Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Dr. İmbat Muğlu

PKK KİM?

1978 yılında kurulan terör örgütü Türkiye ve Irak’ta PKK/KCK, Suriye’de YPG/PYD, İran’da ise PJAK adıyla insanlığı hedef alarak bugüne dek katliamlar gerçekleştirerek tarihin kanlı sayfalarında yerini almıştır. Bölücü örgütün ilk kurbanları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayan Kürtler olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni resmen bölmek üzere kurulan eli kanlı örgüt, 1984 yılına kadar bölgede şiddetten uzak, devlet yanlısı Kürt kökenli sivil toplum temsilcilerini hedef alarak yüzlercesini katletti. Kanlı eylemlerinde binlerce masum kişinin yaşam hakkını elinden alan, terör örgütü, binlerce çocuğu öksüz ve yetim, kadınları dul, anne ve babaları evlatsız bıraktı. Bebek katili terör örgütü bundan 36 yıl önce, 15 Ağustos 1984 akşamı Hakkâri’nin Şemdinli ile Siirt’in Eruh ilçesinde eşzamanlı düzenlediği baskınla devletin ve milletin bekası için vatani görevini yapan askerleri hedef alarak ilk eylemini gerçekleştirdi. İki askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı saldırının ardından PKK, hem resmi görevlileri hem de bölgede yaşayan Kürt kökenli vatandaşları ŞEHİT etti. Kanlı örgüt kandırarak, zorla ya da çeşitli vaatlerle dağa çıkardığı binlerce Kürt gencini zorbalıkla kurdukları hukuksuz düzene ayak direttikleri için örgüt içinde infazlarla yaşamlarını ellerinden aldı. Terör örgütü PKK’nın Kürt katili bir yapı olduğunu her zaman dile getirip anlatmak gerek gelecek nesillere. Tescilli bebek katili terör örgütü Mardin’in Ömerli İlçesi Pınarcık Köyü’nde, 20 Haziran 1987 tarihinde 16’sı bebek ve çocuk, 6’sı da kadın olmak üzere toplam 30 kişi vahşice katledilmiştir. Bu katliamdan 2 ay sonra 19-20 Ağustos 1987 tarihinde Kılıçkaya Köyü Milan Mezrası’nda birisi 3 günlük, diğeri 6 günlük bebek, 14 çocuk ve 11 yetişkin katledilmiştir. 9 Mayıs 1988’de Taşköyü Behmenin Mezrası’nda 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişi katledilmiştir.5 Temmuz 1993’de Başbağlar’da 28’i kurşuna dizilerek ve 5’i diri diri ateşe verilerek toplam 33 kişi katledilmiştir. Ve bu listeye on binler eklenerek devam etmektedir. Türkiye’de 10 asırdır bir bütün olmuş Kürt Türk kardeşliğini bozmak için 40 yıldır her türlü hainliğe, hileye başvuran PKK terör örgütü FETÖ terör örgütü ile de işbirliği yaparak bu güzelim ülkeye, millete ihanet etmiştir. Ve bu oyunu da Kürt kimliğini kullanarak oynamış, binlerce ocağı söndürmüş, on binlere cana kıyım yapmıştır. Benzer yöntemi örgüt Irak, İran ve Suriye’de de devreye sokmuştur. Bu yazı dizisinde Suriyeli Kürtlerin PKK/YPG’den gördükleri zulmü kısaca anlatacağım. Türkiye’de kullandıkları yöntemin benzerini Suriye iç savaşının baş göstermesi ile burada bulunan Kürtler üzerinde denemeye başlayalı 9 yıl oldu. Kanlı örgütün Kürtlere verdiği zararın ve tahribatın kapanması yıllar alacağa benziyor. Suriye Hükümeti’nin Kürtleri hiç sayarak, kimlik vermemesine rağmen PKK/YPG/PYD Esad rejiminin yanında yerini aldı. PKK/YPG’nin, rejim yandaşlığı dışında İran, Rusya, ABD ve birçok batılı güçlerle de işbirliği yaparak, adeta onların paralı askeri oldu. Terörist başının Türkiye’den kaçıp Esad rejimine sığındığı andan itibaren PKK terör örgütü Esad rejimi ile ittifak kurarak hep Kürtlere zarar verdi. Terörist başı Abdullah Öcalan, “Başkan İle 7 Gün” adlı kitabında ‘Suriye’de Kürtler yoktur ve Suriye’de hiçbir sorunları da yoktur. Suriye’deki Kürtler göçmendir ve Türkiye’den buraya göçmüşler. Geri dönmeleri gerekir.’ demişti. Örgüt yaklaşık 40 yıldan beri arka planda Suriye rejimi ile işbirliği yapmasına rağmen sahnede ise sözde rejime karşı Kürtleri koruduğunu ve onların hak mücadelesi için savaştığını deklare etmiş ve bunun karşılığını da misli ile almış almaya devam ediyor. Şöyle ki kanlı örgüt eleman lazım olduğunda rahatlıkla Suriyeli Kürt gençlerini alıp Türkiye’ye karşı kanlı eylemlerinde kullanmış ve bu şekilde binlerce Suriyeli Kürt genci hayatını kaybetmiştir Oysa PKK bu gençleri saflarına katmadan önce bölge halkı üzerinde çok ciddi bir psikolojik harp uygulayarak Suriye rejimine karşı bir direniş hareketi yapacaklarını anlatmış. PKK’nın ne Kürtlerle ne de Kürtlükle hiçbir alakası yoktur. Kürtleri sadece hain emel, amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmak istiyor. Kürt halkını kendisine yandaş yapabilmek için sözde bir Kürt meselesi olduğunu ve bunun çözüm noktasının da ancak kendilerinin olduğu yalanına yüz binlerce mazlum ve masum insanı kandırarak taraf yapmıştır. İşin aslı örgüt Kürt kimliğini kendine çelik yelek yapmış. Kürtlük kelimesini sadece Kürt halkını yanına almak için kulanmış oldukları bir slogandan öteye geçmemiştir. Kanlı örgüt kurulduğu günden itibaren Marksist-Leninist ve ateist görüşe sahip olan ve yıllardır dinsizliği ve şirki teşvik eden İslam düşmanıdır. Kuruluş felsefesi bu olan PKK’nın fikir ve ideolojisinin Kürtlerin tarihi, kültürü ve inancıyla hiçbir ilgisi yoktur. Kürtler dört Halife devrinde İslam hâkimiyetine girmiş ve Müslüman olunca da İslam ümmetinin bir parçası haline gelmiş, İslam kültür ve medeniyeti içinde yer almıştır. PKK terör örgütü Ehl-i Sünnet mezhebine mensup Kürt toplumunun dindar kimliğini değiştirmek için kuruluşundan itibaren kendine bir amaç edinmiştir. Filmin başında da sonunda da hedeflerinin Kürt halkına hizmet olmadığı apaçık ortadayken bu kanlı örgütü Kürt halkı ile ilişkilendirmek Kürtlere en büyük hakarettir. PKK’nın her hareketi aslına Kürtlere karşıdır. Yıllar önce Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) kurulduktan sonra terörist başı Abdullah Öcalan bunun Arap devletlerine ve bölgedeki ülkelere saplanmış bir hançer olduğunu söylemiştir. Çünkü kurulan bu yönetim PKK’nın Irak’ın kuzeyinde ki Kürtler üzerinde hâkimiyet kurmasını engellemişti. PKK terör örgütünün 40 yıldan beri halen ayakta durup direniş gösteriyorsa bunu sağlayan en önemli unsurların başında Hafız Esed döneminde başlayan ve Beşar Esed ile devam eden Suriye rejimin örgüt ile olan işbirliğinden kaynaklanmaktadır. 9 Ekim 1998’de Türkiye’nin büyük baskısı ile Suriye terörist başı Öcalan’ı sınır dışı etti ama PKK’nın eli silahlı katillerine hiçbir şekilde dokunmadı. Suriye’de Kürt halkı rejimden büyük zulümler gördü. Tüm insani haklarından mahrum kaldılar. Kürtçe şarkı dinlemenin ve konuşmanın yasaklı olduğu bu dönemde PKK ve Suriye rejimin ilişkileri en üst düzeyde ilerlemiştir. 2011′ de Suriye iç savaşı başladığında Kürtler de diğer mazlum halklar gibi demokrasi, hak ve özgürlükler için ayaklanmaya katıldı. Esed rejim’i bu tehlikeyi İran ve Rusya’nın desteği ile erken fark edip iki ülkenin arabuluculuğu ile PKK ile gizli bir ittifak kurdu. Çünkü eğer Kürtler ayaklanmaya tam destek vermiş olsaydı Esed rejimi 7-8 ay gibi kısa bir sürede devrilmesi çok büyük bir olasılıktı. Rejimin yeniden PKK’ya sarılması ve büyük vaatler vermesi ile terör örgütü Kürtlere baskı ve zulüm uygulayarak onların Esed’e karşı direnişi bu şekilde engellenmiş oldu. Kürtlerin yaşadığı bölgeleri kontrolü altına alan PKK talimatlarını dinlemeyen Kürtlere baskı uyguladı, alıkoydu, kaçırdı, tehdit etti ve öldürdü. DEAŞ terör örgütü ile sahne arkasında işbirliği yaptı sahada sözde çatışma tiyatrosu oyununu devreye soktular. PKK’nın katliamları sonucu çıkan tabloda ölülerin sayısı canlılardan daha çoktur. Kanlı örgütün ayakbastı her toprak parçası mezar olmuş. Terör örgütü PKK kendisi dışında hiç kimseye yaşam hakkı tanımadığı gibi Suriye Kürtlerine verdiği zararı başka hiç kimsenin vermediği ortadadır. Katil Esed ve destekçilerin yaptığı zalimlik karşısında yaşanan büyük göç krizine bir de PKK terör örgütünün Kürt bölgelerinden yaptığı zalimlik neticesinde bu bölgede büyük bir insanlık dramı yaşanmış ve burada ki Kürtler canlarını kurtarmak için Türkiye’ye sığınmıştır. Türkiye 9 yıldan beri PKK’nın zulmünden kaçan 600 binden fazla Kürt kardeşimize ev sahipliği yapmaktadır. Peki, kanlı örgüt PKK sözde Kürtlerin hakkını savunduğunu ve onlar için var olduğunu söylüyor nasıl oluyor da bu kadar çok insan canını kurtarmak için kaçar. PKK’nın en büyük zararı her coğrafyada olduğu gibi Suriye’de de Kürtleredir.2011’de Suriyelilerin direnişi daha fazla hak ve demokrasi için idi lakin Suriyeli Kürtlerin direnişi en tabii hakkı olan vatandaşlık hakkı, kimlik hakkı kısacası Aziz Nesin’in ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ romanında ki karakterden kurtulmanın direnişiydi. Bu direniş aslında Kürtler için büyük bir fırsat olmuştu. Kürt olduklarını haykırarak, bununla birlikte Suriye’de ikinci vatandaş muamelesi görmek istemiyoruz direnişiydi. Ama PKK bu direnişin önüne set çekti, rejimden daha ağır baskı ve zülüm yaptı. İşte PKK terör örgütünün kanlı yüzü ve Kürtlerle yakınlık derecesi bu.

 

                                               Dr. İmbat MUĞLU

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER