müdahale de olmadığı için bade harab’ül Basra misâli yangın yüzlerce hektarlık ormanları küle çevirdikten sonra müdahale ediliyor. Artık yüz uçağınız olsa hikâye.

Netekim bir haftadır sönmeyen devasa yangınların asıl sebebi budur.

Köylüyü yok etti Cumhuriyet nesilleri. “Köylü milletin efendisidir” diyen ulu önderlerine de saygısızlık edip köylüyü uzun bir süre başkent Ankara’nın kenar sokaklarına bile sokmadılar.

Ak Parti iktidarı köylüyü teşvik etmeli, köyler yeniden hayata dönmeli. Köyleriniz ne denli hayat doluysa ekmeğiniz o kadar lezzetli ve hazineniz o kadar dolu demektir. Bunu anlamayan dangalak veya hattâ eşektir.

Köylü milletin efendisi olmak değil, yalnızca efendi gibi yaşayabilmek, rahatça tarlasını sürebilmek, ürününe hak ettiği değeri alabilmek istiyor.

Geçen gün Gönen Pazarı’nda Gönen’in meşhur kavunlarından alırken köylü ile konuştum. Üç beş ton kavun oluyormuş tarlasında. Lâkin bunları üçkâğıtçı şerefsizler gilep yok bahasına almak istiyorlarmış toptan.

Adam “o fiyata hiçbir emek vermediğiniz, Hüda’yı nabit denilen yàni kendiliğinde çıkan otları bile veremezsiniz ağabey” dedi.

Yerden göre kadar da haklıydı tabi. Zira o ürünün çürütülmeden yetiştirilmesi, korunması bir emek ve para. Ekmek bir masraf ve emek işi, toplanıp satışa hazır hale getirilmesi başka bir emek ve para.

Lâ’net olası üçkâğıtçılara fırsat vermeyin de devlet olarak siz sahip çıkın köylüye. Köylünün bedduâsını değil, hayır duâsını alın ki ne ormanlar yansın ne de yokluk nedeniyle devletimiz. 04.08.2021