Ruhsal Bir Ayna: Kalu Belası ve İnsan İlişkileri
Araştırmacı Yazar Hüseyin Dibektaş’ın Perspektifinden
Ruhsal Bir Ayna: Kalu Belası ve İnsan İlişkileri
Araştırmacı Yazar Hüseyin Dibektaş’ın Perspektifinden
İnsan ilişkileri, çoğu zaman mantıkla açıklanamayacak kadar derin ve gizemli bir yapıya sahiptir. Bazen hiç tanımadığımız birine karşı derin bir yakınlık hissederken, bazen de yıllardır tanıdığımız insanlarla bir kopukluk yaşayabiliriz. Bu durum, belki de ruhların geçmişten gelen bir bağ ile birbirine bağlı olmasından kaynaklanıyor olabilir mi? Hüseyin Dibektaş’ın yorumları doğrultusunda, İslam düşüncesinde önemli bir yer tutan Kalu Belası kavramını, insan ilişkileri bağlamında ele alacağız.
Kalu Belası Nedir?
Kalu Belası, Kur’an-ı Kerim’de “Elest Bezmi” olarak da bilinen bir kavrama işaret eder. Araf Suresi 172. ayette Allah, insan ruhlarına “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuş, ruhlar da “Bela (Evet, Sen bizim Rabbimizsin)” diyerek cevap vermiştir. Bu olay, ruhların dünyaya gelmeden önce Allah ile yaptıkları bir ahit olarak yorumlanır. İslam tasavvufunda bu olay, insanın yaratılış öncesinde kaderiyle yüzleştiği ve belirli ruhsal bağlantılar kurduğu bir an olarak kabul edilir.
Kalu Belası ve İnsan İlişkileri
İnsan ilişkilerinde bazen açıklanamaz bir çekim veya uzaklaşma hissi yaşarız. Yeni tanıştığımız birini sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissettiğimiz anlar olur. Hüseyin Dibektaş, bu durumu Kalu Belası ile ilişkilendirerek, ruhların dünyaya gelmeden önce belirli bağlantılar kurduğunu ve bu bağların dünyada tekrar ortaya çıkabileceğini öne sürer.
Bu bağlamda bazı sorular ortaya çıkıyor:
• İnsanlar arasındaki bu ruhsal çekim ve bağlantılar, geçmişteki bir ruhsal sözleşmenin sonucu olabilir mi?
• Karşılaştığımız insanlar tesadüf eseri mi hayatımıza giriyor, yoksa daha önce belirlenmiş bir düzenin parçası mı?
• Kader mi, yoksa özgür irade mi insan ilişkilerini şekillendiriyor?
Dibektaş, bu noktada bir denge öneriyor: Kader bize bir yol çizebilir, ama bu yolda nasıl ilerleyeceğimiz özgür irademize bağlıdır.
Mistik ve Psikolojik Bakış Açıları
Tasavvufî gelenekte, insanın dünyada karşılaştığı kişilerle olan ilişkilerinin bir sınav olduğu ve ruhların birbirine denk geldiği savunulur. Mevlânâ’nın “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır” sözü de bu görüşü destekler.
Tepkiniz Nedir?
Beğen
0
Beğenmiyorum
0
Aşk
0
Komik
0
Öfkeli
0
Üzgün
0
Vay
0