Anayasadan “devletin dini Din-i İslâmdır” ibaresini kaldırmak, son derece densiz ve dinsiz bir işti… Bunu Mustafa Kemal ve İsmet Paşa kafa kafaya verip halka rağmen yaptılar.
Halka sorulmadı, referandum yapılmadı… Bakmayın meclisin duvarına “hâkimiyet bilâ kayd-u şart milletindir” yazdıklarına…
Endülüs Sarayı taş duvarlarına da «Lâ galibe illallah» yazılmıştı. (Sadakallahulazîm) bu yüce söz doğruydu ama ricâl-i devlet gereğini yapmamış ve gàlib gelmek yerine yenilmişlerdi…
Komünist Çin veya benzeri totaliter bir rejimin diktatörü gibi değilsen, böylesi bir meselede halka sormadan nasıl karar aldın?
Bu millet devleti için duâ eder; “Allah devlete zeval vermesin” der. Duâsında din var, devletinde yok!.. “Din devlete karışmasın” diyorsun. Behey nádân, din zaten devlete karışmaz, devleti idare edenlerin adam gibi adamlar olmasını sağlar. Yapacaklarının Allah’ın (fıtrata uygun en doğru, en üstün) kanunlarını tecavüz etmemesini sağlar.
Hem bu zıddıyla seküler sistemde de var. Sizin lâikçiler de tersini yapıyor, dine aykırı (inandıkları) ne halt varsa koyuyorlar sisteme. Sonra tabi sistem tıkanıyor bu nádânlar yine de inatla “kuyruğumuz dik, yeni anayasa istemezük” diyorlar.
Seküler (din dışı) rejimin ilkeleri, kanunları yok mu? İlham Hak din İslâm’dan alınmıyorsa, mutlaka başka bir yerlerden alınıyordur öyle değil mi? Aksini iddia ediyorsan ne tarih biliyorsun, ne sosyoloji (içtimaiyat), ne de başka bir ilimden nasibdarsın.
Seninkiler bin yıllık öz be öz Türkçe harflerimizi berhava edip latin harflerini getirdiler; “Türkçe harfler bunlar, öğrenip kullanacaksınız” dediler, yine halka sormadılar… Yetmedi, (yönetmen Sinan Çetin’in kısa filmindeki) askerlerin “Mozart söyleyin” dedikten sonra “Mutlu olun bu bir emirdir” deyişleri gibi, “üzerinize de şu kıyafetleri giyeceksiniz” deyu emrettiler, halk yine adam yerine konulmadı…
Hani hâkimiyet milletindi? Milletin kahir ekseriyeti “yeni anayasamızda (1921 ve 24 anayasaları gibi yine) İslâm olsun” diyor. Referandum yapılsın görün yalan mı doğru mu söylüyoruz.
Oldu bittiye getir, sonra “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” diyerek bir de milletle alay et… Pöh, geçti o devirler efendi artık bal gibi de değiştireceğiz bi iznillah. Siz keferi-i facire, PKK muhibi güruh-i lâ yüflihûn… kerih görseler de[1]
Nasırlarına basılmış gibi bağırıyorlar. Nara atmakla bağırmakla oluyorsa bağırsınlar da artık “ordu göreve” diyemeyeceklerine göre, hiç değilse boş yere bir yerlerini yırtmasalar. Hastaneler pandemi yüzünden lebaleb dolu bir de onların bir yerlerini dikmeye uğraşmasın sağlık görevlileri…
* * *
Müslümanlar sizler de muvaffakiyetlerle sakın “gevşemeyin”. Kur’ân’ın ihtarını[2] unutmayın: “(Ey mü’minler), gevşemeyin mahzun (da) olmayın, Siz eğer (gerçekten) mü’minlersiniz (yükselecek, düşmanlarınıza gàlib ve onlardan) çok üstün (gelecek)siniz” buyuruyor Allah.
Küfrün bütün gàlibiyetleri arızî yàni geçicidir. «Lâ galibe illallah…» Malûmâlileri mánâsı, “Ancak Allah gàlibtir. O hâlde yalnızca O (c.c) ve O’nun (c.c) diledikleri (yàni mü’minler) gàlib gelebilirler.
Bu söz âyet değildir fakat bir âyetten alınan ilhamla söylenmiştir. Yusuf Sûresi 21. âyetin son kısmında geçer: “Allah emrinde (hâkim ve) gaalibdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler…” Yàni kardeşleri Yusuf’u hor ve hakir kılmak için onca uğraştılar ama Allah gàlib geldi ve Yusuf’u da hem onlara hattâ Mısır’a aziz (hüküm sahibi, efendi) yaptı…
Baş tarafta da söyledim, duvarlara (velev ki âyet olsun) yazmakla olmuyor. Endülüs’te El Hamra sarayı taş duvarlarından biri oyularak «Lâ gàlibe illallah» yazılmıştır. Bunu saray duvarlarına değil yüreklere yazabilmiş, İspanyol kâfirleriyle bıkmadan usanmadan savaşmış olsalardı sonunda mutlak gàlib geleceklerdi.
Nereden biliyorum. İman ediyorum da oradan. Allah’ın (aziz) sözü mutlak doğrudur. (Sadakallahülazim) 15 Şubat 2021
—————————————
[1] Saff Sûresi, 8. Âyet-i celîle.
[2] A’li İmran 139. Âyet-i celîle.
YORUMLAR