Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Paramiliter Kuvvetler

Paramiliter, askerî nitelikli fakat resmî bir orduya bağlı olmayan milis, yarı askerî, askere (jandarmaya, polise) yardımcı kuvvetlerdir.

Milis kuvvetler, bir memleketin muvazzaf silahlı kuvvetlerinden ayrı fakat, kuruluş, teçhizat, eğitim veya vazife bakımından bunlara benzeyen kuvvetler veya gruplardır. (Mafya farklıdır, devlet içinden gizli yardım aldıkları merciler olsa bile şahısların dev şirketlerine hizmet ederler) Milis, lüzumunda bir askerî harekâtı da destekleyebilecek karakterde güçlerdir. (Bir zamanlar eşkiya Koçero, “bana izin verin adamlarımla gidip Makarios’u gebertip geleyim” demişti.)

İtalya’daki «Karabiniari Jandarma Teşkilâtı (Arma dei Carabinieri)» gibi. Misâl olarak verdiğimiz bu teşkilât hem askerî, hem de sivillere kolluk kuvveti görevi yapar. Kral I. Victor Emmanuel tarafından Sardinya Krallığına Fransız Jandarması benzeri bir polis kuvveti sağlamak amacı ile kurulmuştu.

Bizdeki PKK terör örgütünden köy ve mezralarımızı savunmak amacıyla devlet kontrolünde (resmî) kurulan (Geçici) Köy Korucuları” böyledir.

Lâkin devletin resmî olarak PKK’ya karşı kurdurduğu bu Köy Korucu Teşkilâtında dahi doğrudan PKK’yı desteklemeseler de terör örgütünü tamamen haksız bulmayan, yalnızca şiddet yoluyla çözüm noktasında muhâlif düşünceleri nedeniyle PKK ile yolunu ayırmış %20 civarında eleman olduğu söyleniyor.

Demek ki devlet bir paramiliter güce (kendisine destek mahiyetinde) resmî (legal, hafi değil açık, zâhir) vazife verse dahi onu tamamen başıboş bırakmayıp sürekli kontrol etmelidir. Aksi halde köyü koruyacak dediğin paramiliter güç gün gelir başına belâ bile olabilir.

Bendeniz kendi halinde fikirlerini paylaşan náçiz bir köşe yazarıyım. Çizmeyi aşmam, haddimi bilirim. Yàni ne devleti temsil eden iktidar tarafında, ne de günlerdir videolarıyla konuşan sâbık paramiliter güç reisi hakkında doğrudan bir hüküm veremem.

Min gayr’i haddin konuya girip hülasa olarak söylemek istediğim şey, Köy Korucu Teşkilâtı misâlinde olduğu gibi bir kıssadan hisse sağlamaktır. Şöyle ki…

Madem ki, inkâr edilemiyor, (zaten kamu da ahmak değil, cümle âlem biliyor) adamlardan «paramiliter güç» olarak yararlanıyordunuz, o hâlde üzerlerinde mutlak bir kontrol sağlamış olmanız gerekirdi.

Siz ne yaptınız? İpin ucunu saldınız. Sıkışınca da Karadenizliler yerine Kürtleri tercih ediverdiniz. Oysa hemşehrilerimin yàni Kürtlerin içi PKK kaynıyordu, hiç değilse Karadenizliler sağlam vatan evlâtlarıydı ve bence mafya da sayılmazlardı.

İstanbul’dan biliyorum. Hem de (teorik olarak veya “Kurtlar Vadisi” tv dizisinden değil) pratik olarak. Tá bir zamanlar aracımı Sultanahmet civarında park ederken biri geldi, Diyarbekir şivesiyle benden peşin olarak 10 lira park ücreti istedi. Oysa o mekân park yeri değil, alelâde, yol kenarında park yasağı da olmayan bir yerdi.

İtiraz ettiğimde aldığım cevap mafya ile karşı karşıya olduğumu gösteriyordu ama serde kışla içinde dünyadan habersiz yaşamış bir emekli zabit olmak var ya, hemen uyanamadım: “Sen bilisen dayi, geldiğinde arabayı sağlam bulisan bulamisan biz karışmiyih artıh” dedi.

Hálâ saf saf soruyordum adama: “Niye ki?” Saflığıma hürmeten şöyle dedi: “Ağabey bilisen geli bir serseri arabayı baştan sona çizi, cami kırıp bişi çaliler, biz arabayi koruyih ma bu işe on lira çohtur?”

“Aldığım emekli maaşı dörtyüz lira. Bana çohtur” dedim ve başka bir yer bulup park etmek üzere gazladım. Allah yardım etti de ziyaretine gittiğimiz merhum Mehmet Şevket Eygi üstadın evi önünde boş bir yer buldum, üstadın arabası da yanındaydı rahatça ziyaretimizi yaptık.

İktidar Terör Devleti İsrail ve yedi düvelin başımıza açtığı belâlarla uğraşıyor ve oldukça da başarılı. (İç ve dış işlerinde) vazifesini námûs bilip çalışan, samimi, gayretli, vatansever herkesten Allah razı olsun.

Bu kadar ciddî işleri, büyük sorumlulukları olan iktidarın, sanki devleti temsil etmiyor da yalınız kendini temsil ediyormuş gibi bir eski paramiliter reisle ağız dalaşı yapmasını cidden yadırgadım.

Elbette bahsekonu şahsı da yadırgadım. Kardeşim madem ki geçmişte devlet için fevkalâde hayırlı hizmetler yaptığını söylüyorsun, eyvallah. O hâlde bırak balık bilmese, Hâlık bilsin. Üstelik kendin de söylüyor fakat sonra yine saydırıyorsun. Sâkin ol, “yaptığınız gayretullaha dokunur” diyebilen bir takva sahibinden milletin işitmek istediği tevekküldür Hakk’a.

Abdülhak Hâmid, ne güzel söylemiş: “Âlemde kılar Cenâb-ı Hâlik / Pek çok geceyi sabâha fâik…” Bu müthiş beyiti izninizle şerh edeyim, mesajı da alan alır artık:

Evreni (yeri, göğü, tüm kâinatı) yoktan var edip yaratan Allah, (Kadir Gecesi gibi) pek çok geceyi (karanlık sanılanı)  sabahın aydınlığından üstün bir ziyâ ile donatmış, şan ve şeref vermiştir.. 22.05.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER