Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, Sabri Balaman’ın sunduğu Akit TV ekranlarında yayınlanan Ters Kutuplar programına canlı yayın konuğu olarak katıldı.
BELLİ KESİMLER ATATÜRK DÜŞMANI OLARAK BÜYÜTÜLÜYOR!
Ters Kutuplar programı sunucusu Sabri Balaman’ın, “Öztürk Bey, özellikle siyasi kimliğinizle ve aynı zamanda Yenilik Partisinin Genel Başkanı olarak size sormak isterim. Türkiye ne yazık ki 1923 ten beri bakıyorsunuz Samsun’daki olaylara benzer olaylarla bugüne kadar gelmiş. Neyimiz eksik, niye bir türlü uslanmıyoruz, akıllanmıyoruz, ne yapılmaya çalışılıyor?” sorusuna Genel Başkan Öztürk Yılmaz, “Şimdi ben kendi açımdan birkaç düzeltme yapmak istiyorum. Birincisi Müslüman ve İslami kesim bir tarafta seküler ve Kemalist kesim diğer tarafta gösterilmeye çalışılıyor. Yani sanki seküler Kemalist kesim Müslüman değil algısı ortaya çıkartılıyor. Bu çok yanlış bir düşünce ve algıdır. İkincisi, belli kesimler Atatürk düşmanı olarak büyütülüyor. Onlar hep böyle akıllarınca sanki çok önemli bir şey yapıyormuş gibi Atatürk’e düşman oluyorlar. Halbuki aslında bu aymaz kesim bilmiyor ki kendi geçmişini reddediyor. Kendi ulusal kurtuluş savaşını reddediyor. Yani düşünebiliyor musunuz? Birisi çıktı dedi ki, “Keşke Yunan galip gelseydi de bu ülkede şeriat olsaydı.” Yani Yunan galip geliyorsa senin şeriatın ne işe yarayacak? Senin dinin ne işe yarayacak? Senin memleketin ne işe yarayacak? Bu nasıl bir mantıktır?” şeklinde cevap verdi.
BİZ ANADOLU’NUN ÇOCUKLARIYIZ!
Öte yandan Sabri Balaman, “Öztürk Bey, HDP’nin 1 milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kalkıp hem Osmanlıya laf söylemesi hem dinimize ve peygamber efendimize hakaret etmesi sizce kabul edilebilir bir şey midir veya oradaki gösterilen tepkiyi yeterli buluyor musunuz?” sorusuna Yılmaz’ın verdiği cevap şöyle:
Ya bu da yanlış. Bu da saçma sapan bir şey, bunu kim kabul edebilir? Sabri bey, Türkiye’de bakın biz Anadolu’nun insanları olarak iyi ile kötüyü ayırt etme yeteneğine sahip olduğumuz için bir millet olmuşuz. Bu memlekette birileri ben Atatürkçüyüm der, Kemalist’im der ama Cuma namazını kaçırmaz, orucunu tutar. Diğer taraftan ben dindarım der Atatürk’e saygı duyar. Bu böyle olması gerekirken Türkiye’de bu ihvancı 4 parmaklı siyaset anlayışı Türkiye’nin altını oydu. Biz Anadolu’nun çocuklarıyız; 83 milyonuz cami de bizim Atatürk de bizim. Hepsi bizim.
SİZ EĞER ATATÜRK’E SAYGI DUYMUYORSANIZ, BEN DE SİZE SAYGI DUYMAM
Bakın bu ülkede Anadolu’nun kendi ahenginin dışına çıktığınız anda hep sıkıntı yaşarız. Bu toplumda o ahenk nedir? O ahenk, hoşgörüdür. O ahenk farklılıkları bir arada tutabilme yeteneğidir. Her şeyi yerli yerine oturtabilmektir. Siz eğer Atatürk’e saygı duymuyorsanız, ben de size saygı duymam ama siz getirip derseniz ki, “Yok, bunlar Müslümandır, bunlar da putperest” gibi takdim ederseniz. Bu yaptığınız toplumu bölmektir. Bunu kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Benim isteğim şudur; İçişleri bakanı böyle geçiştirmesin kardeşim gelsin, kimse bu insanlar bunları açıklasın. Bunlara kim emir verdi? Kim bunları provoke ettirdi? Bunların arkasında hangi kuvvet vardır? Bunları masaya yatırsın ve toplumla bunlar paylaşılsın.
ATATÜRK BU TOPLUMUN LİDERİDİR!
Bu tür gerginliklerin bu topluma bir faydası yok. Biz nasıl ki dinimize, imanımıza, Allah’ımıza karşı herhangi birisi bir şey yaptığı zaman ona karşı duyuyorsak. Nasıl ki örtümüze, annemize, geleneğimize karşı bir şey dendiği zaman onun karşısına dikiliyorsak, bu toplumu var eden değerleri nasıl savunuyorsak Atatürk de bu toplumun lideridir. Kabul etmeyenler açısından da liderdir. Bu devletin kurucusudur, aksini söyleyemezsiniz. Buna karşı bir şey söylemek, insanların doğal tepkisi ile karşılaşır ve bunun hiç istenmeyen sonuçları olabilir.
BU GİDİŞATA DUR DEMELİYİZ!
Bakın açık açık söylüyorum, Sabri Bey, “Bunu yapanları cezalandıracağız. Bunları kim yapıyorsa çıkıp açıklayacağız. Bağlantılarını açıklayacağız” diyeceğiz kardeşim. Evet biz bunları yakaladık. Bu densizler bakın şu gruba bağlı şu görüntüyü vermişler şu görüntü veya bunların 1 varsa siyasi uzantısı onları açıklayacağız. Her gün kalkıyoruz, heykellerine saldırılıyor, Atatürk’e hakaret ediliyor, onlara hakaret edenler övülüyor ve aklanıyor. Bu gidişata dur demeliyiz.
HEPSİ BİZİM DEĞERİMİZ
Ben sonsuz Allah’a inanan bir insanım. Köy çocuğuyum, Anadolu’dan geliyorum. Biz özü sözü bir olan insanlarız, Anadolu’nun insanlarıyız. Ben mesela solcu değilim, sağcı değilim. Hayatımda kendimi hiç böyle tarif etmedim. Biz de düğünde oynanır, cenazede ağlanır. Mesela Atatürk bu ülkenin kurucusudur, kurtarıcısıdır. Sonsuz saygının ve hürmetim vardır ve benim için bir rol modeldir, örnektir. Diğer taraftan dinim keza tartışılmaz. Sonsuz inandığım şekilde bir dinim var. O din üzerine de doğmuş olmaktan mutluyum, huzurluyum. Öte yandan dini inanç hürriyetine sonsuz saygı duyarım. Ben kılık kıyafet hürriyetine giyme sonsuz saygılı olan bir insanım. Bu memlekette gelip birileri bizim sırtımızdan bir istikrarsızlık, düzensizlik yaratmasın diyorsak o zaman hepsi bizim değerimiz olduğunu unutmamalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Dinde bizim Atatürk de bizim bu yurtta bizim. Yani bunu böyle kabul ettiğimiz anda bir sorun kalmıyor. Bunu kabul etmediğiniz anda o zaman birileri çıkıp provoke ediyor veya buna karşı çıkıyor. Karşı çıkarken orantıyı kaçırıyor. Benim söylemek istediğim şudur; biz hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız, 83 milyonuz. İyisiyle kötüsüyle, inanan ile inanmayan ile seveni ile sevmeyeni ile değerlerimizi tanıyacağız ve saygı duyacağız. Burada birileri değerlere küfür ettiği zaman hakaret ettiği zaman hep birlikte buna karşı çıkacağız. O zaman hiçbir sorun olmaz.
OSMAN KAVALA KONUSU HAKKINDA DİKKAT ÇEKEN BOZDAĞ VE NEBATİ AÇIKLAMASI
Osman Kavala konusu ile ilgili de açıklama yapan Genel Başkan Yılmaz, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa konseyinin bir kuruluşu, yani üye ülkeler önce Avrupa konseyine üye oluyor. Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyelerinden bir tanesidir. Dolayısıyla AİHM de bizim iç hukukumuzda üstünde geliyor. Yani çatışma olması halinde yerel mahkeme ile ulusal mahkeme ve uluslararası hukuk arasında bir çatışma olması halinde uluslararası hukuk geçerli oluyor. Çünkü taraf olmuşuz biz buraya. Ben bu FETÖ olaylarını çok aşırı sulandırılmış ve hiçbir ciddiyetinin kalmadığını görüyorum. FETÖ gerçeği herkes tarafından bilinmesine rağmen buna yaklaşım konusunda çok farklı şeyler oldu. Birkaç somut örnek vermek istiyorum. Mesela bir darbe komisyonu oluşturuldu. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu darbe girişimi ile ilgili bir rapor çıktı. Bu rapora ne oldu? Buharlaştı, uçtu, gelmedi, ortadan kayboldu. Bunun yüzünden Türkiye’de rejim değişikliği yaşandı ve bu bahane edilerek rejim değişikliğine gidildi. Ama bu rapor gelmedi gündeme. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan ben mağdur oldum dedi ama gelip mesela bu komisyona aslında ne olduğunu açıklamadı. Mesela niye bütün bu yetkileri verdiğini bir türlü duyamadık. Hala mesela MİT müsteşarı görevden alınmadı. Genelkurmay Başkanı neden görevde tutuldu? Madem bunlar istihbarat veremediği veya zamanında bu bilgileri almadılar. Bugün gördüğümüz bakanların pek çoğu aslında o dönemde “Saygıdeğer, hoca efendi” diye başlayan cümleler kurdular. Bugün yine bakan ama örneğin Bank Asya’ya para yatıran veya işte bilmem ne bileyim internet üyeliğinden o zaman çıkan insanlar işlerinden güçlerinden oldular. Ben şahsen başından beri bu FETÖ olayları veya devletteki cemaatleşmeye karşı olan birisiyim. Yani devlet hiyerarşisi ayrıdır, oraya sokmamak lazım.
TÜRKİYE’DE ADALET KALMADI
Bakın mesela Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı oldu. Sizce Bozdağ’ın yaptığı açıklamaları bir vatandaş yapmış olsaydı durumu ne olabilirdi? FETÖ konusunda bir ciddiyet, adalet ve ölçüt kalmadı. Ben şimdi adaletten bahsedemiyorum. Benim için adaletin olduğuna artık inanmıyorum. Ya kardeşim bu FETÖ ile mücadele ise adam gibi edin. Siz hiç Fetullah Gülen’in iadesi ile ilgili bir cümle duyuyor musunuz? Gülen ile fotoğrafı olan Nebati bakan oluyor. Bir başkasının Gülen ile fotoğrafı olsa şu anda bütün kanallar onu yok etmez mi? Örneğin Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklamaları başkası yapsaydı o kanallar onu yok etmez mi? Sayın Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı bir başkası yapsaydı bunlar yok edilmez miydi? Yazık, günah. Bakın burada bir oyun oynanıyor arkadaşlar. Bence burada hiçbir hakkaniyet kalmadı. Bakın benim gibi bir insan bile eğer buna isyan ediyorsa bir hakkaniyet yok, adalet yok demektir. Bakın bizim dinimizde, inancımızda adalet vardır. Bu konuyla ilgili bir spekülasyon yapamam ama ben mesela Kavala konusuyla ilgili olarak muhalefetin çok sahip çıktığını, hükümetin de buna çok aşırı derecede tepki gösterdiğini biliyorum. Ne olur nedir yani? Darbe girişimi ile ilgili bende ilk kınayan kişiyim. Darbe girişimini bu ülkede bu memlekette FETÖ veya bir başka örgüt yapsa yine aynı şekilde çıkar kınarım. Darbe girişiminden sonra hiçbir adalet kalmadı.
HALKA GELİNCE HER ŞEY OLUYOR
Milletvekilleri bu işin içinde bütün bürokrasi bu işin içinde olan garibanlara oluyor ve ben açıkçası vicdanen çok rahatsızım. Ben size söyleyeyim bakın gerçekten silah kullanan, kalkışmaya karışan, darbeye karışan insanlar en ağır şekilde yargılanmalı ve cezalandırılmalı ve bunlarla ilgili hiçbir tartışma olmamalı. Ama diğer taraftan şimdi bu hükümetin yaptığına bakar mısınız? Kendisine hiçbir şey olmuyor, bakanlarına hiçbir şey olmuyor. Cumhurbaşkanına hiçbir şey olmuyor. Bürokratlara hiçbir şey olmuyor. Halka gelince her şey oluyor.
NİYE TÜRKİYE’Yİ REZİL EDİYORSUNUZ?
Kavala suçluysa ver cezasını kardeşim ne bekletiyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz ya? Niye Türkiye’yi rezil ediyorsunuz? Niye Türkiye’yi dışarıya karşı rezil ediyorsunuz? Avrupa Konseyi’ne karşı sanki vermiş olduğu yargı kararlarını uygulamıyor diye niye rezil ediyorsunuz? Niye buna Türkiye’yi zorluyorsunuz?