Dünkü yazımda ABD başkanı Bidon’un Rusya lideri Putin’e “katil” demesiyle ilgili bir mini anketim de vardı. “Putin sizce bu sataşmaya nasıl bir cevap verecek?” gibisinden üç (3) şık arzetmiştim:
1) Yürü lan kerkenez, tencere dibin kara seninki benden kara. Dön de ABD mazisine bir bak hangimiz daha fazla can almışız?
2) Savaş mı istiyorsun? Hodri meydan. Senin varsa benim de var o Nagazaki ve Hiroşima’da yüzbinleri katlettiğiniz silahlardan. Vurursun bir saniye sonra da ben «White House»unu «Black House» yaparım…
3) Kızma birâder, anlaşırız…
Putin yaklaşık 24 saat sonra cevabını verdi…
“Amerikan meslektaşımın açıklamalarına gelince, söylediği gibi şahsen tanışıyoruz. Ona ne mi derdim? ‘Sağlığınız yerinde olsun’ derdim. İroni ya da şaka yapmıyorum. (aslında ironi var, hem de en hasından, “sen kafayı mı sıyırdın moruk?” diyor) Her ülkenin geçmişinde çok ağır, dramatik ve kanlı olaylar görülmüştür…
Ancak başka insanları değerlendirdiğimizde, hattâ başka ülkeleri veyahut halkları değerlendirdiğimizde, aslında her zaman aynaya bakar gibi oluruz, her zaman kendimizi görürüz…”
Buradan anladığımız, Putin başlangıçta mevkidaşına “sağlık” temennisinde buluniyor ama sonrasında onu tepetaklak ediyor, sağlığını fena halde bozuyordu.
Üstelik Putin “galiba aynaya bakarak konuşuyorsun…” imasıyla yetinmedi, devam etti:
“Yàni karşı tarafa, esasında olduğumuz şeyi yükleriz. ABD’deki müesses nizamın bilinci, zorlu ve genellikle «yerel halkın» soykırımıyla oluşmuştur.”
Bu sözler «katil» (killer) demekten çok daha ağırdır. Ve üstelik doğru, hattâ eksiktir. ABD, yalnızca Kızılderili soykırımı ve Siyahî zulümleri ile müesses nizamın bilincini oluşturmadı.
ABD hariçte de öyle zalimlikler yaptı ki, bunlar insanlık tarihinin en ağır, en rezil, en vahşi saldırıları olarak tarihe geçti.
Hiroşima ve Nagazaki tarihin en rezil, en çirkin barbarlık tablolarıdır.
Muhterem okurlarım imdi bizim ankete dönecek olursak…
Demek ki Putin o üç (3) şıktan, tam tamına birincisi ile (tencere dibin kara seninki benden kara) cevap vermiş Bidon’a.
Fakat “ille de savaş istiyorsan buyur” der gibi bir hava da var konuşmasında. Yàni Putin kendine güveni de sergilemiştir.
Acaba Putin’in bu güveninde, Türkiye ile sağlam ilişkiler kurmasının da bir payı var mıdır? Biliyorum bazıları bıyık altından gülecekler lâkin gülücüklerini saklasınlar zira biz haklıyız.
Haber bombardımanı altındayız. O nedenle arada birçok önemli havadis kaynayıp gidiyor. Kim karısını, kim kocasını katletmiş, araba kamyonun altına nasıl girmiş, kaç kişi olay yerinde ölüp gitmiş derken dünyayı okumaya fırsat bile kalmıyor…
Malûmâlileri ABD parasını ödediğimiz halde bize F-35’leri vermiyor. Buna karşılık borcu gırtlağına çıkmış Yunanistan’a bolca hibe ediyor…
Putin bunu gördü ve Türkiye’ye, “isterseniz yerli uçak yapımında birlikte çalışalım” teklifinde bulundu… Merak ediyorum ricâl-i devlet dahil kaç kişi Putin’in bu fevkalâde önemli teklifini ciddîyetle değerlendirdi?
Küresel diplomaside Biden Amerikası ile iş tutamayacağımız netleşti. Bu şartlar altında silahlarımızı yüzde yüz yerli ve millî yapmamızın zarureti de áşikârdır. En azından dışarıya bağımlı olmayacak kadarını.
S-400’leri nasıl aldıysak, Rusya’dan gerekirse uçak da alırız. Lâkin…
Lâkin, Putin Rusyası bize bilgi, teknoloji ve malzemeyle takviye ederek “birlikte” yerli uçak imalâtı teklif ediyor.
Kör istermiş bir göz, Allah verdi iki göz misâli, bu Türkiye için oldukça iyi ve güzel bir fırsat, tepmeyelim derim. 19 Mart 2021
YORUMLAR