“BÜROKRASİNİN, ADALETİN VE LİYAKATİN İŞLEME ŞEKLİ VE VATANDAŞA KARŞI KONUMLANMA ŞEKLİ HEP YIKICI VE KIRICI OLDU”
Adaletin, liyakatin ve bürokrasinin birbirinin içine girmiş olduğunu belirten Onur Hareketi Lideri Yaşar Aydın, “Maalesef ülkeyi kurduğumuz günden bugüne yani Cumhuriyetinin ilanından bu güne kadar bu üçü, adalet, liyakat ve bürokrasinin işleme şekli bir türlü vatandaşa olumlu yansımadı. Yani bürokrasinin, adaletin ve liyakatin işleme şekli ve vatandaşa karşı konumlanma şekli hep yıkıcı ve kırıcı oldu. Yani vatandaş ülkeyi kuran, ta ülke kurulduğundan bugüne kadar ülkenin her bir bireyi bu üç unsur tarafından ötelendi ve dışlandı. Buraya bir türlü ulaşamadı. Yani adaleti göremedi, bürokratik hizmeti bir türlü göremedi, liyakatin ne olduğunu bir türlü anlayamadı bu ülkenin evlatları” şeklinde konuştu.
BU ÜÇ MEKANİZMA BİZE HEP ÇİRKİN YÜZÜNÜ GÖSTERDİ
Bu üç mekanizmanın hep çirkin yüzünün gösterildiğini kaydeden Aydın, “Bürokrasinin vatandaşa sadece hizmet etmekle yükümlü olduğunu bir türlü anlayamadık biz. Çünkü Cumhuriyeti kurduğumuz günden bugüne kadar bu üç mekanizma bize, bireylere, ülkeyi kuranlara, yurttaşlara, vatandaşlara kendinin hep çirkin yüzünü gösterdi. Bizleri öteledi. Bizlere hep tepeden baktı. Bizlerle hep emir kipi kurarak konuştu. Emreder konuştu bizimle. Ve biz bir türlü bürokrasiyi, adaleti ve liyakatle ilgili meselede kendimizi ifade edemedik. Oradan beklediğimiz anlayışı, ilgiliyi, alakayı vatandaş olarak bir türlü göremedik” dedi.
“VATANDAŞA TEPEDEN BAKMASI, EMİR VEREREK YAKLAŞMASI OSMANLININ SONUNU GETİRDİ”
“Bunun çeşitli sebepleri var” diyen Aydın şöyle konuştu:
“Bunlardan bir tanesi bizim şuanda bürokrasi diye nitelendirdiğimiz Osmanlı döneminde karşılığı mülkiye olan bu sistem Osmanlıyı dümdüz eden yıkan bir sistem. Bu sistemle Osmanlı da vatandaşına, kendi halkına tepeden baktı. Emir kipi kurarak baktı. Ve Osmanlının yıkılma ve dağılma sürecini hızlandırdı bu mekanizma. Yani bürokrasinin ve adalet mekanizması vatandaşa tepeden bakması, emir vererek yaklaşması Osmanlının sonunu getirdi. Cumhuriyet le beraber yani bizim dedelerimiz kurtuluş savaşında cephede canlarını verirken Osmanlının bu takımı yani bürokrasi takımı Almanya, İsviçre, Fransa’daydı. Yani bizim dedelerimiz devleti kurma ile ilgili cephede çarpışırken Osmanlının bürokratı bir kısmı İsviçre’ye bir kısmı Fransa’ya bir kısmı Almanya’ya gitti. Devlet kuruldu savaş bitti, genç Cumhuriyet Kuruldu. Ve bunlar genç cumhuriyet ile güçlendiler ve kuvvetlendiler. Kudretlerinden hiçbir şey kaybetmeden olduğu gibi konumlandılar tekrar. Yani Osmanlıyı yıkan bürokrasi zihniyeti, zihniyeti ile beraber isim isim bireyleri ile o ruh Cumhuriyet ile beraber konumlandı. Ve aynı ahlak devam etti. Aynı çirkin davranış devam etti. Yani bize hizmet vermesi gereken bürokrasi o zamandan itibaren bize tepeden bakmaya başladı.”
“Aynı anlayış Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar aynı kafa, aynı zihniyet, aynı bürokrasi ruhu güçlenerek bugüne kadar geldi” diyen Aydın, ” Bürokrasi ile vatandaş arasında her zaman çok kalın bir duvar örüldü. Bugün de böyle. Örneğin, yakın tarihte bir göçük oldu, Soma’da oldu bu olay. Yerin yüzlerce metre altında sağ biri kurtuldu. Bu canlı kurtulan ambulansa bineceği sırada ayakkabılarını çıkarttı ve kenara koydu. Yani vergileri ile oraya gelen o ambulansa ayakkabılarını çıkartıp girebildi. Çünkü bizim iliklerimize kadar bunlar, bizim kimyamıza kadar bunlar ruhumuzu bozdular. Bürokratik baskı, aşağılanma, ötelenme, küçük görülme bizim iliklerimize geçti. Bu millete bunu reva görenler, bu milletin iliklerine kadar bunu işleyenler hesap verecek” ifadelerini kullandı.